Murat Uyurkulak'ın bundan once okudugum kitaplarında (Tol ve Har) hep anlattıkları ile değerlendirdim. Bazuka kitabında da yine ele aldığı konular ilgimi çekse de bu üç kitabındada bahsedilmesi gereken bir diğer en önemli şey konuyu işleyiş tarzı, kurgusu ve yarattığı atmosfer. Bu kitap diğerlerinden farklı olarak hikaye kitabı. İçerisindeki bazı hikayeleri keşke roma haline getirseymiş dedigim oldu.
BazukaMurat Uyurkulak · April Yayıncılık · 2018906 okunma
Neyin ne olduğu, kimin ne için olduğu, karakterlerin derinlikleri ve hikayedeki yerleri çok silik, gerçekten okurken ne anladım bilmiyorum. Ne Tol'da gördüğüm o şahane üslup vardı ne de ortada adam akıllı bir hikaye. Her şeye değinmek istenip de ortaya sıçılmış bir kitap. Buna rağmen fazla akıcı ama akılcılığıyla ters orantıda da akılda kalıcı, henüz bir cümleyi okurken unutmaya başladığım vakit geçince de artık sayfaları baştan okumaktan sıkılıp saldığım garip bir okuma deneyimi oldu.
Neyse olur bu da hayattır, belki Har'ı okuyunca daha çok severim
MerhumeMurat Uyurkulak · April Yayıncılık · 2017538 okunma
"" Devrim vaktiyle bir ihtimaldi ve çok güzeldi. "
Devletin, şiddetin, dsrbelerin darmadağın ettiği hayatlar...
İnatla baştan kurulan hikayeler, boyun eğmeyi reddeden hayalciler...
Deliliğin sınırlarında dolaşan, iyiliğe, direnişe aşka, devrime inanmaktan vazgeçmeyenler... "
Kitap Türkiye Cumhuriyeti tarihini distopik bir kurguyla ele alıyor. Deliliğin sınırlarında, devrimin tüm ateşi ve inadıyla her "darbede" tekrar tekrar toparlanan Türkiye devrimcilerinin boyun eğmez direnişini oldukça radikal bir noktadan anlatıyor. Darbelerle rayında çıkarılan devrim trenini ve bu trenin yolcularının içine düştükleri hal ve yanılgıları da kendi penceresinden gözler önüne seriyor.
TolMurat Uyurkulak · April Yayıncılık · 20172,113 okunma
"Bu ülke, ki Netamiye derler adina, ulu bir ejderhanın mide fesadindan doğdu. Biz oradaydık, gördük her şeyi. Kıyametin yarım boy küçuğü bir alamet gündü. Yedi kat yerin üstünden, yedi kat yerin altına uzanan bir meydan okuma.. Alemin meleklerine, șeytanlarına, cinlerine ateşli bir selam, edebi bir salvo..
Tutkunun, inancın, var olmanın kıyametine kelimelerden mürekkep bir yolculuk."
Netamiyede ülkenin batısı ile dogusu arasında yaşanan savaşı, Netamiyenin doğusunun geri kalmışlığı, ezilmişliği, mağruz kaldığı ırkçılık ve katliamları ilahi göklerden, cehennemi yer yüzüne her açıdan gözler önüne seriyor. Okurun Netamiye hakkında bir şeyleri fark etmesine ön ayak oluyor. Ben ilk Tol kitabını okumuştum yazarın, Har'ı daha çok sevdim.
HarMurat Uyurkulak · April Yayıncılık · 2017831 okunma
" Bana ne düşündüğümü sorduklarında, O'nu diyordum. Ve eklemek istiyordum: O kadar dev, yılmaz, yıkılmaz bir O'ydu ki o, bir zamanlar, sanırım, bana ben kadar yakındı."
Bi narê firqetê sohtim
Ji ferqê ser heta pê da
Xedenga xefletê nuhtim
Ji berqa lami`a tê da
Xedenga firqetê re`d e
Dilê ew xefletê lê dit
Dibêjim wer cebel bit ew
Birayên delal hûn werin xortino
Buhuşte welat da`m herin merdino
Eger hûn neyên vane keç em meşîn
Besin koletî serfiraz da`m bijîn
Welat çav li rê bendewarê me ye
Ciwan herne pêŞ dewr û dem ya weye
Kî qasî me dilhişk e û dilnerim
Kî qasî me sar e weke me gerim
Mal, mendal, bûk, zaro, jin nema kes
Bawerî, tol, kîn û şor mane, bes
Xwe dîl nexwest, hêsin afirand
Destê me bi xincer û şûr şidand
şerê me sor e, destê me pola
Dost re gorî ne, dijmin re bela
Tirsa me ji Xwedê ye, hew... camêr
Zinar û çiyayên me jî xort û nêr
Rabe, bi kuje, bi mi re, felat...
Êdî dibînim, di kene welat
Tiştinin mezin çêbûn, dê çê bibin
Di bînim destpêdeke, rojke din
Roja nû bû dinyaya Kurdistan
Rengîn bû ezman û rengîn cihan
şerê me sore, destê me pola
Dost re gorî ne, dijmin re bela
Zerdelper e, bergehê çavan de, roj vemirî
Guleke sor di nav av û ezmanan de mirî
Dema hevîn û ramûsanê! ! Ji bo dilketiyan
Her gotin dibe şêrîntir ne kul dimîne ne jan
Delal dikene, stêr dikenin û sura êvar
Sar dibe rêwingî ye li ser rêya gund û war
Dünyada varolușumun bu kadar sorunlu olacağını hiç tahmin etmezdim. Yirmi yașında, kalıbı, rotası, adı gayet belli bir hayata yazılıydım. Otuz yașına geldiğimdeyse, bin kapıdan kışlanmış bir tavuk kadar şaşkındım.