•...eskiden bilmezdim ama artık biliyorum-ve siz de biliyorsunuz. gülmek, çeşitli renklerde olabilir. gülmek, içimizdeki bir patlamanın uzak bir yankısıdır; o bir tatil kadar renkli,bir havai fişek kadar kırmızı, mavi ve altın sarısı olabilir- bazen de patlayarak havaya püsküren insan vücudu parçacıkları olabilir...
•...kapı sertçe kapandı. kapının altına bir kağıdın sıkışmış olduğunu hatırlıyorum, kapı kapanırken yerde hışırdadı...
•...O-90 yüzünü yastıktan kaldırdı ve gözlerini açmadan “git yanımdan” dedi. ama ağlamakta olduğu için bunu “gii yaam-daan” gibi söyledi. nedense, bu saçma ayrıntı aklımdan çıkmıyor...
•...insanın kendini hissetmesi,kişiliğinin bilincinde olması,tıpkı çapak nedeniyle iltihaplanmış bir göz,mikrop kapmış bir parmak ya da çürük bir diş gibidir. sağlıklı bir göz,bir parmak ya da bir diş hissedilmez;adeta mevcut değillerdir. o zaman bilinçli olmanın bir hastalık olduğu ortada değil mi?...
•...birden içinizde bir his belirir. kollarınız başka birine aitmiş,sizi engelliyormuş gibi gelir...
•...kendinizi yatağınızda bağdaş kurmuş otururken, aynı yatakta kuruyup buruştuğunuzu ilgiyle izlerkeb düşünün. ruh halim işte böyleydi...
zamyatin ile tanışmama neden olan, vurguları, gereksizlik derecesinde var olan detaylarla özdeşleşmem ve bu kitap-rus halkı-yazarın ilişkisi sebebiyle epey ilgimi çekmiş distopik kitap. hayatınızın herhangi bir bölümüne dokunacağından eminim. ne olursa olsun herkesin okuması gereken bir yapıt olduğunu düşünüyorum.