“Vicdan, insanın pusulasıdır. “ “Yıldızları ve göklerdeki sonsuzluğu farkedin. O zaman hayat neredeyse büyülü gözüküyor..,”
Biraz bahar,biraz yağmur, biraz hayal,bir kaç kitap,biraz vicdan,çokça umut herkese iyi gelir.
Reklam
Vicdan kendimizin kendimize gösterdiği tepkidir. Kendine başkaldırıdır. Kendi sesimizi dinlemeyi başarabilmektir.
Vicdan azabı dedikleri şey, ancak bir hafta sürer. Ondan sonra en aşağılık katil bile yaptığı iş için kafi mazeretler tedarik etmiştir.
İnsanlar doğa yasaları gereğince, genellikle iki bölüme ayrılırlar: Sıradanlar, ki bunların biricik görevleri, kendileri gibi olanların çoğalmalarını sağlamak, bu işin aracı olmaktır. Kendi çevrelerine yeni bir söz söylemek yetenek ve dehasında olanlar, doğaldır ki, bu arada sınırsız sayıda alt bölümleme yapılabilir. Ama bu iki ana bölümün ayırt edici çizgileri oldukça keskindir. Birinciler, yani kendileri gibi olanların çoğalmasına araç olanlar, doğaları gereği tutucudurlar, uysaldırlar, boyun eğerek yaşarlar ve boyun eğmeyi severler. Bence de bunlar uysal ve boyun eğici olmak zorundadırlar, çünkü bu onların görevleridir ve burada onlar için aşağılatıcı bir durum söz konusu değildir. İkinci bölümdekilerse, sürekli olarak yasaları çiğnerler, yıkıcıdırlar ya da yeteneklerine bağlı olarak, yıkıcılığa yatkındırlar. Bunların işledikleri suçlar, doğaldır ki, son derece çeşitli ve görecelidir; ama büyük çoğunluğu, birbirinden apayrı nedenler ileri sürerek, daha iyi şeyler adına şimdinin yıkılmasını isterler. Bunların ülkülerini gerçekleştirmeleri için, cesetlerin, kan göllerinin üzerinden atlamaları gerekse, bence kendilerine bu izni, vicdan rahatlığıyla verebilirler; tabii bu söz konusu ülkünün ne olduğuna, boyutlarının ne olduğuna bağlı olan bir şeydir, bu noktaya dikkatinizi çekerim.
-İnsanlar vicdansızdırlar -Oysa vicdan insana özgüdür derler.
Reklam
Bir sürü aptalın saldırısına uğrayan, daha fazlasının da yok saydığı ahlaki vicdan, var olan ve daima var olmuş bir şeydir, yoksa ruh denen şeyin bulanık bir fikirden öte olmadığı Dördüncü Zaman filozoflarının icadı değildir. Zaman geçtikçe, birlikte yaşarken ve genetik değişimler olurken, vicdanımızı giderek damarlarımızda dolaşan kanın rengine buladık, bu da yetmiyormuş gibi gözlerimizi içimizi gören birer aynaya dönüştürdük. Sonuçta gözlerimiz ağzımızla inkar etmeye çalıştığımız şeyleri çoğu zaman hiç çekincesiz gözler önüne serer hale geldi.
160 syf.
·
Puan vermedi
·
6 günde okudu
Biz bu ülkenin okuryazarları, boşluğa düşen bir trapezci gibiydik. Doğu askısını bırakmış, Batı askısını da yakalayamadan aşağı düşmüştük. Huzursuzluk ~Zülfü Livaneli Merhaba kitap severler, aşk ile hüznün birleştiği bir Orta Doğu hikayesiyle başlayıp bir gazetecinin içsel aydınlanmasıyla biten ve okurunu da aydınlatan hayatın içinden bir kitap #huzursuzluk Olaylardan ziyade vicdan ve din üzerinden gerçekleşen insanlık dramının çok iyi anlatıldığı bir kitaptı. Livaneli’nin her kim olursa olsun bu topraklarda yaşayanların acısına bu kadar ortak olup bunu okuyucuya anlatma dozunu çok seviyorum. Size tüm acıları yazmıyor ama öyle bir anlatıyor ki hissediyorsunuz. Ezidi bir genç kız olan Meleknaz ile Hüseyin’in aşkına şahit olurken aynı zamanda IŞ*D saldırıları sonucu evlerini terk etmek zorunda kalan Ezidi halkının yaşadığı acıları ve çaresizlikleri okumak yürek burktu. Türkiye kaplarında yaşanan açlık ve sefalet , acı dolu geçmişler, travmalar, insan acıları ve bu dramda vicdanları sorgulayan bir hikaye. Fark edilmemiş, değer görülmemiş, hırpalanmış, yaşayamamış tüm Meleknaz’ların insanlık dramı. Livaneli bu toprakları anlatmayı seviyor bende onun anlattıklarını okumayı. Herkese keyifli okumalar dilerim
Huzursuzluk
HuzursuzlukZülfü Livaneli · İnkılap Kitabevi · 202199bin okunma
Vicdan Sızlar…
Sonuçta kazanan savaş olmuş. Savaşı kazanan olmamış. Zaten savaşları savaşlar kazanırmış, bu yüzden savaşın kazananı olmazmış.
Bağırmakla, çağırmakla hiçbir öğreti daha doğru, hiçbir hakikat daha hakiki olmaz; hiçbiri şiddet içeren propagandalarla, yapay olarak bireysel alanlara sızamaz. Özellikle de, samimi fikirleri uğruna direnen insanlara zulmetmekle hiçbir öğreti, hiçbir ideoloji asla daha fazla gerçeklik kazanamaz.
Reklam
İnsan, inancına olan sadakatini bir başka insanı yakarak değil, aksine, inancı uğruna yakılmayı göze alarak açıklamış olur.
Duyduklarım doğru mu Dosto?
Artık, hiçbir şey derinlemesine duyumsan­mıyor. Derinliğe vakit yok. Tüm deneyimler, uçarcasına ya­şanmalıdır. Deneyimler artık taşınır mallar gibidir; alınır, atılır, canımız çektiğinde kullanılırlar. Yirminci yüzyıl de­neyimi, mağazadan bir şey satın almak gibidir. Dostoyevs­ki'nin, bir kız çocuğuyla giriştiği cinsel ilişki yüzünden de­rin bir suçluluk duygusuyla acı çektiği söylenir. Vicdan aza­bıyla kıvranıyordu Dostoyevski. Oysa bugün seyahat acen­teleri seks turları düzenliyor. Manila veya Bangkok'a uçarak çocuk fahişelerle istediğiniz kadar cinsel ilişki kurup huzur içinde evlerinize dönebiliyorsunuz. Tüketilen deneyim ruhu köreltiyor, vicdanı yok ediyor.
''Din gibi temiz bir duygu politika gibi kirli oyunlara alet edilemez. Din ait olduğu yerde temiz vicdan sahnesinde kalmalıdır.'' Mustafa Kemal Atatürk
Biraz bahar,biraz yağmur, biraz hayal,bir kaç kitap,biraz vicdan,çokça umut herkese iyi gelir.
"İnsanlık, dengesizliklerle kurulmuş bir düzendi. Hırsın, öfkenin ve kıskançlığın gölgesinde insan ; bir başka canı doğrar, vicdan köşeden göründüğünde yaptığına oturup ağlardı. Önemli olan vicdanın görünmesi değildi. Vicdan ne kadar yanında, yakınında kalacaktı? "
Sayfa 241 - Theseus YayıneviKitabı okuyor
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.