Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Bir dağı aşmak zorunda olan bir seyyah gibi bu konuda susmak en iyisi; elbette dağ olmasa, yol çok daha rahat ve kısa olur; ama sonuçta orada ve aşılması gerekiyor!
Gönül memleketimde seyyah mıdır gözlerin
Sayfa 55 - Timaş YayınlarıKitabı okudu
Reklam
188 syf.
8/10 puan verdi
·
32 saatte okudu
Simyacı romanı 1988 yılında yayınlanmıştır. Brezilyalı yazar Paulo Coelho (1947) tarafından yazılan eser, dünyada en çok okunan eserler listesine girmiştir. Eserin konusuna gelecek olursak; Seyyah olmak isteyen Santiago, babasının rahip ol teklifine karşın en çok seyahati çobanların yaptığına inandığı için çoban olmak istemiştir. Sürüsünü otlatırken dinlendiğinde sık sık aynı rüyayı gören Santiago, rüyasını yaşlı bir adama anlatmış ve yaşlı adam da onun bir yolculuğa çıkması gerektiğini söylemiştir. Santiago'nun çıktığı bu yolculukta başından bir dizi olaylar geçmiştir. Bir nevi Santiago, kişisel menkıbesini yaşamıştır. Bu eseri yaklaşık üç yıl önce okumuş ve hayatımda okuduğum en berbat kitaplardan biri olarak değerlendirmiştim. Ama bu seferki okumamda bana düşündürdükleri, hissettirdikleri çok çok başkaydı. Demekki gerçekten de her kitabın bir zamanı varmış. Neredeyse hepimizin bir konfor alanı var ve o alanımızdan çıkmaya cesaret edemeyiz. Aslında çıkarsak yeni ufuklara, yeni tecrübelere atılma şansımız çok fazla ama ne yazıkki tercih etmiyoruz. Santiago ise koyunlarıyla mutlu olmasına rağmen, merak duygusuna yenik düşüp rüyasının peşinden gitti ve kendi hazinesini buldu. Akıcı ve güzel olan bu kitabı okuyun okutturun. Keyifli okumalar dilerim...
Simyacı
SimyacıPaulo Coelho · Can Yayınları · 2023206,3bin okunma
GAFİL SEYYAH Sanma bir başına garip yolcusun, Yoluna kim yoldaş oldu bildin mi? Bir nihana talip olmuş gibisin, Sırrına kim sırdaş oldu bildin mi? Gahi giryan oldun gahi ahuzar, Derdine kim dertdaş oldu bildin mi? Dem olur maksudun gün olur doğar, Maksuduna kim gün oldu bildin mi? Seyreyle alemi tefekkür eyle, Fikrine kim hikmet oldu bildin mi? Musa'ya yoldaştı ilmi ledünle, Hızır'a kim yoldaş oldu bildin mi? bilgili
Hem heyet-i mecmua cihetinde, her güzde ve her baharda büyük bir âlem vefat eder ve taze bir âlem vücuda gelir. Ve o vefat ve hudûs, o kadar muntazam cereyan ediyor ve o vefat ve hudûsta, gayet intizam ve mizanla o kadar nevilerin vefiyatları ve hudûsları oluyor ki; güya dünya öyle bir misafirhanedir ki, zîhayat kâinatlar ona misafir olurlar ve seyyah âlemler ve seyyar dünyalar ona gelirler, vazifelerini görürler, giderler. Ayet-ül Kübra - 95
“Tanıştığımız andan itibaren hayatlarımıza açgözlü bir sömürgeci gibi değil, meraklı bir kaşif gibi, gördüklerine hayranlık duyan bir seyyah gibi, bir nefeslik sığınma arayan mülteciler gibi, sırrın peşindeki derviş gibi girmiştik.”
Reklam
17. yüzyılda Polonyalı seyyah Simeon benzer bir sahne aktarmıştı: “Alıcılar yaklaşıp genç kızların yüzlerini ve göğüslerini açıyor bir kusur olup olmadığını görmek için bedenlerini tepeden tırnağa inceliyordu.
