İnsan, kendininkinden çok daha güçlü bir insan doğası olasılığını idrak eder. O böyle bir doğayı elde etme yolunda hiçbir şey görmedikçe böylesi yetkinliğe götürecek her türlü araca iyi der. Yüce iyi, eğer olanaklıysa, öteki insanlarla birlikte böylesi bir doğadan zevk almaktır. Bu doğanın, zihnin doğanın bütünüyle olan birliği olduğunu yeri geldikçe göstereceğim. Arzuladığım amaç, böylesi bir doğaya ulaşmak ve birçok insanın ona benimle birlikte ulaşmasına çalışmaktır. Mutluluk arayışım, us ve arzuları benimkiyle tam bir işbirliği içinde olacak şekilde, başkalarının da benimle aynı uslamlama gücüne ulaşma çabaları olmaksızın tam olamaz. Bu amaç için, şeylerin doğasına ilişkin yeterli bilgi elde etmeli ve olabilecek en büyük sayıda insanın barış içinde ve yersiz güçlükler olmaksızın amaca ulaşmasını sağlayacak toplum türünü kurmalıyız. Bu eğitim teorisinin olduğu kadar ahlak felsefesinin de incelenmesini gerektirecektir. Amacımıza giden yolda sağlığın önemi hiç de az olmadığı için tıp da dahil edilmelidir. Mekanik bilimler küçümsenmemelidir, çünkü sanat yoluyla çok yorucu şeyleri kolaylaştırabilir ve böylelikle yaşamımızda daha fazla zaman ve rahatlık elde edebiliriz. Her şeyden önce anlığı geliştirecek yollar bulunmalı ve daha başlangıçta anlık olabildiğince araştırılmalıdır; öyle ki yanılgılarla engellenmesin ve şeyleri gerektiğince anlasın. Tüm bilimleri bir son ve amaca yöneltmek isterdim: En yüksek insan etkinliğine ulaşılması. Bilimlerde buna ulaşmaya engel olan ne varsa atılması gereklidir. Düşüncelerimizin olduğu kadar eylemlerimizin tümü bu amaca yöneltilmelidir.
Sayfa 106Kitabı okudu
"Şu ellerin taşı bana hiç değmez İlla dostun bir tek gülü yaralar beni.."
Sayfa 145 - Gece kitaplığı 2016Kitabı okuyor
Reklam
Metafor, bir hakikat bir de yalan barındırır; insanın hissiyatında ikisi kopmayacak biçimde birbirine bağlıdır. Metaforu olduğu gibi alıp gerçekliğin tarzına uyarak ona duyularla şekil verirseniz ortaya rüya ile sanat çıkar ama gerçek ve dolu dolu hayatla ara­larında camdan bir duvar vardır. Metaforu akılla ele alıp doğru olmayanı tam olarak örtüşenden koparırsanız, o zaman da orta­ya hakikat ile bilgi çıkar ama bu kez duyguyu tahrip edersiniz.
Sayfa 313
Görüp bildikleri sanat onların verdiği mücadeleyi anlayıp yansıtmaktan epey uzak. Daha ziyade, burun buruna geldikleri sıkıntıları hafife almaya veya bunlarla adeta bir çocuk gibi alay etmeye meylediyor. Bu yüzden insanlar, sabırsızlığın verdiği öfkeyle kıvranan bir çocuğa yabancı dil öğretmeye çalışmalarının , sürekli mont düğmesi iliklemelerinin,berelere mukayyet olmalarının, bir evi layıkıyla çekip çevirmelerinin , umutsuzluk anlarını ustalıkla kontrol altına almalarının ve bu mütevazı ama karmaşık hane içi uğraşlarını her gün yeniden hâle yola koymaya yardım etmelerinin aslında ne büyük kahramanlık olduğunu takdir etmiyorlar. Asla dışarıdan fark edilmeyecek veya büyük paralar kazanmayacaklar, içinde yaşadıkları toplulukta belli bir yer edinemeden ölüp gidecekler belki.
Sayfa 157
gözün anatomisini incele bakalım, gizemli bakış dediğin şey nereden geliyormuş? bütün bunlar romantizm, saçmalık, çürümüşlük, sanat yapma hevesi. iyisi mi gel seninle şu böceğe bakalım.
Sayfa 41 - Türkiye İş Bankası Yayınları
Reklam
Evet, kitap okumak bir sanattır; belki de yazmak kadar güç bir sanat. Onun için muharrirler, yalnız muharrirlerin okuması için yazmalıdırlar. Kari (okur) ile muharrir arasındaki seviye aynı derecede olmazsa anlaşmanın imkanı kalır mı?
