Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
392 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
KADNLAR SANILANDAN ÇOK GÜÇLÜDÜR
Peştu bir aile.Kız çocukların ikinci sınıf sayıldığı bir toplumda ;Kıızı Malala ya çok güvenip ona değer verip sürekli destekleyen eğitimci gizli kahraman bir baba. Eğitim aşığı , ailenin bağnaz çevre bakısı yanında Taliban ın baskı,zulüm ve din adına (dind i kendi yobazlıklarına kılıf yapmaları) sergiledikleri zulüm ve hatta akıl insanlık dışı cinayetleri. Bu bağnazlklara direnen, tam bir aktivist olup sesini dünyaya duyuran Malala yakı mesafeden talibaca silahlı saldırıya uğrar. Uzun ve zorlu tedavi sürecide ve bu taliban baskılarını dünyaya duyurmada bir çok kişi ve kuruluşlardan çok destek alır. Nobel barış ödülünü alan en genç kişi olur. Sıvat bölgesi (Pakistan kuzeyinde yarı özerk vadi/bölge) başta olmak üzer e Afkanikistan Pakistan hatta özbekistan daki taliban baskı ve bu baskıya direnişin ibetlik hikayesi.
Ben, Malala
Ben, MalalaMalala Yusufzay · Epsilon Yayınları · 20142,990 okunma
Şam ehli olarak bizler, İran'ın, Suriye'deki İslâmî cihad devrimi karşısında İslâm düşmanı laik Nusayrî Hafız Esed'le ittifakını ve onu desteklemesini, İran Şiaları'nın Suriyeli mücahidleri 'Haricilerden olan kâfirler' olarak kabul etmelerini unutamayız.
Sayfa 195 - Küresel KitapKitabı okuyor
Reklam
Cihad İçin Başka Ülkeye Gitmek
... kendi ehlini işgale ve yıkıma terk edip, kendi beldesinde bu farizayı yerine getirme gücü olduğu hâlde başka bölgeleri savunanın hâli, akraba bağını kesen kimsenin sadakasına benzemektedir; bu kimse babasını, annesini, kardeşlerini ve yakınlarını fakir ve muhtaç bir hâlde bırakıp uzaklara sadaka vermeye gider. 'Kendi beldesinde onu yapmaya gücü yeter' sözcüğünden kastım, genel mânâda güç yetirebilmedir. Cihadın akabinde olacak olan ölüm, esaret, işkence, teşhir vb. zorluklara güç yetirememe gibi zayıf özürler ise, buna güç yetirmeyi bozmaz.
Sayfa 181 - Küresel KitapKitabı okuyor
Kuşkusuz ona soracak olsan, sana katı yeminler ederek, Ebu Bekir Sıddık'ın yaşantısı üzere olacağını söyler. Hatta bu sözleri bizim mürted yöneticilerimizin hepsi söylemekte ve yalandan utanmamaktadırlar.
Sayfa 172 - Küresel KitapKitabı okuyor
Gerçekten de Afgan cihadı bugün ayağa kalkmaya başlayan devin uyanışını temsil etmektedir.
Sayfa 168 - Küresel KitapKitabı okuyor
Meşruluğun ve meşru olmamanın kaynağı, Al- lah'ın şeriatının uygulanmasıdır.
Sayfa 165 - Küresel KitapKitabı okuyor
Reklam
Arap kardeşlerin, özellikle de liderlerinin Taliban yanında bulunmaları, yanlarına gidip gelmeleri ve alâkalarını geliştirmeleri, -Allah en doğrusunu bilir- bu tehlikeli durumu ve uluslararası sistemin ya da işbirlikçi İslâmî devletlerin onları düşürebilecekleri tuzaklara karşı onları bilinçlendirmeleri bunun bir garantisi olacaktır. Bu onları hataya terk edip düşmelerini beklemekten ve ardından tekfir suçu ithamında bulunmak için kadı ve hâkim konumunda olmaktan ve ilişkiyi koparmaktan daha uygundur.
