En yakın yabancı
Şehre onurlu bir sadakatın varlığını batırarak Üstümü çarptırıp karışık hesaplara Göğsümde kahramanca bir gürültü Kabaran bir kımıltı yükseltiyor Nabzımdan arta kalan çiçek tortuları için Herkesin içinde kaba ,kaypak ihanetleri Bir kenara ittirip Temize çıkmak için Feraget edilmiş bir hayattan En yakın yabancıyı bulmak için En yakın
Mesela deniz.Tanrı eksik etmesin ama bizden uzak olsun daha iyi!İnsana hüzün vermekten başka şeye yaramaz.Baktıkça ağlayacağınız gelir.
Sayfa 119Kitabı okudu
Reklam
"Tanrı kızgın mıdır, bu kadar düşündüğüm için bana? Yoksa mutlu mudur bu kadar düşünebildiğim için bana?"
Zeus'a sorarlar: "ey Zeus hepimiz tanrıyız, o halde günah ne demek?" Zeus der ki: "akşam dinlenmeye çekildiğinizde yaptıklarınızdan dolayı kalbinizde küçücük bir acı hissediyorsanız, işte bu günahtır, o zaman günahkarsınız, artık tanrı olamazsınız."
Öyleyse Tanrı'nın olmadığına mı inanıyorsunuz?" "Hayır, büyük olasılıkla bir tane var." "Öyleyse niye...?" Vahşi'nin sözünü kesti. "Fakat farklı insanlara farklı gösteriyor kendini. Modernlik öncesi çağlarda kendini, bu kitaplarda tarif edilen biçimde gösteriyordu. Şimdi ise..." "Şimdi nasıl gösteriyor kendini?" dedi Vahşi. "Kendini yokluk şeklinde gösteriyor; sanki hiç yokmuş gibi." "Bu sizin suçunuz." "Uygarlığın suçu diyelim. Tanrı; makinelerle, bilimsel tıp ve evrensel mutlulukla uyuşamaz. Kendi seçimini yapman gerekir. Bizim uygarlığımız, makineleri, tıbbı ve mutluluğu seçti. İşte bu nedenle bu kitapları kasada kilitli tutmak zorundayım. Müstehcen şeyler bunlar. İnsanlar şok olurdu eğer..." Vahşi sözünü kesti. "Ama Tanrı'nın varlığını hissetmek doğal değil midir?" Denetçi alaycı bir biçimde, "İnsanın pantolonunun fermuarını çekmesi doğal mıdır diye de sorabilirdiniz," dedi. "
Reklam
"Siz günahkârların eninde sonunda Tanrı'nın gazabına uğrayacağına inanmıyor olabilirsiniz." dedi. "Ben inanıyorum!"
Sayfa 81 - Altın Kitaplar, 55. BasımKitabı okudu
1300 yıl önce söylenmiş eski bir Türk sözü... "Zamanı Tanrı yaşar. İnsanoğlu hep ölmek için türemiş." Bilge kağan
Kızgın bir sesle konuşan Vahşi, "Eğer Tanrı'yı biliyorsanız niye onlara anlatmıyorsunuz?" diye sordu. "Tanrı hakkındaki bu kitapları niye vermiyorsunuz insanlara?" "Onlara Othello'yu neden vermiyorsak, bunları da aynı nedenle vermiyoruz: eskiler de ondan;yüzlerce yıl öncesinin Tanrı'sını anlatıyorlar. Şimdinin Tanrı'sını değil." "Ama Tanrı değişmez ki." "İnsanlar değişir ama."
Reklam
Kutsal kitabı okumuş olsaydın bir şey dikkatini çekerdi. Tanrı önce Adem'i yarattı, sonra da cenneti. - Daha sonra Adem'i cennete koydu. Adem cennette olmasına şaşmıştı, bu ona doğal gelmemişti, değil mi..? - Havva'nın durumu başkaydı... O Adem'den sonra yaratıldı... - Cennet'te yaratıldı... - Cennet'in yerlisi... Sonra ikisi de cennetten kovulduklarında bu Adem ve Havva için aynı şey değildi... Adem ilk çıkış noktasına geri dönüyordu... Havva ise tersine doğduğu ülkeden sürgün edilmişti... Eğer bunu unutursanız, kadınlardan yana hiçbir şey anlayamazsınız... ❝ Kadınlar cennetin sürgünleridir..!! ❞ ♡
İlk olarak, bütün insanların bu içi boş hayallere inanmış olduğu doğru değildir. Bu hayaller ger­ çekte avamın budalalığını beslemiştir ve halkın da, büyük adamların da avamı vardır. Ancak bilgelerin pek çoğu bun­ larla her zaman alay etmiştir. Ve aynı bilgeler haklı haksız kavramını daima halk kadar, hatta halktan daha da fazla kabul etmiştir. Cadılara, iblislere, vs. inanmak insanlık açısından gerekli olmaktan çok uzaktır. Buna karşılık, adalete inanmak mut­ lak surette elzemdir. O halde bu inanç Tanrı vergisi aklın gelişimine, cadı, cinli, vs. gibi kavramlar ise tam tersine, aynı aklın çarpıklıklarına delalet etmektedir.
Vadedilmiş Topraklar'ı işgal etme ve yerli sakinlerine soykırım uygulama emrini verecek doğaüstü bir varlık (yani Tanrı) yerine, Yahudi ulusal uyanış projesinde, sürgüne göndermeye ve öldürmeye karar verebilecek olanlar kendileriydi-Herzl, Jabotinsky, Weizmann, Ben-Gurion, Sharon, Peres, Barak,Netanyahu,Lieberman, vb. Artık, Yahudi halkı adına Tanrı öldürmüyordu, Yahudiler öldürüyordu. Bunu uçaklarını ve tanklarını süsleyen Yahudi sembolleriyle yapıyorlar ve yeniden restore edilen atalarının dili İbranice verilen emirleri takip ediyorlar.
Bulduğu şeyin değerini içgüdüsel olarak biliyordu, kendi soyundan gelen, kaderin ona uzaklardan. Tanrı bilir nerelerden yolladığı dostu, yanı başında hissediyordu. İnsan çirkinliği, masaldaki büyücünün Fat-Frumos tanıyamasın diye “yirmi dört kanatlı” taylarını çirkinleştirdiği gibi, erdemlerini saklamak için onu çirkinleştirmişti.
Sayfa 30 - Yeryüzü Yayınevi, Bilinmeyen
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.