Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
“Roland, ondan söz edip sonra da bu sözlerini geri alamazsın.İraden ve bağlılığın biraz azaldı diye bunu yapmazsın.” “İrade ve bağlılık güzel sözler.Ama aynı anlama gelen kötü bir sözcük de var. Saplantı.”
Bu kaçıncı dönüş? Bu sürekli dönüş... Bilmiyorum. Bir tutku mu? Bir saplantı mı? Toprağın çekmesi mi? Denizin çağrısı mı? Bilmiyorum. Bilmeden dönüyorum.!
Reklam
Çocuk belleği tanımlanırken, yalan yanlış şeylerde gerçeğin özünden daha fazlasının bulunduğu unutulur. Unutabilme yeteneği akıl sağlığı anlamına gelir. Aralıksız anımsamak ise saplantı, delilik anlamına gelir.
“Hesse’nin yazdığı Demian adlı kitapta şöyle diyor: Sonsuza dek süren hiçbir hayal yoktur. Herhangi bir hayalin yerini yeni bir hayal alır. O yüzden hiçbir hayale saplantı yapılmamalıdır." Yavaşça kalkıp, "Keşke öyle bir hayat yaşamama izin verilseydi" dedi Minjun.”
Sayfa 241Kitabı okudu
Eğer kitaplarımı birisi benden alacak olsa, bundan mahrum kaldığım için hüngür hüngür ağlarım. Kitaplarda yazılanlara bu derece bel bağlıyorum işte. Mesela bir kitap okuduğumda hemen onu saplantı haline getiriyor, benimsiyor, ona güveniyor ve hayatımın bir parçası yapıyorum. Ve hemen sonra başka bir kitabı okumaya başlar başlamaz onu saplantı haline getiriyorum.
“Yemeğe duyulan saplantı, bir sevgi ihtiyacıdır.”
Reklam
"... Hayal kelimesini duyduğum da hala kalbim pır pır ediyor. Bir hayale sahip olmadan yaşanan yaşam... Gözyaşları olmadan yaşanan yaşam kadar ruhsuz olurdu. Gerçi Hermann Hesse'nin yazdığı Demian adlı kitapta şöyle diyor: Sonsuza dek süren hiçbir hayal yoktur. Herhangi bir hayalin yerini yeni bir hayal alır. O yüzden hiçbir hayale saplantı yapılmamalıdır."
Sayfa 241 - YoungjuKitabı okudu
80 syf.
·
Puan vermedi
Aşk mı saplantı mı ?
Öncelikle merhaba sevgili 1K ailesi bu benim ilk incelemem, kötü yazmış isem mazur görün artık. Bu kitabı 2. Okuyuşum ve istemsizce yazmak istedim ve İçimden geldiğince fikirlerimi belirtmek istiyorum. Stefan Zweig kitapları bence kısa ve fazlasıyla derin içerikler barındırıyor. Bence iyi bir yazar. Ve kitaplarını okumakta zevkli bu öznel yargılarımdı kitaba geçecek olur isek… Bilinmeyen bir kadının mektubu ergenlik döneminden itibaren yaşça büyük olan R’ye karşılıksız duyulan aşkı konu alıyor. Ve yazarın erkek olmasına rağmen kadın hissiyatlarını bu kadar iyi betimleye bilmesi açıkçası beni mest etti. Bu kitapla alakalı bir yoruma denk gelmiştim kitaptaki kadın karakter için bunun bir saplantı ve psikolojik bir sorun olduğunu yazmıştı. Niyeyse bu yorum beni üzdü… Ben açıkçası öyle düşünmüyorum. Saf bir şekilde bence aşkı anlatıyor. Ergenlik dönemlerinde hepimiz yaşça büyük birine aşk veya hayranlık duymuşuzdur ve bu saf hissiyatlarımızdı burdada aslında karşılıksız koşulsuz şartsız kadının duyduğu aşkı anlatıyor nedense iliklerime kadar hissediyorum. Ergenlik döneminde bende tam olarak bu kadar olmasa da benzer bir platonik aşk yaşadım. Sanırım bazı kitapları da anlamak için yaşamak gerekiyor. Belki de o yorumu yapan ablamız hiç birini sevmemiş ya da sevme stili farklı. Onu bunu es geçelim bence okunmalı ve karakterleri hissederek empati kurarak okunmalı.. Harika bir eser. Okuyun okutun :) aşk mı saplantılı mı? Bu konuda fikri olan yorum yapabilir… bana sorarsanız Aşk.
Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu
Bilinmeyen Bir Kadının MektubuStefan Zweig · Ren Kitap · 2017223,7bin okunma
Ancak hayal kelimesini duyduğumda bile kalbim hala pır pır ediyor. Bir hayale sahip olmadan yaşanan yaşam... Gözyaşları olmadan yaşanan yaşam kadar ruhsuz olurdu. Gerçi Hermann Hesse'nin yazdığı Demian adlı kitapta şöyle diyor: Sonsuza dek süren hiçbir hayal yoktur. Herhangi bir hayalin yerini yeni bir hayal alır. O yüzden hiçbir hayale saplantı yapılmamalıdır.
Sayfa 242Kitabı okudu
Mesela bir kitap okuduğumda hemen onu saplantı hâline getiriyor, benimsiyor, ona güveniyor ve hayatımın bir parçası yapıyorum.
Reklam
Şimdi veya gelecekte çok az erkek, tüm hayatı boyunca iş sahibi olmayı bekleyebilir. Bugünlerde her sınıftan çalışan erkeğin işsiz kaldığı dönemler oluyor. Dolayısıyla ataerkil kültür, kendine olan inancın sürmesi adına, erkeklere değerlerini ölçmeleri için iş haricinde kıstaslar sunmak zorunda kaldı. Ataerkil özsaygının temel dayanaklarından biri olan iş, pek çok erkek açısından bir süredir böyle işlemiyor. Kültürümüzde işin doğasını değiştirebilmek için modası geçmiş ataerkil senaryoyu olduğu gibi reddetmek yerine, erkeklere, tatminkar olmayan işe katlanmalarını sağlayacak bağımlılıklar sunuluyor. Erkekler mono­ton, sıkıcı, çoğunlukla insanlıktan çıkaran, sağlıklarını ve esenlik­lerini tehlikeye atan işleri yaparken, onları bilinçaltı düzeyinde yatıştırmak için sekse yönelik ataerkil saplantı ve bunun ürettiği pornografi teşvik ediliyor.
Sayfa 102 - Bgst Yayınları, 2.Basım, Haziran 2021.
Modern savaşlarda, saldırgan ülke savaşa başlamadan önce kur­ banından daha büyük askeri kapasiteye sahip olma gerekliliği yü­ zünden her zaman dezavantajlıdır, ancak saldırının nesnesinin muhtemel saldırganı caydırmak için kabaca eşit güce sahip ol­ ması yeterlidir. Başka herhangi bir ülkeyi işgal etme arzusu ol­ mayan Sovyetler Birliği, üstünlüğe ihtiyaç duymuyordu ve hiçbir zaman nükleer silahlarda üstün olmaya çalışmadı. yandan ÖteABD, bunu saplantı haline geti rmişti.
Freud'un dediği gibi, depresif ya da melankolik saplantı öncelikle ''sevme yeteneğinin kaybolmasıyla'' kendini gösterir; kendini sevmek de buna dahildir.
Nazim yanılıyor.."unutmak devrim" filan degil ...saplanti
152 syf.
·
Puan vermedi
Yazık Toplumumuza!
Yaşım gereğince pek de fazla kitap okumadım. Birazcık da tembelliğimden olabilir. Genellikle nitelik benim için daha çok önem arz eder. Asılacak Kadın'ı okurken çokça durakladım. Melek'in bölümünü okurken, gece okuyordum, ekstra zorluk hissettim çünkü bir yerlerde bir kız kardeşimin böyle bir iğrençliğe maruz kaldığını düşünmek bile korkunçtu. Yarım saat kadar kendime gelemedim, abartmıyorum. Şu an bile etkisinden çıkabildiğim pek söylenemez. Olay Melek, Yalçın, Hüsrev Bey etrafında geçer, biz ek olarak da İrfan adlı mahkeme başkanının düşüncelerini okuruz ilk bölümde. Melek sevginin ne olduğunu bilmeyen, hayatı çilelerle geçmiş, isyan etmeyi bilmeyip durumu kabullenmek zorunda kalmış bir kız. Olayın asıl kurbanı Melek. Zaten hikayenin sonunda asılacaktır... Bu Melek oldukça masum, suskun biridir. Yalçın Melek'i saplantı haline getirir, hikayede sevginin bahsi geçse de bana kalırsa Yalçın Melek'in kurtarıcısı olmak istemektedir. Hüsrev Bey ise Melek'e işkence eden yaratıktır. Kahvehaneden adam bulup Melek'le Melek'in rızası olmadan cinsel ilişkiye girmelerini sağlar. Kitabın baş kısımda ise İrfan Elverir'in hayatını ve olayları onun bakış açısından okuruz o da aslında hayatında sevgiyi kalbinde hissetmemiş biridir bana kalırsa. Bugünlük bu kadar. Sağlıcakla kalın!
Asılacak Kadın
Asılacak KadınPınar Kür · Can Yayınları · 20184,808 okunma
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.