Şayet yüce Allah, müminlere devamlı yardım etse ve her yerde düşmanlarına karşı zafer kazandırsaydı, inananların nefislere azar ve kibirlenirdi.... Halbuki O'nun kullarını ancak sevinç ve sıkıntı, güçlük ve rahatlık, darlık ve bolluk ıslah eder. O, kullarının işlerini hikmetine yaraşır biçimde düzenleyendir.
Rahat ve iyi olmak ancak ve ancak tercih edilebileceğimiz veya isteyebileceğimiz bir şeydir, rahatlık ve iyi olmak, mutlak olmazsa olmaz bir gereklilik, ihtiyaç değildir, bunu mutlak ihtiyaca çevirmek sıkıntı duymayı felaket haline getirerek rahatsızlığımızı daha da arttırır.
Dedikodu her halükarda bir yıkımdır. Tadının acı mı acı oluşu hilekâr bir rahatlık oluşu burada gizlidir çünkü gerçekte dedikodunun insanın ta kendisidir.
Olumluluk toplumu insan ruhunu yeniden organize etmekle meşguldür olumlulaştırma girişimlerin sonucu olarak aşkla sıklaşarak hoş duygularla karmaşıklıktan ve sonuçtan yoksun uyarıların düzenlenişi haline gelir Bu bağlamda Alan Badiou aşka övgü adlı eserinde eş bulma hizmeti veren miting adlı şirketin sloganlarına dikkat çeker birine vurulmadan da aşık olabilirsiniz ya da acı çekmeden aşık olmak çok kolay Aşk tüketim ve rahatlık formülü haline gelecek şekilde evcilleştirilip olumlulaştırılmıştır her tür yara kaçınılması gereken bir şey olarak görülür
İnsanların bir ölçüde sizi okumasına izin verin, kendilerini çok daha rahat hissedeceklerdir. Eğer rahatlık seviyeleri
artarsa, size kendilerini açacaklardır. Eğer bir insanı net olarak görmek istiyorsanız, size bir bakış atmasına izin vermelisiniz.
Böyle adamların yanın da hep derin nefesler alırdım; derin derin, çıkınca biliyorum ki kendi yanık kokumla baş başayım. Bu rahatlık nerden geliyor, nerden alınıyor, çok pahalı mı... diye elbet çok düşündüm. Herhalde kendilerine yabancı olmayan bir yerde, küçük düşme, yadırganma, yanlış ve eksik anlamalarla dolu olmadığı, kolay kabul görür bir halde oluşlarındandır diyebiliyorum. İnsan ailesinin yanında havalı değildir ama rahattır. Demek ki mesele havalı olmadan da yaşayabilmeyi, olduğun gibi, pek de matah olmadığını bilenlerle bir arada olabilmeyi içine sindirebilmekte. Bu tip bir rahatlık, evet bu bir rahatlıksa insana ait değil gibi geliyor bana. Ben de senin kadar ışıksızım, bilgisizim, vasatiyim ... diyebilmek, bu hali sergileyebilmek bana en zoru geliyor. İşin tuhafı öyle de değilim, sadece olamamışım, olamıyorum da, ama onlardan da, hamurlarından da değilim.
"ergenlik çağıyla birlikte, aile çevresi fazla dar gelmeye başlar.. genç, kendi sosyal grubu içinde cinselliğini kazanmış modeller arayışına girer.. içinde rekabetin ve hiyerarşinin olduğu (arkadaşlıklar, flört, cinsel uyarılma, kırılma, çatışmalar) ilişkilerin birleşmesiyle kurulan bir oyun içinde diğerleriyle çatışarak kimliğinin bir temsilini, sosyal ve cinsel değerini inşa edecektir..
bu sürecin sonunda varılan nokta bir cinsiyete özgü gizil bir duygu, olgunluk ve rahatlık verecektir.."
'' Erkeğin dış tutumunun baskın özellikleri genellikle mantık ve nesnellikken veya en azından bunlara ideal diye bakılırken kadının durumunda bu özellikler histir. Fakat ruhta bu tam tersidir: İçte, hisseden erkek, muhakeme eden kadındır. Bu nedenle kadın her zaman rahatlık ve umut bulabilirken erkek topyekun umutsuzluğa daha çok eğilimlidir. ''