Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

S.E.

S.E.
@xb_6783746
Ben yine de kendi hazlarımı insanoğlunun ittifakla verdiği hükümlerden önemsiz görmeyeceğim. Eğer bir şeyi sevmediysem sevmedim demektir, o kadar. (Martin Eden)
Reklam
Ve bir kez daha bu kargaşada tek başıma, sadece Tanrı'ya ve imanıma dayanarak durdum. Hiçbir cana yakın, sempatik ruh bana gemide eşlik etmedi. Her şey yabancıydı; insanlar, dil, ülke iklim, gelenek ve görenekler... Her şey ama her şey yabancıydı! Fakat yıldızlara bakınca şöyle düşündüm:"Tanrı'ya inandığın sürece yalnız değilsin", ruhuma huzur doldu ve kısa süre sonra etrafımda olup biten her şey sessiz bir dinginlikte gözlemleyebildim.
Genel olarak, Müslüman erkeklerin karakterini gözlemlemek için birçok fırsatım oldu ve önyargılı insanların, düşüncelerin bize inandırmak istediğinden çok daha iyi ve dürüst olduklarını samimiyetle şahit oldum. Ticarette ve diğer işlerde bile, bir Türk'le iş yapmak; diğer milletlerle, hatta din kardeşlerimizle iş yapmaktan daha iyidir.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Şatafat ve savurganlık hâlâ bir adama mezara kadar eşlik etmek zorunda mı? Bazı geleneklerimizi, bazı dünyevi gösterişlerimizi artık bir kenara bırakmamız çok yerinde olurdu. Cenaze töreninin bu kadar basit olması gerektiğini söylemek istemiyorum; her zaman orta yol en iyisidir. Sade bir cenaze töreni, bu tür törenlerde sıkça rastlanan şatafat ve görkemden kesinlikle daha fazla sadakat uyandırır. Ah, insanların bakacak ve eleştirecek çok fazla şeyi var; kendileri için değerli bir tefekkür ya da merhum için Tanrı'ya içten bir dua bile gönderecek zamanları yok.
S.E.
@xb_6783746·Bir kitabı okumayı düşünüyor
Esrâr-ı Cinâyât
Esrâr-ı CinâyâtAhmet Mithat Efendi
8/10 · 1.753 okunma
Reklam
Buzlu kahveyi sadece Pera'da, Frenklerin kahvehanesinde veya Frenk şekerlemecisinden alabilirsiniz. Bu ürün imparatorluk tekelinde olduğu için kahve üreticileri ister ham ister öğütülmüş olsun tüm kahve devletten alınmak zorunda. Konstantinopolis'te bu amaç için kahvenin makineler tarafından öğütüldüğü özel bir bina da bulunuyor. Kahve burada genellikle çok sert yapılıyor ve tortusuyla içiliyor ki ben buna alışamadım.
Her yerde bulunan, berrak ve iyi suların olduğu çeşmelerin çoğunda, on ya da on iki parlak saf pirinçten kâseyi ferahlatıcı nektarla doldurmaktan ve ister Türk ister Frenk olsun yoldan geçen herkese vermekten başka bir işi olmayan hizmetkârlar bulunuyor. Din, alkollü içecekleri yasakladığı için bira ve şarap salonları burada bulunmuyor. Tanrım! Keşke her yerde böyle olsaydı. Ne kadar çok şeytan var, kötü bir tane değil ki! Hem, böyle olsa niceleri aklını başında tutabilirdi...
Türklerin dürüstlüğüne, Hıristiyanların ve Yunanların dürüstlüğünden daha fazla güvenilebilir. Bir Türk'ün kendisine emanet edilen mallardan bir şey çalması çok nadirdir.
1842 yılından Viyanalı bir kadın seyyahın gözlemi.
Türklerin iyi huyluluğu ve nezaketini birçok Frenk örnek almalı. Ve Türklerdeki bu nitelik, Avrupalılara göre iki kat daha fazla övgüye değer. Zira Frenkler benim cinsiyetime saygı duymadıkları gibi, onlara göre biz zavallı varlıkların ruhları bile inkâr edilmeli.
444 syf.
·
Puan vermedi
·
8 günde okudu
Kitaba hastanede başladım. Hasta anneciğime refakat ediyorum, hastanede geçen günler cidden asra bedel. Buradan yola çıkınca çok manidar bir eser oldu benim için Gün Olur Asra Bedel. Demiryollarını, eski trenleri, istasyonları seven; bir trenin istasyondan öylece gidip gelişine bile yığınla anlam yükleyen biri olduğumdan kitabın neredeyse her bölümünün giriş cümleleri olarak gördüğümüz: "Bu yerlerde, meridyenlerin Greenwich'ten başlayarak sayılması gibi, bütün uzaklıklar demiryoluna göre hesaplanırdı... Trenler ise doğudan batıya, batıdan doğuya gider-gelirlerdi..." satırlarıyla kitaba aşinalığım başladı, kendimi hikayenin bir parçası olarak buldum. En yakınlarından, can dostlarından birini kaybeden Boranlı Yedigey'in dostunun cenaze töreni organizasyonu sırasında hayatının bir film şeridi gibi gözlerinin önünden geçişini okuyoruz bu eserde, bir günde bir asrın öyküsünü... Sadece Yedigey'in değil, onun hayatından geçenlerin, o topraklarda yaşamış kişilerin de öykülerine tanıklık ediyoruz. Bir yandan da okuyucuyu fantastik bir bölüm daha karşılıyor aynı hikaye örgüsü içinde. İnsan yazarın ustalığına bir kere daha hayran oluyor. Aytmatov'un çok eserini okudum ama bu cidden bir başkaydı. Çok güzeldi, çok akıcıydı, çok içtendi. Aşkı, umudu, çaresizliği, merhameti, vefayı, geleneği ve bilim kurguyu muazzam harmanlamış usta kalem. Muhakkak okuyunuz.
Gün Olur Asra Bedel
Gün Olur Asra BedelCengiz Aytmatov · Ketebe Yayınları · 202145,7bin okunma
Reklam
444 syf.
·
Puan vermedi
·
8 günde okudu
Gün Olur Asra Bedel
Gün Olur Asra BedelCengiz Aytmatov
8.4/10 · 45,7bin okunma
Diyelim gittin buradan, ama insan kendinden kaçamaz ki! Nereye gidersen git, kendi dertlerinden kurtulamayacaksın. Çünkü gittiğin her yere dertlerin de seninle birlikte gelir. Eğer sen benim bildiğim yiğit Yedigey isen, kendine burada egemen olmalısın. Kaçmak yiğitlik değildir. Herkes bir yeri bırakıp kaçabilir, fakat herkes kendini istediği kalıba sokamaz.
Sayfa 355Kitabı okudu
Ah, yaşam böyle işte! Dünyaya gelmesen hiçbir şey görmezsin, gelsen dertten kurtulamazsın. Alnımızın yazısı bu. Yaradan bağışlayıcıdır.
Sayfa 275Kitabı okudu
Baştan öyle sanmazdım ama bir insanın ayrılıktan ölebileceğine şimdi inanıyorum.
Sayfa 273Kitabı okudu
Şu dünyada işler öylesine ters gider ki bazen! Teşekkür beklediğiniz yerde umursamazlıkla karşılaşırsınız, kimi zaman düşmanlık gördüğünüz bile olur.
Sayfa 214Kitabı okudu
1.160 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.