Aslında bu kitaba daha önce başlamıştım hatta 135. sayfaya kadar da okumuştum ama sonra hem yazarın olayları yaşıyormuşsunuz gibi etkileyici anlatımı( etkileyici anlatımı tabii ki iyi ama olayları yaşıyor gibi hissetmek kötüydü)hem konunun ağır olması nedeniyle devam edememiştim ve bırakmıştım. Sonra yarım kalan kitaplarımı tekrar okuma ve bitirme
Hiç şüphesiz, nasıl ki geçmişte, Albertine’e, beni sevsin diye, “Sizi sevmiyorum,” dediysem, benimle çok sık görüşsün diye, “Ben insanları görmeyince unuturum,” dediysem, ayrılık fikrinin önüne geçmek için, “Sizden ayrılmaya karar verdim,” dediysem, şimdi de, bir hafta içinde mutlaka dönmesini istediğim için, “Ebediyen elveda,” onu tekrar görmek istediğim için, “Sizinle görüşmem tehlikeli olurdu,” ondan ayrı yaşamak bana ölümden beter geldiği için, “Haklıymışsınız, birlikte bedbaht olacaktık,” diyordum. Heyhat!
Bu kitap hakkında söylemek istediğim çok şey var. Öncelikle yazara teşekkür etmek istiyorum. Uzun zamandır hiçbir kitap içimi bu kadar ısıtmamıştı. Zaten onun da amaçlarından biri buydu, kilometrelerce öteden yazılan bir kitabın kalbimizde varlığını hissettirmesi. Karakterler kitabın sonunda huzura kavuştuğu için mutluyum, benim de içim huzurla
SEVDA ÇİÇEĞİ ~ Sıla KOÇAK
Son zamanlarda hep fantastik ve dark romance tarzında okuduğum için Sevda Çiçeği’ni büyük bir heyecan ile okumaya başladım. Nereden bilebilirdim ki büyük bir heyecanla başladığım bu kitapta kalbimin bir kısmını bırakacağımı… Öncelikle kitabın tasarımı, sayfalara işlenen “kar küresi” detayı Detaylara geçmeden kitabın yazım dilinin güzelliğine değinmek istiyorum. Kitap geçmiş ve bugünü bize veriyor olsa da yazarın kalemi sayesinde bu durum sizi yormuyor üstüne olayları çok daha kolay kavramanızı sağlıyor. Emeğine, ruhuna sağlık yazarcım
SEVDA ALTINBAŞAK DOĞANSevda ile tanıştığım andan itibaren onu sarıp sarmalamak, babası olacak o kişiye de bir ton laf söylemek istedim. Babasına, o üvey anne ve üvey ağabeye rağmen hâlâ güzel kalpli kalabilmesi öyle anlamlı ki.Kendimi onun yerine koydum da kimse için böyle bir şeyr katlanmaz beni rahat bırakın da ne yapıyorsanız yapın derdim.Yaşadıklafını gördükçe ürkekliğini, kalbini öyle anlıyorum ki bir of dese karşı ki dağları yıkar Sevda…
EZEL DOĞANAh benim canım Ezel’im… Öyle çok ağlattın ki beni gözyaşlarına gözyaşlarımla eşlik ettim. Çektiğin acıyı düşünmek bile nefesimi kesti. Gücünün içindeki güçsüzlüğünü görmek ise paramparça etti. Böyle bir yarayla harika bir baba olmuşsun, Melek çok şanslı. Senin hikayeni henüz bilmesekte tam olarak zor olduğunu düşünüyorum.
Sevda ve Ezel acıların arasında açan bir kardelen çiçeği gibi benim için. O kadar değerliler. En kısa sürede tekrar kavuşmak dileğiyle çocuklar
Okuduğum ilk Ayfer Tunç kitabıydı. Çok çok çok beğendim. Kitaba başlamadan önce ‘Suzan Defter’ ne demek acaba diye çok düşünmüştüm, şimdi anlıyorum.
Öncelikle kitabın yazım biçimine değinmek istiyorum. Kitapta iki karakterin günlüğü yer alıyor ve aynı günler üzerinden sol sayfada erkek karakterin, sağ sayfada kadın karakterin yazdıklarını
Bu kitabın beğenilmesinin önemli sebeplerinden birisi bizi can evimizden vurmasıdır. Konu kitaplar olunca tarafsız olabilecek miyiz? Kitap sevgisi denilince hepimiz için akan sular duruyor, öyle değil mi? Yoksa zamanımızın önemli bir kısmını neden buralarda harcayalım? Flört mü? Öhöm! Ne diyorduk? Kitaplar...
Başka yerde duymadığınız yeni
Trendeki Yabancılar
PATRICIA HIGHSMITH
Seviye 4
Michael Nation tarafından yeniden anlatıldı
Seri Editörleri: Andy Hopkins ve Jocelyn Potter
Pearson Education Limited
Edinburgh Gate, Harlow,
Essex CM20 2JE, İngiltere
ve dünya çapında Bağlı Şirketler.
ISBN 0 582 41812 7
Trendeki Yabancılar telif hakkı 1950 Patricia Highsmith Bu
uyarlama ilk olarak
"Sizi eve bıraktıktan sonra tekrar caddeye çıktım. Caddedeki kalabalık beni sahiden sıktı. Ben ikide birde böyle oluyorum, bazen bütün insanları boyunlarına sarılıp öpecek kadar seviyorum, bazen de hiçbirinin yüzünü görmek istemiyorum. Bu nefret filan değil... İnsanlardan nefret etmeyi düşünmedim bile... Sadece bir yalnızlık ihtiyacı... Öyle günlerim oluyor ki etrafımda küçük bir hareket, en hafif bir ses bile istemiyorum. Taşıp dökülecek kadar kendi kendimi doyurdugumu hissediyorum. Kafamda, hiçbir şeyle değişilmesi mümkün olmayan muazzam hayaller, bana her şeylerden daha kuvvetli görünen fikirler birbirini kovalıyor. Fakat sonra birdenbire etrafımda bana yakın birini arıyorum. Bütün bu beynimde geçen şeyleri teker teker, uzun uzun anlatacak birini... O zaman ne kadar hazin bir hâl aldığımı tasavvur edemezsiniz!