Kavurd'un Melikşah'a Mektubu ve İnfazı
Sultan Alparslan'ın ölümü üzerine beklenen mektup Sultan Melikşah'a gelmekte gecikmedi. Mektubu Kavurd Bey kaleme almıştı, Şöyle diyordu: “Ben büyük kardeşim, sen küçük oğulsun. Ben kardeşim Alparslan'ın mirasına senden daha layığım." Defalarca başkaldırmış bir kişi artık düzelemezdi. İnfazı gerçekleştirildi.
Bir yerde zenginlik, ihtişam, şan ve şöhret varsa orada hırslar, hevesler, enaniyetler ve düşmanlık tohumları eken zihinler, önü alınmaz nefisler vardır.
Reklam
Sultan Alparslan'ın Velihat Vasiyeti
Karahanlı Berzem Kalesi'nın Kumandanı Yusuf Harezmi, sultanı kalleşçe hançerlediğinde tarihler 21 Kasım 1071'i gösteriyordu. Vefat edeceği 25 Kasım tarihine kadar geçen dört gün boyunca çekmiş olduğu büyük acılar içinde bile bütüngayreti, arkasında parçalanmamış bir devlet bırakma arzusuydu. Öncelikle Nizamülmülk'ü çağırıp oğlu Melikşah'a biat etmesini istedi. Ardından diğer komutan ve askerlere biat emri verdi. En büyük endişesi kardeşi Kavurd Beydi. Onun Kirmanda vazifesinde kalmasını ve oğluna biat etmesini emretti. Ayrıca diğer Türk topluluklarında olduğu gibi Selçuklularda da bulunan levirat adlı geleneğe göre büyük ağabeyi öldüğünde dul eşini küçük erkek kardeşi nikâhlamaktaydı. Alparslan dul kalacak eşiyle Kavurd'un izdivacını da vurgulayarak Kavurd'un yönetime ihanet etme ihtimalinin önüne gelmeye çalıştı.
Sultan Melikşah'ın Babası Alparslan'ın Kabrini Ziyareti
Tarihler 1066'yı gösteriyordu. O günlerde veliaht olan Melikşah, babasıyla Cend'e gidip dedesinin kabçini ziyaret ettiği gibi yıllar sonra bir başka kabir ziyareti için yeniden Merv'e gelecekti. Babası Alparslan, Malazgirt sonrasındaki Karahanlı seferinde şehit edilecek ve kendi babası Çağrı Bey'in yanına, Merv'e defnedilecekti. Yıllardır yüzünü batıya dönmüş, Akdenizden Karadeniz'e uzanan sınırlarıyla denize nazır bir Büyük Selçuklu oluşturan Sultan Melikşah, babası Alparslan'ın kabrine gelirken yanında bir avuç kum getirdi. Akdeniz ve Karadeniz sahillerinden getirttiği bu kumu babasının kabrine bırakırken gözyaşlarıyla şu cümleleri söyledi: “Baba müjdeler olsun! Oğlun dünyanın sonuna kadar hâkim oldu.”
Sultan Alparslan'ın Oğlu Melikşah'a Mirası
Tıpkı Fatih döneminde olduğu gibi Sultan Alparslan da oğlu Melikşah'a düzeni kurulu bir Selçuklu Devleti teslim etti. Ordu yeni bir sistemle güçlendirilmişti. Selçuklu'nun başını ağrıtacak büyük güçler kontrol altına alınmıştı. Karahanlılar ve Gaznelilerden Gürcü krallıklarına, Şii Büveyhilerden Kirman sultanlarına, Doğu Roma İmparatorluğundan Orta Doğudaki Mervanilere ve Mirdâsilere kadar herkes Büyük Selçuklu'ya boyun eğmişti.
Bizim anlayışımızda bir insan başkaları için yaşar, eser verir ve sonra da bu eserin gölgesinde defnedilmek isterdi. Artuk Bey de aynısını yapmış olabilirdi. Artuk Bey bizi şaşırtmadı. Aslında buraya sadece bir hankah değil, tam karşı cepheye bir de medrese yaptırmış, bu eğitim kurumunun bahçesinde sırlanmak istemişti.
Sayfa 60 - Timaş YayınlarıKitabı okuyor
Reklam
Kudüs'ün düşüşü
Tarihler 1098'i gösterdiğinde Fatımîler Kudüs'e girdi. Fatımîler'in Kudüs'ü ele geçirmesinden tam bir sene sonra Haçlılar rahat bir şekilde İslam topraklarını işgal etti. Önce Antakya, sonra Urfa, Akka, Remle, Kerak ve derken Kudüs düştü. Haçlılar şehre girdiğinde haftalarca insan kesti. Kendi tarihçilerinin anlatımıyla Kudüs sokaklarından akan kanın seviyesi atların diz kapaklarına kadar gelmişti. Artık Haçlılara dur diyecek bir Tuğrul Bey, bir Alparslan, bir Melikşah, bir Atsız Bey yoktu.
Tutuş'un Öldürülmesi
Melikşah, Hasan Sabbah'ın suikastçıları tarafından şehit edildikten sonra Selçuklu tahtına oğlu Berkyaruk geçti. Yeğeni tahta geçen Tutuş, töreye göre tahtta hak iddia edecek, ordularıyla Rey yakınlarına kadar gelecekti. Ancak yeğeni ile yaptığı savaşı kaybedecek ve öldürülecekti.
