Şu anda da ışık mışık gördüğüm yok.
- Nasıl olur? dedi. Nasıl olur anlamıyorum. Capcanlı, kıpır kıpır, tam karşımızda ve bize doğru yaklaşıyor.
- Hayır, görmüyorum, dedim. Eğer sen görüyorsan... Omuzlarından tuttum. Amaamı sezdi.
- Hayır, dedi. Hayır, kendi yapamadığınız bir şeyi bana yaphrmaya kalkışmayın.
- Madem ki görüyorsun ışığı, atla,
AİLEMDEKİ HERKES BİRİNİ ÖLDÜRDÜ
.
Merhaba herkese .
Son zamanlarda gözde olan bir kitap ile geldim sizlere. @altınkitaplar ın merakla beklenen romanı #ailemdekiherkesbiriniöldürdü ile.
Ernie, Michael, Audrey, Marcelo, Sofia, Katherine, Andy, Lucy derken bir de otel sahibi olan Juliette' nin eklenmesi ile kafam biraz çorba oldu başlarda.
Nihayet bu mecrada adından epey söz ettirmiş Oğuz Aktürk'ün yazdığı kitabı okuyabildim. Kitaba geçmeden önce biraz kendisinden bahsetmek isterim. Oğuz Aktürk, bu mecrada binlerce insana gerek yazdıkları ile, gerek verdiği kitap tavsiyeleri ile, çizdiği yollar ile yol göstermiş ve bu işe gönül vermiş bir kişiliktir, buna kimsenin itirazı
Albert Camus gelip de yabancılaşmayı Oğuz Atay karakterlerinde görmeli :) Meursault ve Hikmet Benol. ‘Ben’ olamayan farklı farklı Hikmet’ler… Meursault’un kayıtsız yabancılaşması mı Hikmet’in gürültülü, saldırgan yabancılaşması mı… İki yazarı da çok sevsem de Oğuz Atay hep daha önde geliyor benim için.
Kitap boyunca elimde olmadan
Merhabalar sevgili kitap severler
Bugün sizlere #nilargök #azgınvar kitabından bahsetmek istiyorum.
Kitabın kapağını açmanızla bir doğum hikayesi ile karşılaşıyorsunuz. Bebek kız doğdu diye anne bebeğe yüzünü dönüyor. ‘Anne, hiç bebeğine yüzünü döner mi?’ demeyin. Anadolu’da peş peşe kız bebe doğurmak nasıl yüktür bilemezsiniz.
Sonra bir diğer
Zaman, 1960'ları yarılamış, 70'lere akıyor. Şiir, Karaca oğlan'dan Nazım'a dönüyor. 68 kuşağı sınıflardan sokaklara, sokaklardan evlere büyüyor. Masallar, halk hikayeleri Orhan Kemal'le, Yaşar Kemal'le, Sabahattin Ali'yle katı gerçeğimize yeni bir dil oluyor. Külebi, Attila İlhan'la; Dıranas, Ceyhun Ahıf'la başka değerler ediniyor. Orhan-Melih-Oktay, sıra danı şaşkınlığa çeviriyor. II. Yeni henüz defterimize düşme miş. Gökyüzü, Neşet (Ertaş), Mahzuni (Şerif), İhsani dolu. Devrim düşüncesi seslerimizi tutmuş. Ruhi Su hem bildik hem yeni. Abbas Sayar küçücük kentimizin efsanesi. Ken timizde kitapçılar var. Freud'un Cinsiyet ve Psikanaliz'ini, Albert Camus'nün Başkaldıran İnsan'ını, Engels'in Bilimsel ve Ütopik Sosyalizm'ini, daha nice kitabı o yıllarda Yozgat'ta buluyoruz. İki kadın şair biliyoruz: Taşra Kızının Delicele ri ile Türkan İldeniz (kitabın ismi hala nasıl çekici); Kırmızı Karanfil'le allak-bullak olduğumuz Gülten Akın. Şu dizeler
şiiri birden ev içine çeviriyor: "Gülten'i Yozgatlı demesinler bun dan böyle/ Nerde ölürsem oralı olayım/ Doğularda, yolsuz dağların/ Soğuk suların başında öleyim" Kalıveriyoruz. Her sözcük, her dize bir daha bizim oluyor
Hz. Ebu Bekir'e biat edilmesi üzerine Ebü Sufyan, Kureyş'in azınlıkta olan bir kabilesinin devlet başkanlığını ele geçirmesine tepki gösterdi. Hz. Ali'ye gelerek şu teklifte bulundu: "Eğer istersen Ebu Bekir'e karşı her tarafı atlar ve insanlarla doldururum yani, gerekiyorsa ona karşı askeri güç kullanalım." Bunun üzerine Hz. Ali, "Ey Ebü Sufyan! Uzun zaman İslam'a ve İslam ehline düşmanlık yaptın da İslam'a hiçbir zarar veremedin. Yoksa şimdi mi vereceksin? Biz Ebu Bekir'i bu işe ehil buluyoruz."214 cevabını verdi.
