Nevşin Mengü kitapta Tahran muhabirliği sırasında yaşadığı olayları ve İran ile ilgili tespitlerini ortaya koyuyor.
İran'da baskıcı bir rejim var biliyorsunuz. Kadınların baş örtüsü geriye kaydı diye sopayla dürtüldüğü, insanların yanında karşı cinsten birini görünce "neyin oluyor" diye sorulduğu, insanlara resmi ağızdan sürekli nefret ve öfke pompalandığı bir yer.
Halk, sürekli devletin yalanları ile kandırılmış ve sindirilmiş. Dünya bizi kıskanıyor, batı bizi çökertmek istiyor algısı insanlara yerleştirilmiş.
Yolsuzlukların, haksızlıkların ülkesi...
Grigory Petrov'un Beyaz Zambaklar Ülkesinde adlı kitabını bitirdim. Belki de en vurucu kısımı buydu. Çağlar değişse de sorunlar hep aynı...
“Efendiler! Ne zamana kadar bu saklambaç oyununa devam edeceksiniz? Sürekli vatanseverlikten, millet sevgisinden uygarlığa hizmet etmekten bahsedersiniz. Ama millet için, vatan için, insanlık için ne yapıyorsunuz?"
Herkes hayattan bir şey almak ister ama ona bir şey vermek istemez. Çoğu kimse hayata menfaatçi, zorba ve asalak olarak atılır. Hayatın anlamını bu asalaklıkta ararlar.