Menfaatlerini, vatanından ve milletinden çok sevenler yeniliğe karşı.
Batı dillerinden bazılarını öğrenen, sefirlik veya diğer memuriyetlerle veya öğrenimini tamamlamak maksadıyla veya seyyah sıfatıyla Avrupa'da dolaşan bazı gençler, Osmanlı İmparatorluğu'nda varlığı artık herkesin gözüne batan dengesizlik ve buhranın giderilmesine hizmet edecek kanaatiyle, Osmanlı saltanatı teşkilatı esasiyesinin değiştirilmesini, Fransa ihtilali prensiplerine, hürriyet, eşitlik, meşrutiyet esaslarına göre yeni müesseseler oluşturulmasını teklif ediyorlardı. İlk meşrutiyet tecrübesi yapıldı. Bu tecrübe, meşrutiyetin ortaçağdan kalma Osmanlı saltanatının dağılmasını hızlandıracağını pek aşikâr gösterdiğinden, saltanatın muhafazasında herkesten ziyade menfaati olan saray ile hâkim zümre kendilerini derhal topladılar ve eski idare usulünü şöyle böyle muhafaza edebildiler.
"İnsan­lar her şeyi hem kendileri, hem de başkaları zorlaştırıyorlar. Yine de, bir dağı aşmak zorunda olan bir seyyah gibi bu konuda susmak en iyisi; elbette dağ olmasa, yol çok daha rahat ve kısa olur; ama sonuçta orada ve aşılması gerekiyor!"
Sayfa 61 - WertherKitabı okuyor
Hüseyin Korkankorkmaz & Cem Erdost İleri | Bir Dost Bulamadım
youtu.be/ZLp7jJR-CzE ...seyyah olup şu alemi gezerim, ...bir dost bulamadım, gün akşam oldu, ...ben kendi halımla okur yazarım yâr yâr, ...bir dost bulamadım, gün akşam oldu... ~ Anadolu'dan Evrensele Türküler
Reklam
Muhyiddin Arabî Kalbe İşleyen Zikir Muhyiddin Arabî Hazretleri, şöyle anlatır: “Bir gün Tunus Limanı’nda idim. Vakit geceydi. Kıyıya yanaşmış gemilerden birisinin güvertesine çıktım. Etrafı seyretmeye başladım. Denizin üzerinde ay doğmuş, fevkalade güzel bir manzara teşkil ediyordu. Bu manzarayı, Cenab-ı Hakk'ın her şeyi ne kadar güzel ve
Sen hayatında her şey yapmış bir kadınsın. Fakat hiçbirine alışamamışsın, hiçbirinde ihtisas kazanamamışsın: ... sevdin, fakat yekpare bir aşkın olmadı, birçok hadiseler en büyük ihtirasın billurunu kırdı; seyahat ettin, fakat sende bir seyyah melekesi teşekkül etmedi; ... tercümeler yaptın, fakat bir satır yazı neşretmedin; çocuklara bayılıyorsun, fakat ana olmadın; her emelin, her gayenin büyüklüğünü ve güzelliğini anlıyorsun, fakat hiçbir emelin ve gayen yok; bir çocuk saflığıyla en basit yalanlara inanabilirsin, fakat hiçbir şeye iman etmiyorsun.
Sayfa 129
Her seyyah muvakkat bir şairdir.
Ahmet Haşim
Ahmet Haşim
Frankfurt Seyahatnamesi
Frankfurt Seyahatnamesi
*muvakkat: geçici
Terzi Baba O’nun Verdiği Feyiz Bir gün Erzincan'a seyyah fakirlerden birisi geldi. Üzerindeki palto çok eski olduğu gibi, ele alınmayacak kadar kirli idi. Bu zat, paltosunu diktirmek için şehirdeki terzileri tek tek gezdi. Fakat müracaat ettiği bütün terziler, onun elbisesini dikmek değil, el sürmekten bile çekindiler. Terziler, o fakir zata
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.