Sevda gibi bir gizli emel ruhuna sinmiş; Bir haz ki hayalden bile üstün ve derinmiş. Gökten gelerek gönlüne rüzgâr gibi inmiş; Bir sır ki bu, ölsen bile asla açamazsın... Anlatması imkânsız olan öyle bir an ki, Hülyadaki ses varlığının gayesi sanki... Bak emrediyor: Daldığın âlemden uyan ki Mutlak seveceksin beni, bundan kaçamazsın...
Reklam
Mecburiyetler
İnsan meziyet sahibi olmaya mecburdur. Anormal olan: Kusurdur.Bir asker cesurdur diye alkışlanmaz ama korkarsa ayıplanır.
İnsanların, bana bakınca nasıl bir adam gördüklerine dair saçmalamaya koyulmamın nedeni bu işte; sesim nasıldır, diye merak ediyorum, ötekilerin istemsiz belleğinde nasıl bir resim bırakıyorum, hareketlerim, cümlelerim, görünen hayatım başkalarının yorumlarının retinasına nasıl kazınıyor. Kendimi dışarıdan görmeyi hiçbir zaman beceremedim. Hiçbir ayna bizi “dışarıdan biri” olarak yansıtamaz, çünkü bizi kendimizin dışına çekebilecek ayna yoktur. Bunu ancak bir başka ruh yapabilir, bir başka bakış ve görüş. Usta bir sinema oyuncusu olsaydım ya da sesimi bağıra çağıra plaklara kaydetsem bile, eminim öte taraftan bakıldığında ne olduğumu bilmekten gene bu kadar uzak kalırdım, çünkü beni nasıl kaydederlerse etsinler, ister istemez hep kendi içimde, yüksek duvarlarla çevrili özbilincimin içinde kalacağım.
Tespit Gibi Tespit
İnsanlar acayip yaratıklar. Bir şeyi bir defa nasıl bellerlerse sonuna kadar öyle gidiyorlar. Artık hiçbir şey onların gözünü açmıyor. Beni bir kere fena tanıdılar. En büyük hakikati söylediğim zaman da inanmıyorlar. Siz de gerek bütün maziniz ve bilhassa başınızdan geçen mahkemedeki sözleriniz dolayısıyla doğru bir insan olarak tanındınız. Artık günün birinde bir yalan söyleseniz bile kimse buna ihtimal vermez. Hatta yalanınız ispat olunsa da yine inanmazlar. Yanlışlık derler. İşin içinde iş var derler.Fakat Selim Pusat yalan söyledi demezler. İnsanların sık sık "Gözümle görsem inanmam!" dediklerine dikkat etmişsinizdir. Bu ne demektir? İnsan gözüyle gördüğüne de inanmayacaksa görmenin mânâsı kalır mı? Bu, doğrudan doğruya ilk inanca sadık kalmanın neticesidir. Yani insanlar bir nevi hastadır.
Reklam
“Be adam,” dedi Ruh. “Göğsünde hâlâ taş değil de bir insan yüreği varsa lanet konuşmalarını bir yana bırak da, git, kim fazlaymış onu öğren. Neredeymiş, bul. Kimin yaşayıp kimin öleceğine sen mi karar vereceksin? Belki Tanrı’nın gözünde bu zavallı adamın çocuğundan ve onun gibi milyonlarcasından daha değersizsin ve yaşamayı çok daha az hak ediyorsun. Tanrım! Böcek yaprağa tırmanmış, topraktaki aç kardeşlerinden fazlalık diye söz ediyor.”
Sonsuz karanlığa gömülürken gurur gibi saçma bir duygunun tesirinde kalamazdı.
"Anlatması imkansız olan öyle bir an ki, Hülyadaki ses varlığının gayesi sanki... Bak emrediyor: daldığın alemden uyan ki Mutlak seveceksin beni, bundan kaçamazsın..."
Düşmek bir şey değildir.Kalkamamak,düşkün kalmak korkunçtur .
Reklam
Yaşamak galiba o kadar da tatsız değildi.
Adam bozkırın ruh atlası. Denizi susuyor. Kız kirpikleriyle sonsuzluk veriyor sulara.
Âlemin bir kuruntular âlemi ,aşkın bir hastalık olduğunu anlayamamış,ruhunu huzurun ışığından didişmenin karanlığına atmıştır.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.