Vedasız suçlarına suç ortağı ararken
bir eylül sabahında,
takvim yaprakları gebe kalmış bir başka bahara!
Hasta değilim, yaralandım.
Çocukluğumun beyazına karşılaşmalara çıktım siyah laleleri hor görmekle.
Jaspers, varoluşumuza dair birtakım durumlardan söz eder ve bu durumlara sınır durumlar adını verir. Sınır durumlar, as lında trajik olanın ortaya çıktığı durumlardır. İnsan varoluşun anlamını çözebilmesi için hatta neredeyse tam olarak varolabilmesi için bu durumları yaşaması gerekmektedir. Jaspers, Felsefe Nedir' de sınır durumları, ölüm, rastlantı, suç ve dünya güvensizliği olarak sıralar. Aşamayacağımız ve değiştiremeyeceğimiz bu sınır durumların bilincine varmak, felsefenin derin kaynağı karşısında şaşıp kalmaya ve derin kuşkuya kapılmaya bağlıdır ve bunlar felsefenin kaynağıdır (jaspers, 1997).
Bilge kişi bir kez öfkelenmeye başlarsa artık önü alınamaz. Çünkü her yer suçla ve kusurla dolu. Herhangi bir kısıtlamanın iyileştirebileceğinden çok daha fazla sayıda suç işleniyor. Adeta kusur arenasında büyük bir mücadele veriliyor. Suç işleme arzusu günbegün artıyor, ar damarlarıysa günbegün çatlıyor. Daha iyiye ve daha adile olan yönelim ortadan kalkınca, nereye bakılırsa bakılsın şehvet saldırıyor, suçlar bile artık gizlenmiyor. Her şey gözümüzün önünde, kötü eylemler aleni gerçekleştiriliyor ve herkesin nezdinde kıymet kazanıyor. Öyle ki masumiyet artık nadir değil, tamamen yitik. Yasayı delenler tek tek bireyler mi veya bunların sayıları az mı? Nerede!