İnsan, eylemlerinden kurtulamaz. Unutarak ya da başka bir biçimde, her ne yolla olursa olsun kurtulamaz, kurtulduğunu zanneder sadece. Belleğiniz olmasa, siz, siz olmaktan çıkarsınız zaten. Bellek, sizin biriktirdiğiniz bir hazinedir. Bellek, insanın içine hapsolduğu ya da yolda bulduğu değil, kendi eliyle oluşturduğu bir şeydir. Onu çıkarıp attığınızda, bunayıp hafızası darmadağınık hale gelmiş yaşlılar gibi hayatını bölük pörçük hatırlayan insanlara dönüşür ve sürekli değişen anlamsız bir ana takılıp kalırsınız. Kim hızla birbirini takip eden, farklı, kopuk, ayrık haller yığını olmak ister? Hatırlayamamak, bir açıdan var olmamak anlamına da gelir. Belleğinizi silip attığınızda sabit ve sürekli bir iç anlatıdan yoksun kalırsınız, bu siz değilsinizdir.
Sayfa 158
"Kalbini sabit tutmak için, Peygamberlerin haberlerini sana aktarıyoruz." (Hûd Suresi: 120) Bu ayet-i kerime ile Allah-u Tealâ Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Efendimiz'e şöyle buyurmuş oluyor: Peygamberlerin kıssalarını ve haberlerini sana açıklamaktayız. Onların hallerinden, sana malûmat veriyoruz. Böylece; kalbine, kuvvet ve sebat gelecektir. Bilhassa kavminden sana, bir zahmet ve ağırlık geldiği zaman, onların hallerini ve haberlerini düşün!
Reklam
Dünya dönüyor
Ân sabit-i bî-karâr a'cûbe-numây K'ez cây necunbed u neisted ber cây. *Tuhaflık gösteren kararsız sabit Ne yerinde durur ne de kımıldar.
Utarid adlı müşrik şair vahye dil uzatınca Hz. Peygamber, Hassan b. Sâbit'e dönüp, "Haydi bunun konuşmasına karşılık ver!" buyurmuş, Hassan orada bulunanlara unutulmaz bir konuşma yaparak söz ehlini hayrete düşürmüş, gelen heyetten Akra b. Habis'in, "Vallahi bu kişiye (Hz. Peygamber'e), bizim bilmediği- miz bir yerden yardım gelmektedir. Bu durumda onun da şairinin de bizim şairimize üstün gelmesi kaçınılmazdır," diyerek Müslüman olmuş, orada bulunan Temimoğulları heyeti de peşinden İslam'ı kabul etmişti. Hz. Peygamber'in, "Ey Hassan, müşriklerin, kafirlerin yüz karalarını ortaya koy! Cebrail seninledir. Ashabımın silahla savaştığı gibi sen de dilinle savaş!"
Pek de şaşılacak bir tespit değil herhalde? Kıkırdıyor. Sana veriyorum. Neyi veriyorsun? Kontrolü Nikki. Ne istediğini söyle. Tam olarak ne istediğini söyle. Senin dışında mı? Nerene dokunmamı istersin? Ne hızla? Göğüs uçlarını ısırmamı mı istersin yoksa kulaklannı mı? Dilimi o enfes deliğine daldırmamı mı istersin? Söyle Nikki. Bana ne
Sayfa 164
Onu rahatlatmaya kesin kararlı bir şekilde yanına yaklaşıyorum: Damien ben iyiyim. Az önce yaşadığımız şey neydi bilmiyorum ama kesin olarak bildiğim şey Ü2gün olduğundu. Beni istedin. Beni istemeni istedim. Seni kullandım. Evet. Bağıra bağıra bunu söylemek istiyorum ve bu umurumda bile değil Damien sen sokaktaki adam değilsin. Sen benim...
Sayfa 156
Reklam
Hz. Osman'ın (r.a) hatalı politikaları meselesi.
Kendi akrabalarına öncelik ve ayrıcalık tanımasına örnek olarak amcası Hakem b. Ebi'l-Âs'ın durumu verilebilir, Hz. Peygamber'in Hakem'i Medine'den kovması, geri gelmesi hakkındaki bütün girişimleri geri çevirmesine rağmen, Hz. Osman'ın onu geri getirmesi ve öldüğünde mezarını yaptırması, oğullarından Hâris'e Medîne pazarının vergilerini tahsis etmesi, öteki oğlu Mervân'ı kendisine sekreter yapması, özellikle Mervân'a verdiği İfrıkiyye bölgesinin humusu, hazineden sorumsuzca harcama yapmasına karşı çıkan Abdullah b. Erkam'ı görevden alıp yerine genç ve tecrübesiz olan Zeyd b. Sâbit'i ataması göze batan ve tepki toplayan uygulamalarından sayılabilir.
