Kemal Tahir toplumsal kaygıları ön planda tutan ve hiçbir siyasala görüşün tek başına sahiplenemeyeceği kadar geniş bakış açısına sahip bir değerimiz. Türkiye coğrafyasının farklı farklı bölgelerinde yaşanan hayatları akıcı bir dille aktarmayı çok iyi başaran yazarımız, bizlere bu seferde anadolu'da var olan bir cezaevinden ulaşmaktadır. Anadolu irfanı olarak adlandırılan efsanenin üzerindeki pembe toz bulutları mehmet'in ve diğerlerinin hikayeleri ile ortadan kalkmaktadır. Aradan geçen onca zamana rağmen değişen tek şeyin zaman ve teknoloji olduğunu gözlüyorsunuz okuduğunuz her satırda. mahpus damının içerisinde var olan karakterler bugünde çok farklılık göstermiyor. Gelişen teknolojinin bizleri ahlaksızlaştırdığını savunanların haksız olduklarını ve 1940'lı yıllarda da toplumun çok da matah olmadığını çok iyi gözlemliyoruz bu eser sayesinde.
Aykut KANSU, 1908 devrimini sadece 1876 kanun-i esasinin tekrar yürürlülüğe girdiği basit bir olay görmenin bir yanılgıdan ibaret olduğunu aktarmaya çalışmaktadır. Bir modernleşmeci ve batılılaşmacı tarihçilerin 1923'ü milat alarak 1908 devrimini görmezden geldiğini savunmaktadır. Kemalist rejimin savunucularının 1933 yılına gelene kadar 23 temmuzu itibarsızlaştırarak o yıl sonrasında ise tamamen gözardı ettiklerini görüyoruz. 23 temmuz 1908 sadece meşruti yönetime bir darbe değildi, aynı zamanda liberal bir yönetimin ilk ışıklarını da oluşturuyordu. İttihatçıların herkesin liberal bir cumhuriyet taraftarı olacağı yanılgısı onların yapmış olduğu bu devrim hareketinin etkisini azaltmış olabilir.
Başlangıç da sıradan bir baba oğul hesaplaşması hissiyatı vermekteydi kitap. Hatta ilk defa https://1000kitap.com/yazar/i1531yazarın bir anlatsını yarıda bırakmaya niyetlenmiş idim. Fakat ilerlemeye zorladıkça fark ettim ki hikaye beni içine almıştı. Yaşanan her baba oğul hesaplaşması gibi hikayenin sonunu duymak istedim. Belki özenilecek ya da tahmin etmiştim diyeceğim bir son ile karşılarım diye ayrılamadım kitaptan. Murakami akışkan anlatımıyla sizi hikayeye çekiyor her zaman.