Her sanat kendinden önceki geleneği az ya da büyük ölçüde yaşattığı ve ayrıca komşu kültürlerden etkilendiği için, sanat tarihçisi zaman ve mekan yönünden geniş alanlar içinde çalışmalıdır. Geniş alanlara egemen olmayı başaranlar, dar sınırlar içinde çalışanlardan daha az yanlış yapar. Kaldı ki bilin, sürekli denetim altındadır. Her araştırmacı kendini ve meslektaşlarını kontrol eder, eksikleri yerine koyar, yanılgılara değinir ve bilimsel çalışmalar böylece kesintisiz gelişme ve ilerleme olanakları kazanır.
+ Pekiyi sanat için ne diyorsun? -Bulaşıcı bir hastalık. +Aşk? -Sanrı. +Din? -Günümüzde inancın yerini tutan bir moda.
Sayfa 231 - Kapra YayıncılıkKitabı okudu
Birçok kişinin de kabul edebileceği gibi Freud'a göre de en yoğun haz duygularını yaşatan ruhsal tutum sevgidir. Ama Freud sevgiyi de cinsel sevgi olarak sınırlandırp maddi haz kategorisinde değerlendirmektedir.> Freud'un bu değerlendirmesi onun materyalist felsefeye sıkıca bağlı olduğunu gösteren kanıtlardan biridir. Freud materyalist arka planı dolayısıyla psikanalizde görünmeyen süreçleri mekanik bir sebep olan cinselliğe bağladığı gibi mutluluk arayışında karşılaşılan ruhsal tutum olan sevgiyi de cinselliğe bağlamaktadır.' Freud'a göre acıyı önlemenin bir tekniği de libido kaydırmalarıdır. Bu şekilde içgüdülerin hedefleri dış dünya tarafından engellenmeyecekleri bir alana aktarılır. Freud bu duruma içgüdülerin yüceltilmesi demektedir. Bu yüceltme sonucunda insan ruhsal ve entelektüel çabadan kaynaklanan bir hazza ulaşır.> Sanat ve din gibi fenomenlerden elde edilen bu haz ise genellenemeyecek düzeyde ve az kişiye mahsus olduğu için acıyı dindirmek için ideal bir yöntem olarak sunulamaz. Ayrı zamanda bu hazların etkisi çok küçük düzeylidir ve gerçek bir acıyı alt edecek kadar güven vermezler.> Aslında Freud manevi hazlara da ihtimal verdiğini ama bunun çok az kişinin bir kazanımı olduğunu belirtmektedir.
Reklam
"Kuran var olan her şeyde Allah'ın sanat ve kudretini görebilen bir zihin inşa ederek, nerede olursanız olun Allah'ın varlığını hissetmenizi ve O'nu hayatınızın her anına dahil etmenizi sağlar."
Sayfa 46
Şüphe yok ki düşünebilme yeteneği müthiş derecede değerlidir ve yaşam kalitemize çok büyük katkısı vardır. Düşünme yeteneği olmadan kitapları, filmleri, müzik veya sanat eserlerini ne yaratabilir ne bunların keyfi ne varabilir, ne keyifli hülyalara dalabilir ne de gelecek için planlar yapabilir veya sevdiklerimizle duygularımızı paylaşabiliriz.
.... Siyasi İslam’ın Atası: Osmanlı Uleması Yalnız Olan Yozlaşır Sizce neden yozlaşan inançlar dünyanın her yerinde aynı etiklere sebep oluyor? Aslında anlaşılması güç değil, güç yozlaştırır. Şimdilik dünyayı bırakalım da son günlerde özellikle de sosyal medya fenomenleri sayesinde tekrardan alevlenen “Siyasal İslam” tartışmalarının özüne
Bizans simgeciliği, dinsel bir simgecilikti; ama on üçüncü yüzyılın simgeciliğinde ansiklopedik bir özellik vardı. Çünkü bu simgecilik, skolastik felsefeyi yansıtıyor ve evrene insan dü­şüncesinin mantıksal yapısını uygulamaya yöneliyordu. Dolayısıyla, katedralin, dünya tarihini anlatan çok büyük bir kitap olduğunu söyleyebiliriz. Nitekim, Chartres Katedrali'nde, 8 000 kadar kabartma ve resim vardır.
Sayfa 211 - PdfKitabı okuyor
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.