Çok merak ettiğim kitaplardan biriydi. Geç de olsa okudum ve gerçekten o dönemi yaşadım. 1980 askeri darbesinde, Almanya'dan yurda dönen Tarık Akan,orada yaptığı bir konuşma yüzünden gözaltına alınır. Daha sonra hapishanede yaşadıklarını kaleme almaya başlar. Işkenceler, eziyetler, çığlıklar birbirini izler. Beni en çok etkileyen şey,onca eziyete ve haksızlığa rağmen,hiç pes etmeden sabırla beklemesi oldu. Başkası olsa kesinlikle kendini kaybederdi. Ben çok beğendim ve etkilendim kitaptan. Keşke Tarık Akan gibiler hep olsa...
"-Seni, ayakkabimin bagcigini
bagladigin gunden beri seviyorum. Bana çozuldugunu
bile söylemedin, kendin bagladin.
-Bree, o tanistigimiz gündü.
-Biliyorum. Benim için her sey o gün basladi."
Herkese merhaba S
Bugün,
pinarliyorum moderatörlügünde, kalabalik
bir ekiple okudugum Romantik Taktik kitabi ile geldim.
Kahramanlarimiz Bree ve Nathan liseden beri yakin arkadaglar. Bree, liseden sonra balerin olmak istiyor ama yasadigi sakatlik sonrasi kendini zor geçindiren bir bale egitmeni olabiliyor. Nathan ise ünlü, yildiz bir oyun kurucu. 'Bu isiltili hayati ben segmedim' modunda, yakis kliligi ve zenginligiyle geng kizlarin
aklini aliyor.
Hayatlarina giren kigilere ragmen Bree ve Nathan evlerinin anahtarlarini birbirlerine verecek kadar
samimi ve sürekli görüsüyorlar. Hersey normal seyrinde giderken, Nathan'in sevgilisi 'Bree mi ben mi?' dediginde aldig 'Bree!' cevabryla solugu magazin gazetelerinde aliyor. Sonrasinda yaçananlar gözümde Tarik Akan-Filiz Akin filmi gibi keyifliydi.
Nathan'in takim arkadaglarindan aldigi romantik taktikler, reklam anlagmasi igin sahte agik pozlari,
Bree'nin grencilerinin verdigi gazlar, arkadasliklari
bozulmasin diye sürekli geri durma çabalar... Vaktiniz
varsa bir günde bile okuyup bitirirsiniz, ben bayram temizligi yapmama ragmen 2 günde bitirdim
Smut sahne olmadan da romantik kitap yazabilmenin dersini vermis resmen @authorsarahadams
+18
olmayan geng kizlarimizin da rahatlikla okuyabilecegi;
beni eski moda, utangas geng kizlik donemlerime goturen, eglenceli ve kahkaha garantili bir kitapti.
Keyifli bir mola isteyenlere tavsiyemdir.
Yaşam koşulları olumsuz yönde değiştiğinde insanın biyolojik ve moral sağlığının bozulduğunu, ama hayatta kalma dürtüsünün tüm zor koşullara katlanmayı, hatta neredeyse alışmayı sağladığını düşündük.
Bir sürü araba, üst üste insanlar, kalabalık Herkes birbirinin yaşamından habersiz, bir yol tutturmuş gidiyordu, kimse kimsenin umurunda değildi; kimse böyle bir çaba içinde de değildi.
İnsanın hayatı akan, akarken de kıvrıla kıvrıla vadilerden, dağ eteklerinden, ovalardan, şehirlerden, ıssız düzlüklerden geçen bir nehir gibiydi;
hiçbirimiz böyle aka aka nasıl bir denize döküleceğimizden ve bunun ne zaman olacağından emin olamıyorduk;
emin olabildiğimiz tek şey; nasıl bir denize dökülmek istiyorsak, ne kadar dönüp dolaşırsak dolaşalım, ne kadar eğilip bükülürsek bükülelim, nihayet öyle bir denize dökülecek olmamızdı...
Demek aslolan, insanın ne istediği idi.
Ve neyi istemediği...