Oysa dış dünyaya karşı şaşırtıcı bir uzaklığı var; dışarıdan, başka bir yerden seyrediyor gibi hayatı. Dış dünya ona işlemiyor, insanlar ne kadar yakın olsalar da ona dokunamıyor, yüreğine nüfuz edemiyorlar, kuşandığı zırh aşılamıyor. Bir an boş bulunup açık verse, anında kapanıyor, uzaklaşıyor. Şimdi biliyorum, bana bu yüzden kızmıştı ilk gelişinde. Fotoğrafların, sadece dışa karşı değil kendi içine de döşediği zırhı deleceğinden korkmuştu.
Neden durmadan Alice'e kabahat buluyorum ki? Ve o neden benimle münakaşa etmiyor? Bu beni daha da rahatsız ediyor, çünkü gözlerinde bir acıma ifadesi görüyorum.
...benim kim olduğumu anlama çabalarımın ve varlığımın tüm anlamının, sadece geçmişimle değil, geleceğimle ilgili olasılıkları ve sadece nerden geldiğimi değil, nereye gittiğimi de bilmekten geçtiğini bir türlü anlamıyor.