"Gencin yeni edindiği erkeklik, her şeyden önce, cinsel davranışını etkiler. Öğrenmek için kafaca olgunlaşmıştır; fizyolojik bakımdan, edindiği bilgileri yaşamda uygulayacak kadar olgunlaşmıştır. Genellikle bu dönemde cinsellikle ilgili ilk derslerini alır ve şu ya da bu biçimde cinsel etkinliğini belki normal ve düzenli, ama daha seyrek
Uzun zamandır modern klasik ve kişisel gelişim türleri dışında bir şey okumazken, ani bir kararla türk edebiyatına başlama kararını verdim ve zorlanmamak adına ince olmasını göz önünde bulundurarak
Herkese merhaba arkadaşlar. Bugün karşınıza İhsan Oktay Anar ve onun “Suskunlar” kitabı ile geldim. Bu kitap Anar’dan okuduğum ikinci kitap oldu. Geçen senenin sonlarına doğru “Puslu Kıtalar Atlasını” okumuştum ve çok beğenmiştim. Hatta 2023 yılında okuyup en beğendiğim kitaplar arasına girdi. Ayrıca kitaplığımda okunmayı bekleyen “Efrasiyab’ın
Orhan Kemal bu eserinde Çukurova insanının yaşam tarzını, konuşmasını,insan ilişkilerini, toplumsal yaşamını ve hatta dine bakış açısını ustaca kaleme almış. Yaşını almış topal bi eskicinin bir yandan emeklilik hayalleri kurarken öte yandan geçmişe duyduğu acı özlemi her satırda hissedebiliyorsunuz.
Bipolar denebilecek düzeyde duygudurum değişiklikleri yaşayan baba,uysal bi abi hırçın bi kardeş ve gençliğin hevesiyle yanıp tutuşan bi kız çocuğu. Aile ilişkileri yansıtılırken olası farklı senaryolar kardeşlerin karakter çeşitliliği sayesinde tek bi ailede sunulmuş oluyor.
Evde erkeğe bakış açısı, mahalle kadınları ve çarşı esnafının tutumu, mevsimlik işçilerin hayatı derken dönemin toplumsal dinamiklerinin içinde buluyoruz kendimizi bi anda.
Yaşanan her travmada kopma noktasına gelen aile bağlarının yanı sıra Allah kelimesi dilden düşmese de küfrün bininin bir para olduğu romanda inanç ve maneviyatın bu kadar eksiltmesinin belki de tek nedeni var o da YOKLUK..
Alıntılar: Herkes yalnız kendini, kendi çıkarını düşünüyordu. Varsa oğlanlar yoksa oğlanlar. Dünyada sanki yalnız oğlanları vardı. Oğlanlar ne derse eninde sonunda o oluyordu. Kız geleceğine keşke bir kalıp sabun gelseydi. Elde, çamaşırda eriyip gider dünyaya rezil olmazdı.
inanmazdım, bir kitabı bitirdiğinizde tüm sayfalarıyla okuduğunuzu hissedebileceğinize . Bana göre
bir kitabı kitaptan aldıklarınızla, size verdikleriyle okuyorsunuz. Bir kitabın her sayfasında kendinize
dair bir şeyler hissetmek, her sayfasından bir şeyler almak mümkün mü?
Mümkünmüş.
Kitap insanların kendilerinde, hayatlarında