Akış
Ara
Mesajlar
Bildirimler
1
Kaydedilenler
2
Ne Okusam?
Profil
Gönderi Oluştur
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.36.17
Evet, zaman denilen şey, yaşam ipliğimizi şekillendirir. Çamaşırlarını kurutmak için asan teyze gibi biz de endişelendiklerimizi, arzuladıklarımızı ipe asarız ve onları sözde gelecek olarak adlandırdığımız şeye erteleriz. Sanki şu anın mücadelesi, verdiğimiz savaş çok da azmış gibi.
Sayfa 110
Wilhelm Busch - Dindar Helen
"Derdi olanın içkisi de vardır." syf 35
"Haz ilkesinin özlemini duyduğu durumlardan birinin sürekli hale gelmesi, yalnızca gevşek bir hoşlanma duygusu verir. Yapımız icabı yalnızca karşıtlıklardan yoğun
bir zevk alabiliriz, sürekli durumlardan aldığımız zevk ise pek azdır." syf 20
Sayfa 35
Azı dişindeki çürükten dolayı diş ağrısı çekmekte olan şair için, Wilhelm Busch, "Kendi ruhuna yoğunlaşmış", ifadesini kullanmaktadır
·
Puan vermedi
HELENA /@fihr_ist
Fihrist Kitap 'te ilkler hiç bitmiyor. Kapak tasarımı ile beni her zaman ki gibi meraklandiran eser içini açtığımda daha da heyecanlandırdı . Çünkü eserimiz bir çizgi roman.Evet yanlış duymadınız #wilhelmbusch kaleminden #dindarhelena 'yi çizgi roman olarak okuyoruz.
Peki ya kimdir yazar. İsmini çok bilmesene kendi döneminin ve Alman Edebiyatının önemli sanatçısı ve çizgi romancısı. Hayatı o da oldukça farklı yönlere evrilmiş.En sonunda kendisi içine sanata yönelse de o bunun için olumsuz olmuş diyebiliriz . Ilk sayfalarda yazarımız hakkında yaşamı hakkında baya bir bilgilendirme mevcut ki kitabın nasıl ortaya çıkışı da aslında buradan belli oluyor. Hiciv dolu anlatımı ile #wilhelmbusch aslında bize alttan alttan bir şey ler anlatıyor. Aslında kastettiği bir şeyi farklı yollarda kendi yöntemleri ile bize sunuyor.Kesinlikle güzel ve eğlenceli bir eser okudum diyebilirim.
Ve isin sürprizi hem almanca hem de türkçe çevirisi aynı kitapta yer alıyor. Ee daha ne olsun yahu ...
Siz hala buluşmadıysanız tam zamanı benden demesi
#dindarhelena #çizgiroman #fihristkitap #wilhelmbusch #kitapkahve #kitapönerisi #kitaptavsiyesi #booklover #bookstagramturkey #videolupost
Kötülüğün gerçek bir varlık olmadığı, gerçek varlığın sadece iyiye ait olduğu; kötülüğü, iyiliğin yokluğu olan gerçeklik haline getirilecek bir iyiliğin yokluğu. Bence bu teoriyi tersine çevirmek ve Wilhelm Busch gibi "İyilik, temizlenmiş kötülüktür" diyebilmek için son derece iyi nedenlere sahibiz.
Sayfa 58Kitabı okudu
7/10 puan verdi
En son ne zaman çizgi roman okuduğumu gerçekten hatırlamıyorum. Dindar Helena elime ilk geçtiğinde bu yüzden aşırı heyecan yaptığımı itiraf etmeliyim. Hem anlatım tarzı hem de çizimlerin güzelliği ile kitap bir çırpıda bitiyor. Bir gece nasıl başlayacak dedim ve ertesi sabah bitmişti. Çünkü bunda Wilhelm Busch'un şiirsel anlatımı büyük etkendi.
Asil supriz ise çizimlerdeki diyalogların Almanca'da yazıyor olması (görseli kaydırarak bakabilirsiniz).
.
Helana'nin hayatından kesitler okuduğumuz ve bir çırpıda okunan bu kitabi yine yeniden 
mikromitokondri kitap farkıyla, baskı güzelliği ile okumak aşırı keyifliydi.
.
Yazarın kendine guvensizliklerle ve şanssızlıklarla dolu bir hayatı olmuş. Daha çok şiir, resim ve karikatür çalışmaları yapmış lakin devamını getirememiş. 1870 yılına kadar Almanya'nın en ünlü kişileri arasında olması içine kapanık kişiliğine çare olamadı...
.
Halbuki hem eğlenceli hem de çizim konusunda becerisi ile bir çok kitap ile bizi buluşturabilirdi. O dönemin bir çok sanatçı ve yazarında da hissedilen yetememe duygusu ile bir çok şey yarim kalıyor malesef.
