Daima deneyimlerle yaşayan ve, içinde toplumsal bir duyarlılık geliştiren dolayısıyla yönünü dinamizm ve bütünselliğe göre teyit eden böyle bir tutuma sahip çıkılması, ortada konumlandırılmış bir sınıftan değil, ancak göreli bir sınıf temeli olmayan ve dolayısıyla toplumsal mekânda gereğinden katı konumlandırılmamış bir tabakadan beklenebilir. Tarihe bu tespitten hareketle yaklaştığımız zaman, çok belirgin sonuçlara varabiliriz.