“seni gryffindor’a koydu “ dedi Dumbledore sakince. “beni dinle Harry. sende Slytherin’in kendi eliyle seçtiği öğrencilerinde aradığı özelliklerden birçoğu var. kendi nadide yeteneği olan çataldili… sorunlara çözüm bulma yeteneği… kararlılık… kurallara karşı belli bir kayıtsızlık, ama seçmen şapka seni gryffindor’a koydu. niye böyle olduğunu biliyorsun düşün bir.” “Beni Gryffindor a koymasının tek sebebi” dedi Harry yılgın bir sesle “çünkü Slytherin’e girmek istemedim.” “kesinlikle” dedi Dumbledore bir kez daha gözleri pırıl pırıl gülümseyerek. “bu da seni Tom Riddle’dan çok farklı hale getiriyor. bize aslında kim olduğumuzu gösteren şey yeteneklerlerimizden çok seçimlerimizdir”
Kırk üç gün gibi oldukça uzun bir zaman diliminde okudum Anna Karanina'yı ve oturup hakkında bir şeyler yazma konusunda da ciddi tereddütlerim var. Nerdeyse külliyatını hatmetmiş olmama rağmen Kont beni her seferinde ısrarla şaşırtmaya devam ediyor. Sürprizlerle dolu bir adam değil elbette kendisi, öylesine sıradan ve bu sıradanlığı ile sıradışı