Kâğıttan gemiler yaptım kalbimden
Ki hiçbiri karaya ulaşmazdı.
Aşk diyorsunuz,
Limanı olanın aşkı olmaz ki bayım!
Allah’la samimi oldum geçen üç yıl boyunca
Havı dökülmüş yerlerine yüzümün
Büyük bir aşk yamadım
Hayır
Yüzüme Nur inmedi, yüzüm nura indi bayım
Gözyaşlarım bitse tesbih tanelerim vardı
Tesbih tanelerim bitse gözyaşlarım.
O kadar hızlı yürüyordu ki, görenler "Ne kadar da canlı, ne kadar da kuvvetli" derdi. Asıl sebebi kim bilecekti? Fakat Salih'in de bilmediği bir şey vardı. Bütün kasaba onun trenden indiği saatten beri ne yapıp ne ettiğini, yani Niko ile beraberliğini ve anasının halini öğrenmişti. Sabahtan beri evlerde, dükkanlarda ve kahvelerde bu konuşuluyordu. Ihtiyarların içinde Salih'le ilk karşılaştıkları zaman söylemek için hazırladıkları zehir gibi sözler vardı.
O hayatı geri almaya, kurtarmaya gelmiştim ama kurtarılacak bir şey yoktu burada,elle tutulacak bir şey yoktu. Kayıp giden bir kum, kayıp giden sadakatler, kayıp giden geçmişler vardı sadece…
... Kazan kaynıyordu ve paşalar ellerinde kepçelerle kaynayan kazanı ha bire karıştırıyordu; yani onların kazanı karıştırmak için, sürekli ezilen halklardan menkul bir kepçeye ihtiyaçları vardı.
En büyük kayıp sahiden aşkı yitirmek miydi? Sevgi hakikaten o denli yüce miydi? Youngju, sevginin kendi içinde değeri olsa da, geri kalan her şeyden üstün olmadığı kanısına vardı.
Hayatımda okuduğum en iyi asker kurgusu diyebilirim. Okurken kendimi sanki bir savaşın ortasında o askerler ve istihbaratçılar gibi heyecanlı, gururlu ve mutlu hissettim. Yazarın kalemini daha önce okumuştum ve bu kitapta da beni şaşırtmadı harikuladeydi. Azerbaycan’a gitme isteğim vardı ve bu kitabı okurken kesinlikle gitmem lazım dedim tekrardan. İkinci ve aynı zamanda son kitabının çıkmasını sabırsızlıkla bekliyorum. Bu kitaba şans verilmesi gerektiğini düşünüyorum.
Felah 1Leman Veli · Ephesus yayınları · 2023165 okunma
“Neresinden tutsam elimde kalıyor bu hayat denen acımasız şey.” diyerek haykırdı yollar boyunca. Bir tek yağan yağmurdu şahidi. İçinde yarım kalmış bir sevinci, hüznü, gözyaşı vardı. Yollar yetmiyordu haykırmasına daha fazlası gerekirdi karıştırdı gözyaşlarını yağmurla bağırdı kaldırımlar boyunca ”Yoruldum çok yoruldum.” …Çığlığına sessizlik olmuştu kaldırımla
Flört konusunda ne bir batıl inancım, ne de bir ritüelim vardı. Bununla da övünmüyordum. Biriyle çıkmadan önce bir Capri Sun içmeye ya da yedi kere zıplamaya kendimi ikna etmeye gerek duymamamın gayet geçerli bir nedeni vardı zira. Kimseyle çıkmıyordum!
Uzun zaman susarlardı. Fakat susmaları anlamlı ve zekice idi; sanki aralarında başkalarının bilmediği sırlar vardı. Onları bir arada görünce insan yalnız şunu düşünürdü: Bu iki insan bir arada bulunmaktan hoşlanıyorlar, işte o kadar.