Süleyman Şah / Ayn Seylem Savaşı
Türkiye Selçuklu Devleti'ni kuran Süleyman Şah, tarihler 1085'i gösterdiğinde başkenti İznik'i bırakarak yönünü doguya çevirdi, zira yıllardır aklında Halep'i ele geçirmek vardı. Halep'i kuşatan Süleyman Şah emeline ulaşamadı. Bu yanlış hareketi, hamisi olan Büyük Selçuklu'yu karşısına aldığı anlamına geliyordu. Tutuş ve Artuk Bey, ordularıyla Halep'e yardıma gittiler. Halep yakınlarındaki Ayn Seylem Savaşı'nı Süleyman Şah kaybetti ve bu savaşta öldürüldü.
Türkmen Göçü ve Kudüs'ün Türkler Tarafından Fethi
Şimdi gelelim Alparslan dönemine. Sultan Alparslan, arncasının politikalarını aynen devam ettirdi ve 1071 Malazgirt Meydan Muharebesi ile Doğu Roma' nın belini kırdı. Artık ikinci düşmanla ilgilenebilir, Fatımilerin üzerine yürüyebilirdi. Ancak 1072'deki talihsiz ölümü, Alparslan'ın Fatımi Seferi'ni başlamadan bitirdi. Yerine geçen oğlu Sultan Melikşah ise Filistin ve Suriye meselesini çözmek için Atsız adında bir Türkmen beyini görevlendirdi. Alparslan'ın Romanos Diogenes'i karşılamak üzere Azerbaycan'a çekildiği günlerde Suriye topraklarına büyük bir Türkmen akını gerçekleşti. Bunlar Selçuk Bey'in oğlu Aslan Yabgu'ya bağlı Türkmenlerdi. Başlarında da Atsız, Kızıl ve Şöklü gibi beyler bulunuyordu. Kudüs' e bir saat uzaklıktaki Ramle'ye yerleşen ve burayı kısa sürede bir kültür ve sanat şehrine dönüştüren Türkmenlerin yeni hedefi Kudüs'tü. Atsız Bey önderliğinde kuşatılan şehir kolayca ele geçirildi. Fatımilerin Kudüs valisi Türk kökenli idi ve eman verilmesi halinde şehri teslim edeceğini bildirdi. Selçuklular hiç kan dökmeden bu mukaddes şehre girdiler. Tarihler 1073'ü gösteriyordu. İlk cuma namazında Sultan Melikşah ve Abbasi Halifesi adına Sünni usulde hutbe okundu. Türklerin Kudüs hakimiyeti böylelikle başlamış oldu, Filistin'de Büyük Selçuklulara bağlı vassal bir Türkmen Devleti kurulmuştu ve bu devletin başkenti Kudüs'tü.
Sayfa 57 - Timaş YayınlarıKitabı okuyor
Reklam
Artuk Bey
Artuk Bey, Malazgirtten sonra Sultan Alparslan'ın Anadolu'nun fethi için görevlendirdiği ünlü komutanlardan biriydi. Önce Kutalmışoğlu Süleyman Şah ile birlikte hareket etmiş, birlikte Yeşilırmak havzasını ele geçirmişlerdi. Ancak Süleyman Şah'ın Danişmendlilerle ortak hareket etmesi ve el, geçirdikleri toprakları onlara devretmesi üzerine, Artuk Bey Süleyman Şahtan ayrılmıştı.
Selçuklu - Fatımi Mücadelesi ve Atsız Bey'in Öldürülmesi
Atsız Bey'in yardım talebini alır almaz Şama doğru hareket edecekti. Fatımiler Selçuklu ordusunun geldiğini görünce kaçacak ve Şam kurtulacaktı. Ancak Tutuş, Atsız Bey'in şöhretinden son derece rahatsızdı. Türk tarihinin bu ilk Kudüs fatihi, girdiği bütün şehirlerde saygıyla karşılanan, mazlumu ezmeyen, ganimet peşinde koşmayan bu dürüst adam, ne yazık ki Tutuş'un şahsi ihtirasları neticesinde öldürüldü. Hâlbuki Şam önlerinde Atsız Bey onu saygı ile karşılamış, onun yönetimine tabi olduğunu kabul etmişti. Atsız Bey'in ölümüyle Fatımileri yok etmeyi planlayan ideal de yok olacaktı, zira Tutuş'un böyle bir hedefi yoktu.
Selçuklu'nun Fatımî Mücadelesi
Bedrü'l-Cemali'nin Kahire'de Türk asıllı komutanları öldürmesi ve Fatımi iplerini eline alması Atsız Bey'in tahammül sınırlarını zorlamıştı. Fatımiler üzerine yürüyen Atsız Beybi seferinde art arda talihsizlikler yaşadı. Kahire yerine Rif'in alınması şeklindeki yanlış istihbarat, kendisi ve ordusunun 50 gün kaybetmesine sebep oldu. Kahire üzerine yürürken aldığı baskınlar ve kendi askerlerinin bazısının ihaneti neticesinde Fatımi ordusuyla yaptığı savaşı kaybetti.
Biz ise savaşlarda kazandığımız büyüklüğü ya masa başında ya da birbirimize düşerek kaybetmişizdir hep.
Beni en çok üzen şeylerden biri, ne zaman Kudüs'e gitsem ve oradan sosyal medya paylaşımları yapsam, yazılan her on mesajdan ikisi, “Bırakın bu Arap topraklarını, yeter bu Arap seviciliği” türünden gelmektedir. Birileri son bir asırdır bizlere, “Orta Doğu Arap'ın, Balkanlar Yunan'ın, Bulgar'ın” diyerek bin yıla yakın bir mirası fevkalade bir şekilde unutturmayı başarmış!
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.