Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Dünya da ve Ülkemizde Neler oldu? Neler oluyor? Neler olacak?
Bütün düşüncelerim bir gözlemden ibarettir. Pandemiye dönüşen virüs Çin kaynaklı olmayıp bir laboratuvar ürünü virüstü. Bu artık bir komplo teorisi değil. Amacı Çin ekonomisini zayıflatmak ve aynı zamanda aşı ile bütün dünyaya yayarak küresel ilaç şirketleri aracılığıyla vurgun vurmaktı. Her ikisi de gerçekleşti. Aşıların maliyeti dışında
Politika din değildir, din olmaya kalktı mı engizisyondur.
Reklam
Naciye Sultan'ın Enver Paşa Hakkındaki Fikirleri
"Enver Paşa kendisi için değil,evvela memleket sonra da benim için yaşadı. Bunu söylemekle kendime bir pâye vermek istemiyorum. Bu adam kiminle evlenmiş olsaydı,muhakkak surette sevdiği ve beraber yaşadığı kadını bahtiyar ederdi. Dünyada Enver Paşa kadar memlekete ve ailesine bağlı az erkek vardır. En meyus zamanlarında bile eve geldiği vakit dışarıdaki dağdağalı ve üzüntülü havayı beraberinde getirmezdi. Herkes tarafından mağrur ve haşin olarak tanınan kocam, dünyanın en munis ve mütavazi insanıydı. Azamatten çok uzaktı. Belki bilmeyerek ve istemeyerek memleket hesabına birtakım politika hataları yapmış olabilir fakat vatanına aşıktı,kendine göre kurduğu ve doğru bulduğu bir ideal için sonuna kadar çalışmıştır." - Naciye Sultan
Kronik YayıneviKitabı okuyor
Cumhuriyet idaresi cemaatle kılınan namaza benzer. Şu küçük fark ile ki, namazda cemaat imama uyar; Cumhuriyet idaresinde imam cemaate.
Sayfa 138
Döviz kurunu değerli tutan politikalar ithalatı ve dövizle borçlanmayı özendiriyor, ihracatçıları caydırıyor. İhracat heve­sinin kırıldığı bir ortamda, ekonomik oyuncular katma değeri yüksek yenilikler yapmaya ve dünya pazarlarında rekabete nasıl teşvik edilebilir? Kuru değerli tutmanın sürdürülebilir bir po­litika olmadığı krize girince anlaşılıyor: Artan cari açık baskısı devalüasyonla sonuçlanıyor ve enflasyon canavarı kapımıza da­yanmakta gecikmiyor. Bülent Eczacıbaşı - Dış Borçtan İhracata Dayalı Modele Neden Bir Sanayi Politikasına İhtiyacımız Var?
Sayfa 113
Daktilo Kafası
Biliyorsunuz, bir şehri canlı tutan yolları, betonu değil; orada yaşayan insanlardır.
Sayfa 33 - Kafa YayınlarıKitabı okuyor
Reklam
Siyasette doğru daima biraz geç söylenir. doğ­ruyu ancak müverrihler söyler.
Sayfa 153 - Milli Eğitim Basımevi - İstanbul 1970Kitabı okudu
Türkiye'de sıradan bir gün
Dış dünyada olay üstüne olay vardı. Politika, kültür çağdaşları meşgul ediyordu.
Boş muhabbetlerden haz etmem:aşk, dostluk, din, politika,dünya hegemonyası,popüler kültür, sanat, çağdaş gelecek, güzellik algısı, toplumsal statü cart curt...
Eski Türkler Şark'a beş asır keyfe mayeşa' hakîm oldular,lakin hakimiyetleri altındaki milletlere, din, mezhep, lisan hürriyetlerinden başka her türlü ticaret ve inkişaf hakkı verdiler. Eğer hakimiyetlerini ilk asırlarda kılıç kuvvetiyle kurdularsa, son asırda da ancak bu imtiyazlar sayesinde korudular.
Sayfa 97 - Milli Eğitim Basımevi - İstanbul 1970Kitabı okudu
Reklam
Bizim politika yazarlarımızın yaptığı hokkabazlığın da bundan pek aşağı kalır yeri yok; toplumun bedenini panayır oyunlarına yaraşan o el çabukluğuyla parçaladıktan sonra bu parçaları bilinmez nasıl bir araya getiriyorlar.
Tom sadece on yaşındaydı. Ölüm, korku ve dehşet hakkında çok az şey biliyordu. Ölüm, o altı yaşındayken göçüp giden Büyük-büyükbaba’nın kutusunun içine düşmüş büyük bir akbaba görüntüsüydü; sessiz, içine kapanmış, artık nasıl iyi bir çocuk olunacağını ona söylemeyen, artık politika üzerine özlü yorumlar yapmayan, tabutun içindeki muma benzeyen şekildi. Ölüm onun için, yedi yaşındayken bir sabah uyanıp beşiğine baktığında, erkekler küçük bir hasır sepetle onu alıp götürmeye gelinceye kadar, kendisine görmeyen, mavi, sabit ve donuk bir ifadeyle bakan küçük kız kardeşiydi. Ölüm, dört hafta sonra kızın yüksek iskemlesinin yanında dururken, onun bir daha gülerek ve ağlayarak asla bunun içinde olamayacağını ve doğduğu için onu bir daha kıskandıramayacağını birden fark etmekti. Ölüm buydu. Ve ölüm, görünmeyen, ağaçların arkasında yürüyen ve duran; bu şehirde, bu sokaklarda son üç yılda bir, iki, üç kadını öldüren; ışıkları zayıf olan bir sürü yere yılda birkaç kez girmek için kırsal kesimde bekleyen Yalnız Adam’dı. Bu Ölüm’dü...
Medeniyet, aksine, ruh ve hayatın en büyük düşmanı gibi görünmektedir.
Sayfa 181 - Anonim yayıncılık
Türkler çok milliyietperver olduğu için ekalliyetlerin milliyetlerine hürmetkârdırlar; temsil dedikleri iddiâda olmak şöyle dursun temsili beyhude bir zahmet sayarlar. Türk milleti bir dinde ve bir mezhepte olan ve Türkçeyi müşterek lisan telakki eden, Türk, Kürt, Çerkes, Arnavud ve Boşna:k unsurlarının kurûn-ı vusta'dan beri terkibiyle vücud bulmuş bir millettir. Bu kütle birdir ayrılmaz; ancak kendi inkişafını özler, kendinden olmayan ekalliyetlerin cemaat teşkilatını, mekteplerini hür bırakır.
Sayfa 65 - Milli Eğitim Basımevi - İstanbul 1970Kitabı okudu
Son asırda kaybettiğimiz en mühim şey bu milli idraktir.
Sayfa 64 - Milli Eğitim Basımevi - İstanbul 1970Kitabı okudu
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.