Gerçekten de, etten yapılmış gözlerimize bir başkasının vicdanını görebilme olanı verilseydi, bir insan hakkında düşüncelerinden çok düşlerine bakarak daha kesin bir karar verilebilirdi.
Yaşamın ve insan felsefesinin gerçeğine ulaştığını sanıyordu -kim bilir belki de ulaşmıştı- sonunda gerçeğin kuyusunun dibinden görebileceği tek şey olan gökyüzünden başka hiçbir şeye bakmamaya başlamıştı.
Zaten onlar, kazanmaya değil ölmeye gelmişlerdi... Kim bilir, intiharın çirkin ve haram bir şey olduğunu bildiklerinden, ölüme giden kutsal bir yol arıyorlardı...
Kaderin bahtsızlıklarının, ne kadar mükemmel, ne kadar katılaşmış olsak da, içimizin derinliklerinden insan doğasını dışarı çıkartmak gibi özelliği vardır.