Sayfa 160 - Küresel KitapKitabı okuyor
kronoloji/insanlık tarihindeki bazı önemli olaylar
MÖ Beş Milyon: Bilinen en eski insan benzeri maymun cinsi olan Australopithe- cus Afrika'da ortaya çıktı. MÖ İki Milyon: Homo habilis ve dişisi ellerini kullanarak yonttukları taşlarla aletler yapıyordu ve hâlâ Afrika'dan çıkmamışlardı. MÖ 1,5 Milyon: Meşaleyi homo erectus ve femina erecta devraldı. Gerçekten de ateşi keşfeden ilk
Sayfa 179 - selKitabı okuyor
Kuzey Afrika'nın geneli namazda ellerini salarlar, bağlamazlar. Malikî imamlarından İbn Abdulber şunları söyler: "Namazda ellerini bağlayan bir topluluğun beldesine ya da mescidine girdiğim zaman, ellerimi bağlarım. Ellerini bırakan bir topluluğun yanına girdiğimdeyse, ben de bırakırım. İhtilafın hepsi şerdir." Ancak birçok kardeşimiz "İhtilafın hepsi şerdir" kuralını bilmekte, lâkin adeta onunla "İhtilaf, anlaşmazlık ve Müslümanların arasındaki ayrılıkların hepsi hayırdır" şeklinde amel etmektedirler. Maalesef vakıamız bu.
Sayfa 153 - Küresel KitapKitabı okuyor
Afganistan'da aralarında bazı Taliban şeyhlerinin ve liderlerinin de bulunduğu çoğunluk âlimlerin yanında yaygın olan ve bilinen, kabirler ve mezarlar başında yüce Allah'tan istemedir, bizzat ölülerin kendisinden isteme değil. Birincisi Ehli Sünnet âlimleri arasında ihtilaflı bir meseledir. İbn Teymiye'nin dediği gibi, doğru olan görüşe göre, bu bid'attır ve kimse şirk olduğunu söylememiştir. Bununla birlikte ölülerden fayda vermesini ya da zararı gidermesini istemek şirk amellerindendir.
Sayfa 150 - Küresel KitapKitabı okuyor
Reklam
Daha Ağır Bir Sual Bilmiyorum
Allah'ın indirdikleriyle hükmetmemelerine, Yahudi ve Hristiyanlarla işbirliği yapmalarına, insanlar arasında adaleti emredenleri katletmelerine rağmen Müslümanların yöneticilerini ve hükümetlerini, itaat edilmeleri gereken meşru hükümetler ve ülkelerini de İslâm dârı kabul etmekteler! İşte bunlara soruyoruz: Taliban'ın da böyle kabul edilmesi mümkün müdür, yoksa size göre böyle bir şey olamaz mı? (...) Onların Allah yolunda eskiyen yamalı ayakkabıları, bunların yüzlerinden daha temizdir.
Sayfa 134 - Küresel KitapKitabı okuyor
Bugün yaşadığımız hâliyle Afganistan İslâm dârı değilse, bunun anlamı, 1300 seneden daha fazla süren İslâm tarihinin çoğu dönemlerindeki devletlerin de İslâm dârı olmadığıdır.
Sayfa 132 - Küresel KitapKitabı okuyor
Trajikomik
Fetva vermede ve gençleri yönlendirmede öne çıkan birisine, cihad akımı ve özelde bugünkü Afganistan'ın hükmü hakkında sorulduğunda, 'orası dârul-İslâm değildir' demiştir. Onun arkadaşı da aynı şeyi söylemiştir. Bu iki kişi küfür dârı olan Londra'da yaşamaktadır.
Sayfa 130 - Küresel KitapKitabı okuyor
Kimse benim, Taliban'ın facir ve mecruh olduklarına ve zorunluluk nedeniyle onlarla birlikte cihad edilmesinin vacip olduğuna inandığımı düşünmesin. Allah için hâşâ! Genel olarak onlar hakkında hayırdan başka bir şey bilmedik. Bazı eksiklikleri öğrendik, ki bunlardan bahsetmiştik. Afganistan'daki müminlerin emiri Molla Muhammed Ömer, talebeler ve İhsanullah İhsan gibi âlim arkadaşları ve birçok bakanları hakkındaki hayır tanıklıkları mütevatir derecesindedir. Onlar hakkında, Allah'ın şeriatı ile hükmetmeleri ve zikrettiğim yönleri yeterlidir.
Sayfa 117 - Küresel KitapKitabı okuyor
Osmanlı'ya övgü olarak Hristiyan gemilerini Yemen Babu Mendeb boğazından geçirmemeleri yeterlidir. Çünkü Cidde denizinin yanından geçmeleri gerekecektir ve orası da haremdendir. Kızıldeniz onlara göre Hristiyanların giremeyeceği harem bölgesindendi. Osmanlı gemileri Yemen'de Hristiyan tüccarlarının mallarını teslim alıyor, Süveyş kanalına aktarıyor ve Akdeniz'de teslim ediyorlardı.
Sayfa 114 - Küresel KitapKitabı okuyor
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.