"Sizler beni yargılama hakkına sahip değilsiniz. Asıl ben sizi sömürdüğünüz, fakir bıraktığınız halklar adına yargılıyorum. Benim vatanım bütün yeryüzüdür. Kardeşlerim de ezilen, sömürülen halklardır."
Dünyada bildiğim tek gerçek, kimsenin bir başkasının acısını hissetmediği ve hatta umursamadığıydı. Şairin dediği gibi, "İnsanlar hangi dünyaya kulak kesilmişse öbürüne sağır" dı.
Herkes ölüydü burada. Ölülerle konuşmak benim işim değildi. Dünyanın çok uzağındaydık. Bütün sınırların ötesinde. Kendiyle başbaşa bırakılmış bir dünyada. Doğru ve yanlışın çoktan anlamını yitirdiği koyu karanlıkta.
Düşündükçe bu vahşi ve vurdumduymaz dünyaya olan saygım azalıyordu.... İnsanlar televizyon ekranının karşısında ve sabah kahvesi eşliğinde gazete sayfalarına bir seri katil soğukkanlılığıyla bakıyorlardı.