.
Severek okuduğum ve 
Mmerve Sümer kuzumun tavsiyesi ile kitaplığıma ekledigim kitabi sizlere de tavsiye ederim....
.
Okumak Iptiladir Müptelâlara Selam Olsun...
Jean Moréas:
Denizkestanelerinin tadı, içinde büyüdükleri denizin duygusunu mükemmel bir biçimde verir. Racine de aynı bu şekilde, zihninin beslendiği Yunan edebiyatının mükemmelliğini içinde barındırmaz mı? En azından büyük bir şair olunabilir. Dante var, Villon var, Shakespeare var. Fakat bu büyük zekâlar Yunan mükemmelliğiyle daha içli dışlı olsalardı, güzelliğe, eserlerinin ortaya koyduğundan daha fazla yaklaşmış olacaklardı, bundan hiç kuşkum yok. Goethe bu konuda hiç yanılmadı... Bugün herkes ısrarla modern olmaya çalışıyor, sanki bu bir şey ifade ediyormuş gibi. Münih'te bulunduğum sırada, ünlü çizer Wilhelm Busch'un resimli bir Alman gazetesinde gördüğüm bir karikatürünü hatırlıyorum. İki zabıtanın arasında tartışan bir sarhoş çizmişti. Ve adam şöyle bağırıyordu: 'Ben modern bir insanım, kesinlikle herkes bilsin ki ben modern bir insanım. Çok iyiydi. Öfkeli bir zihin durumunun bu ince yergisini hiç unutmadım. En aptal olanlar ne yaparlarsa yapsınlar modern olmak isterler. Aptallıklarına giydirdikleri bir maskedir bu. Sanki modern bir insandan başka bir şey olunabilirmiş gibi...
Sayfa 91 - İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Aşırılık; modernlik değildir.
Wilhelm Busch'un resimli bir Alman gazetesinde gördüğüm bir karikatürünü hatırlıyorum. İki zabıtanın arasında tartışan bir sarhoş çizmişti. Ve adam şöyle bağırıyordu: 'Ben modern bir insanım, kesinlikle herkes bilsin ki modern bir insanım.' Çok iyiydi. Öfkeli bir zihin durumunun bu ince yergisini hiç unutmadım. En aptal olanlar ne yaparlarsa yapsınlar modern olmak isterler. Aptallıklarına giydirdikleri bir maskedir bu. Sanki modern bir insandan başka bir şey olunabilirmiş gibi...
Sayfa 91 - İş BankasıKitabı okudu
Organik rahatsızlıkların, libidonun dağılımı üzerindeki etkisini değerlendirirken Sandor Ferenczi'nin bana sözlü olarak iletmiş olduğu bir düşüncenin peşinden gideceğim: Organik bir acı ve huzursuzluk yüzünden ıstırap çekmekte olan bir insanın dışsal dünyada bulunan şeylere yönelik ilgisini, o şeyler kendi acısıyla ilişkili olmadıkları müddetçe kaybettiği, evrensel olarak bilinen ve bizim de tabii olarak kabul ettiğimiz bir gerçektir. Daha yakından yapılan gözlemler de bize bu kişilerin aynı zamanda sevgi objelerine yönelik libidinal ilgilerini yitirdiklerini de öğretmiştir. Kişi acı çektiği müddetçe sevmeyi bir kenara bırakmaktadır. Bu olgunun sıradan tabiatının, bize bunu libido teorisinin terimleriyle ifade etmekten alıkoyması için hiçbir neden bulunmamaktadır. O halde şöyle diyebiliriz: "Hasta insan, libidinal kateksislerini kendi egosuna geri çekmekte ve iyileştiği zaman da onları tekrar dışarıya göndermektedir. Azı dişindeki çürükten dolayı diş ağrısı çekmekte olan şair için, Wilhelm Busch, "Kendi ruhuna yoğunlaşmış", ifadesini kullanmaktadır. Burada libido ile egosal çıkar aynı kaderi paylaşmakta ve bir kez daha birbirinden ayırt edilemez hale gelmektedirler. Hasta insanın bildik bencilliği her ikisini de kapsamaktadır. Bu durumu böylesine tabii bulmamızın nedeni de aynı durumla karşılaştığımız takdirde bizim de tıpatıp aynı şekilde davranacağımızdan emin olmamızdır. Bir aşığın duygularının, ne kadar güçlü olurlarsa olsunlar, bedensel hastalıklar tarafından uzaklaştırılmaları ve onların yerini tam bir kayıtsızlığın alması mizah yazarlarının hayli sık istifade ettikleri bir tema niteliğindedir.