Gerçekten de pencereden, insanın yüreğini oyup ciğerini delen, ziyadesiyle hüzünlü ve alabildiğine dokunaklı bir armudî kemençe nağmesi geliyordu. Ama bu nağme o kadar yürek paralayıcıydı ki, sokaktaki kalabalık içinde ağlamaklı olmayan bir tek kimse bile yok gibiydi. Hatta nağmeyi kulaklarıyla değil de ta kalbinden hissetmiş olacak ki, bir sağır dilsiz dilenci de kirli mendiliyle gözünün yaşını siliyordu.