Anladın mı? Hicran destanını kendinden oku, Mecnun'dan duyup da rivayet etme. Aşkın Leyla'sını gördünse söyle. Söz temsili bulup hikayet etme. Yüz bin Leyla doğar alemde her gün, Senin aradığın zevk, sefa düğün Tutacağın işi önceden düşün Daha ilk adımda nedamet etme. Sevdanın oduna pek güvenilmez, Tutuşurşan eğer kolay sönülmez. Bu yolun hükmüdür geri dönülmez, Canina kıymazsan seyahat etme. İyi bak kabına, olmasın delik, Boşuna taşırsın gider der gündelik. Anında olmalı, ettiğin iyilik, Alem duysun diye, inayet etme, Kabe'den maksadın varmaktır yara, Kör gibi tapınma, kara duvara, Hızır'ı ararsan kendinde ara, Bulamadım gibi rezalet etme. Muhabbet herkesin aklını çelmez, Gönül viranesi kolay düzelmez, Alemden çekinme bir zarar gelmez, Sen kendi kendine hiyanet etme. Şen şatır gönlüne hicran dolmasın, Gençliğin gülşeni gamla solmasın. Neyzen gibi aklın yarda olmasın, Özründen çok büyük kabahat etme. Neyzen Tevfik
Düşünün ki bu satırları okurken birdenbire uyutuldunuz ve uyandığınızda kendinizi bir uçakta buldunuz. Birinci sınıf kısmındasınız. Yemekler harika. Sizin en rahat bir biçimde seyahat etmeniz için tasarlanmış, yatak gibi bir koltuktasınız. İkramlar, hizmetler fevkalade. Size sunulan o bütün mükemmel hizmetlerden istifade etmeye başlıyorsunuz. Zaman tükenmeye başlıyor. Şimdi bir anlığına düşünün ve kendinize sorun: Mutlu olmalı muyum? Nasıl olabilirsiniz ki? Öncelikle bazı soruların cevabını bulmanız gerekir. Sizi en başta kim uyuttu? Uçağa nasıl bindiniz? Bu seyahatin gayesi nedir? Eğer bütün bu sorular cevapsız kalacaksa nasıl mutlu olabilirsiniz? Size sunulan bütün lüks hizmetlerden istifade etseniz de nihayetinde gerçek, anlamlı bir mutluluğa ulaşmanız mümkün olmazdı. Size ikram edilen o mükemmel tatlılar, sorularınızın önüne geçebilir miydi? Hayır, bütün bu ciddi soruları kasten yok sayarak ulaşılan ve sadece bir aldanmadan ibaret, geçici, sahte bir mutluluk olurdu. Şimdi ise bunu kendi hayatınız üzerinden düşünün ve kendinize sorun, mutlu muyum? Bizim varlığa gelişimiz, varoluşumuz, uyutulup bir uçağa atılmaktan hiç de farklı değil.
Reklam
Nakîbüleşrâf
Ali Emîrî Efendi, bir yazısında şöyle demiştir: “Osmanlı sultanlarının, bu kıymetli zâtlara husûsî hürmetleri olduğundan, bu mübârek silsileye bazı müteseyyidlerin (seyyid olmadığı halde kendini seyyid gösteren kimselerin) karışmasına mâni olmak için, Yıldırım Bâyezîd Han tarafından, o vakit pâyitaht olan Bursa’da, ‘Nakîbüleşrâf’ unvanıyla, seyyidlerden husûsî bir memur tayin olunmuştur. Nakîbüleşrâf olan zât, nesebi sahîh olan bir seyyid, bir memlekete seyâhat ederse hakkında hürmet olunması ve şâyet gittiği şehirde yerleşmeyi arzu buyurursa isminin kaydolunması işlerine de nezâret ederdi.”
esas itibariyle insan bu âlemde zaman ve mekân üzerinden yaptığı seyahat boyunca kendisini arıyor.
Yurdundan kaçmakla kendinden kaçar mısın?
Sokrates’e bir gün sormuşlar :Seyahat etmek onu hiç değiştirmedi , demişler.O da : Gayet normal , çünkü o , kendisini de yanında götürmüştür, demiş .
la vera felicità sta nel viaggio non nella meta Gerçek mutluluk seyahat edilmeyen yerdir
Reklam
Onuncu Kural: Ne yöne gidersen git,-Doğu, Batı, Kuzey ya da Güney- çıktığın her yolculuğu içine doğru bir seyahat olarak düşün! Kendi içine yolculuk eden kişi, sonunda arzı dolaşır.
Sayfa 106
"Yattığı yerden zamanlar ve mekânlar arasında yolculuk yapmayı düşleyenler. İhtiyacınız olan astral seyahat değil. Sadece güzel bir kitap."
Önce bir kelebek görür gözlerin. Kelebeğin dansı, rengi, endamı kısacası her şeyi etkiler seni. Bir bakarsın artık kelebeği sevmeye başlamışsındır. Sonra şaşkınlıkla bir bakmışın kelebek, karnının içine girmiştir. O günden sonra sanki karnında kelebekler uçuyormuş gibi hissedersin. Neden kelebektir de başka bir şey değildir? Anlam veremezsin. Tek
Geçmişe seyahat eder ve bir yazara henüz yazmadığı fikirleri verirsek bu fikirler esasında nerden gelir, bizden mi ondan mı?
Sayfa 47 - April YayıncılıkKitabı okuyor
Reklam
Seyahat (1936)
Her yanı yolculuk dolu gökyüzünde Altından kuşlarımın çırpınışı var.
Sayfa 157 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
Kırk beş yıllık yönetimi boyunca imparator Tokyo dışında yüz iki seyahat gerçekleştirdi. İki yüz altmış beş yıllık Tokugawa Dönemi ( 1603-1868) boyunca tüm imparatorların yaptığı seyahatlerin toplamı, yalnızca üç idi.
Sayfa 135 - Pegasus YayınlarıKitabı okudu
“Seyahat insanı mütevazı kılar,” der Gustave Flaubert. “Dünyada ne kadar minik bir yer kapladığınızı görürsünüz.
Sayfa 145Kitabı okudu
Ben, insanların seyahat çantalarına benzediğine inanırım; içlerine bazı şeyler yerleştirilmiş, yola çıkarılmış, havaya fırlatılmış, yere çakılmış, kaybolup bulunmuş, ansızın yarı boşaltılıvermiş ya da tıka basa doldurulup büsbütün şişirilmiş, ta ki nihayet Sonuncu Hamal tarafından Sonuncu Tren'e bindirilerek tangır tungur yola düzülünceye kadar...
Sayfa 7 - CanKitabı okudu
272 syf.
7/10 puan verdi
Spoiler içerir..
Eylül, Hüzün ve ayrılık ayı…Yalancı bahar aslında ne yazdır ne de ilk bahar. Yazın son esintileri, son iyi günleridir. Eylül, Türk edebiyatının ilk psikolojik roman olma özelliğini taşımaktadır. Suat, Süreyya ve Necip. Bir aşk üçgeni içindedir lakin bu aşkta aldatma yoktur. Aşkın sadece gözlerle, bakışlarla yaşanan halidir. Karakterlerin iç
Eylül
EylülMehmet Rauf · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202139,1bin okunma
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.