Diyorlar be
Dünyanın hiç bir yerinde ölene katil demiyorlar.. ... Dünyanın hiç bir yerinde öldürene insan demiyorlar..
Reklam
Roboskî Katliamı
“Ölümün coğrafyasında, Yitik birer masum çocuktuk. Dilsizdik, Kimsesizdik, Kimliksizdik. Ama insandık..” Mehmed Uzun
Reklam
#Roboski Katliamı
#Roboski Vurulmuşum Dağların kuytuluk bir boğazında Vakitlerden bir sabah namazında Yatarım Kanlı, upuzun Vurulmuşum Düşüm, gecelerden kara Bir hayra yoranım çıkmaz Canım alırlar ecelsiz Sığdıramam kitaplara Şifre buyurmuş bir paşa Vurulmuşum hiç sorgusuz, yargısız..
2 Temmuz 1993
Sivas'ı ilkel bir hazla yakan kötülük, bugün bütün bir Ortadoğu'yu kan gölünde yüzdürmektedir. Sivas, Roboski olarak sürmektedir, Reyhanlı'daki kanlı bomba olarak, Gezi sürecinde öldürülen çocuklar olarak sürmektedir. Soma olarak, Ermenek olarak, Suruç ve Ankara Garı katliamı olarak...
Hangi Vicdan?
Siyasal İslamcıların vicdanı onlarca yıldır muhalifler hapishanelerde çürütülürken devrede olmadı. Çocuklarını arayan Cumartesi Anneleri itilip kakılırken sustu. Ermeniler ve diğer dini azınlıklara güvercin tedirginliğinde bir yaşam reva görülürken umursamadı. Hrant Dink katledilip katilleri korunurken köreldi. Bu vicdan iktidar ve
Reklam
Roboski Katliamı, Kürtlerin kara bahtlarının en kara gecelerinden biri oldu. Kuş uçmaz, kervan geçmez dağlarda geçimlerini 'Sınır ticareti' ile sürdüren, köylüleri; akıllarına fikirlerine gelmeyecek bir şekilde ve anda katliama uğradılar. Karakoldaki askeri yetkililerin bilgileri dahilinde, her gece gidip geldikleri yolda saat 21.39 ile 22.24 arasında Türk Silahlı Kuvvetlerine mensup uçaklardan atılan bombalarla; 19'u 18 yaşında çocuk olmak üzere 34 kişi paramparça olarak hayatını kaybetti.
2 Temmuz 1993'te Sivas'ta ne olduysa, bugün bütün bir ülkede ve Ortadoğu'da, biraz kılık değiştirerek, biraz daha vahşice, biraz daha devlete dönüşmüş olarak, biraz daha üstü örtülerek aynısı olmaktadır. O gün Sivas'ta özgür akıl yakılmıştır. Özgür aklın temel güvencesi olan laiklik yakılmıştır. Temel insan hakları, insanlarla birlikte yakılmıştır. İlerici kültür, sanat ve demokratik düşünce yakılmıştır. Sivas katliamını gerçekleştiren ideoloji, çok değil, katliamdan 9 yıl sonra ülke yönetimini ele geçirdi ve bu ülkeyi, demokrasinin bütün imkânlarını kullanarak, adım adım dinin kurallarına uyarlayarak yönetmeye başladı, yönetti, sanırım daha da yönetecek. Sivas'ı ilkel bir hazla yakan kötülük, bugün bütün bir Ortadoğu'yu kan gölünde yüzdürmektedir. Sivas, Roboski olarak sürmektedir, Reyhanlı'daki kanlı bomba olarak, Gezi sürecinde öldürülen çocuklar olarak sürmektedir. Soma olarak, Ermenek olarak, Suruç ve Ankara Garı katliamı olarak; Sivas, bütün okulları neredeyse İmam-Hatip okullarına dönüştüren eğitim sistemi olarak; 'din âlimleri'nden referans alan bir adalet sistemi olarak sürmektedir. Köktendinci sermayenin nasıl büyüdüğünü, okullarını nasıl kurduğunu, devlete nasıl kök saldığını, nasıl bir yıkıcı arzuyla, kendinden olmayanların hayatlarını kendilerine benzetmeye çalıştıklarını, hepimiz kendi hayatlarımızdan, gözlemlerimizden çok iyi biliyoruz.
Sayfa 62 - Kırmızı Kedi Yayınevi, 6. BasımKitabı okudu
Resim