"Söz konusu olan Kafka'ysa..." diyor iskelet kadar zayıf sarışın adam. "Yani biz burada birer Kafka kahramanıysak, her şeyden habersiz olmamız, neden sırada olduğumuzu bilmememiz gerekir. Bu sıranın ne sırası olduğunu bilmememiz gerekir."
:D :D
“Ben doğduğumda çok güzel, sarışın, mavi gözlü bir bebekmişim. Fakat hastanedeki hemşireler yanlışlık yapıp beni çirkin bir bebekle değiştirmiş.”
Reklam
Sarışın bir kurda benziyordu. Ve mavi gözleri çakmak çakmaktı. Yürüdü uçurumun başına kadar, eğildi, durdu. Bıraksalar ince, uzun bacakları üstünde yaylanarak ve karanlıkta akan bir yıldız gibi kayarak Kocatepe'den Afyon Ovası'na atlayacaktı.
Sayfa 411 - Kırmızı Kedi YayıneviKitabı okudu
Senfoni
Önce sesin gelir aklıma Çaresiz kaldıkça hep seni düşünürüm Güzel olan, dolgun başaklardaki sarışın sevinçli Sonra cumartesi günleri gelir Sonra gökyüzü gelir hemen kurtulurum Bir yağmur yağsa da, beraber ıslansak. Kırk kere söyledim bir daha söylerim Savaşta ve barışta, karada ve denizde, Düşkünlükte ve esenlikte Zamanımız apayrı bize göre Yanyana olduk mu elele Aç kalsak ağlamayız biliyorum.
Turgut Uyar
Turgut Uyar
"Sarışın bir kızla, esmer yakışıklı bir adam yürüyordu yan yana, yana yana."
Aşkım bu ne sinir, bu ne öfke :D
“Sarışın halini tercih ederim.” “Kaybolmanı tercih ederim.”
Sayfa 35 - MartıKitabı okuyor
Reklam
NE BÜYÜK NE HARİKA ŞARİSİN FRİEDRİCH HÖLDERLİN
Şiir yazmak bütün uğraşların en masumudur. ________ Mülklerin en tehlikelisi dil bunun için verildi insana .... kendiisinin ne olduğuna tanıklık edebilsin diye ______ Çok şey öğrenmiştir insan Göklülerden nicesini adlandırmıştır o Biz bir söyleşi olmalı Birbirimizden işitebileli __________ Fakat kalıcı olanı ozanlar kurar Erdemle dolu yine ozanca barınır İnsan bu yeryüzünde
Friedrich Hölderlin
Friedrich Hölderlin
İşte karşı karşıyasın. İşte o da senin gibi; elli ayaklı, kaşlı gözlü, sıhhatli hasta, sarışın esmer, kafası var, saçları var, kirpikleri var, yalan söyleyen ağzı var. Yüzünde küçük küçük kavga, taş, düşme izleri. Yaramaz bir çocukluğun her şeysi, ufak ufak her şeysi. İşte elleri, parmakları, işte ayakları. Kim bu? İnsanoğlu! Senin gibi tıpkı
Yılan UykusuKitabı okudu
Annesi yarı Fransızmış ;)
Çok çekici, dostum, hem de sarışın. Ah! Hayran olunası saçlar! Fransız mı?
Sayfa 437
ÖYLE BİR HİKÂYE Sinemadan çıktığım zaman yağmur yine başlamıştı. Ne yapacağım? Küfrettim. Ana avrat küfrettim. Canım bir yürümek istiyordu ki... Şoförün biri: – Atikali, Atikali! diye bağırdı. Gider miyim Atikali'ye gecenin bu saatinde, giderim. Atladım şoförün yanına. Dere tepe düz gittik. Otomobilin buğulu, damlalı camlarında kırmızı,
Reklam
"356, Nisan Naren" Gözlerim gülerek ayağa kalkan sarışın kıza kaydı. Az önce güzelliğiyle dikkatimi geçmişti, belli ki onların da dikkatini çekmişti. "482, Bulut Özar" 1.80 boylarında ve kumraldı. Oldukça hoş görünüyordu. Kahverengi oduncu gömleği ile sahneye ilerlerken özgüvenle gülümsüyordu. "533, Uraz Kayalar" Kaşlarımı havaya kalktı, kağıdımı ayakkabısı altında tutan siyahlı çocuğun seçilmiş olmasına ne tepki vereceğini görmek için başımı kaldırdım. Garip bir gurur vardı yüzünde. Başını gayri ihtiyari eğilip kolundaki dövmeye baktı. Sanki dövmesine selam verdi. "747, Eren Aymaz" Duyduğum isim bugün tanışıp konuştuğum isimdi. En fazla sevinen o olmuştu. Ufak bir kahkaha atmış ve sırıtarak yürüyordu. Açıklanacak son bir isim kalmıştı. O an gözlerim sahnedeki dörtlüye baktı. O kadar gösterişli görünüyorlardı ki bir anlığına kendimi orada görememiştim, onların yanında durmam için seçilebileceğime inanmamıştım. "889," dedi aynı ses, "Kumru Sonat" Şaşkınlıkla başımı kaldırdım. Hiçbir tepki veremeden otomatik olarak ayağa kalktım ve sahneye doğru yürüdüm. Seçilmiştim. Ben, Kumru Sonat... Seçilmiştim.
Ah, Marcia, senin uzun sarışın güzelliğin liselerde öğretilsin istiyorum, böylece çocuklar tanrının tende müzik gibi yaşadığını ve sesinin bir güneşığı klavseni gibi olduğunu öğrenirler.
Onu anlatmak için, 'güzel', 'boylu poslu, sarışın/esmer"şahane" gibi sözcükler kullanmak haksızlık olurdu. Onun için,bu dünya dışından gelmiş kadar değişik, bir kuyruklu yıldız kadar etkileyici, iyi pişmiş kahve kadar tiryakilik yaratıcı, gezegene yalnız yollandığı için eşsiz, bir ipek böceği kadar dikbaşlı denildiğinde bir şeyler söylenmiş sayılırdı ancak. Dingin ve içe sinmiş bir güzellikti onunkisi. Asıl önemlisi beni bir manyetik alana çeker gibi güçlü etkisi ve çok kumral olduğuydu.
Diktatör
Aşağıya doğru öteki misafirlerin arasında bir kurmay göze çarpıyordu. Sarışın, sert ve bakınırken gözlerine takılmamak imkânsız! Hacı Âdil, arasıra ona dönüyor. Belli ki, rütbesi ile nisbetsiz bir önemi var. Biz Meşrutiyetin komitacılık âleminde bu önemlere alışmıştık. Salondan çıktıktan sonra, Hacı Âdil'e bu zatın kim olduğunu sordum. - MUSTAFA KEMAL BEY, dedi. Sonra biraz şaşıca gözlerini manalaştırarak, ilave etti: - YAMANDIR!
Sayfa 32 - Pozitif YayınlarıKitabı okuyor
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.