Sayfa 41 - araştırma yayınları, birinci basım, kasım 2005, ankara
Furkân-45
"Rabbinin gölgeyi nasıl uzattığını görmez misin? İsteseydi onu sabit kılardı. Sonra biz güneşi gölgeye delil kıldık."
Çalışma ve Çaba
"Hayattan tam mânâsıyla istifade etmek isteyenlerin çalışmalarına sabit bir dikkat ve daimi bir çaba eşlik etmelidir. Çalışmalarınıza dikkatinizin yalnızca yarısını verirseniz, sarf edeceğiniz vakit iki misli fazla olur." Sir John Lubbock
Sayfa 112 - KETEBEKitabı okuyor
XII. yüzyıldan önce Moğollar, Orta Asya kavimleri arasında önemsiz ve çok az göze çarpan bir kavimdiler. Baykal Gölü'nün güneydoğusunda Onon ve Kerulen nehirleri arasında oturuyor ve sürülerini Kerayit ve Tatar kabileleri toprakları arasında otlatıyorlardı. Onların sürekli hareketli ve düzensiz varlıkları, Çinlileri sonunda büyük seddin yapımıyla beliren sabit askeri hazırlıklara zorladı..
Sayfa 17 - Kronik KitapKitabı okuyor
Reklam
Orta Asya step kavimlerinin tipik bir hayat tarzları vardır. Sadece tabiata muhtaç olan göçebelik ziraat istemez ve insanlara sabit bir yerleşim olmadan yaşamayı mümkün kılar. Otlaktan otlağa sürülen muhtelif hayvanlar; hayatın beslenme, giyinme, çadırda barınma ve yakacak ihtiyaçlarını karşılayan vazgeçilmez unsurları idi ve hâlâ öyledir. Böylelikle göçebe, hayvanlarına tam olarak bağımlıdır ve bu onun atı ve deveyi hem nakliye hem de savaş aracı olarak geliştirmesine vesile olmuştur. Nitekim at ile olan sürekli mesaisi ve ok ve mızrağıyla göçebeler, Avrupa'nın ağır teçhizatlı ordularını mağlup ettiler. Baskın yapma ve savaş anındaki taktikleri, yaşam tarzlarından dolayı daima hareketlilik olmuştur..
Sayfa 16 - Kronik KitapKitabı okuyor
Çok amaçlı yirminci yüzyıl insanında dürtü var, ama derinlik ve yoğunluk yok. Şunu satın almak, bunu başarmak, yeni bir deneyimden geçmek gibi hedeflerimiz var. Hedef ve amaçlarımız yüzünden, hayatı yaşamak yerine tüketiyoruz. Hayatla yekvücut değiliz artık. Hayatlarını belirli, sabit amaçlara indirgeyenler, hayatla yekvücut olmadan onun yüzeyine tutunma çabasındadırlar.
Kendiliğinden olanı önceden kestirmek olanaksızdır. Homo sapiens'in “gizem”i, onu öteki canlılardan ayıran bir özelliği, eylemlerinin önceden kestirilebilir olmayışıdır. Bitkilerin yaşamı büyük ölçüde önceden belirlenmiştir. Hayvanlar da etnologların “türlere özgü davranış ya da sabit hareket biçimleri” diye adlandırdıkları davranış kurallarına tabidirler ki bunlar da önceden kestirilebilir davranışlardır. Ancak en son evrimleşmiş türe, yani homo sapiens'e geldiğimiz zaman herhangi bir çevresel uyarıcıya bağlı olmadan ortaya çıkan davranış biçimleriyle karşılaşıyoruz.
Biz sabit kaldık ve hep yerimizde bekledik.Zira yerimizi bulmuştuk.
Çağırmıştı onları öfkeye değil cesarete, Sağlam, sabit durmaya; teslimiyetten, geri çekilmekten Ölümden korkar gibi korkmaya. Muktedirdi dokunuşuyla azaltmaya, Dindirmeye dertli düşünceleri, kovmaya ıstırabı, Kuşkuyu, korkuyu, kederi, acıyı Ölümsüz ve ölümlü zihinlerden.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.