Paris'te güzel bir hayat sürerken dul kalan Huriye yanına memleketten yiğenini Sabiha'yı çağırır. Birlikte Paris'te kafe işletirler. Yağmurlu bir günde kafeye John adında genç bir turist gelir. Huriye'nin yiğeni Sabiha ile John arasındaki aşkı ve Sabiha'nın evlat ateşi ile yanışını anlatıyor. Ikili çocukları olsun diye her yolu deniyor. Uzun bir süre çocukları olmuyor. En son Sabiha öyle bir şey deniyor ki yok artık diyorum. Okumak isteyenlere varsa tavsiye ederim.
Kitap aslında gerek çevirisi gerekse akıcılığı olarak gayet güzel okunulabilir bir kitap ancak kitapta Sabiha'nın kız evladı olması için her yola başvurması ve bunu takıntı haline getirmesi beni bu kitabı okumaktan biraz uzaklaştırdı diyebilirim. Ancak bu beni rahatsız etmez ben okuyabilirim diyenler için güzel bir eser. Bundan sonrası spoiler
"Vav, ortadoğulu gizemli, seksi kadın ve onun esrarengiz hayatı" gibi lanse edilirken, aslında kimliğini kaybetmiş Tunuslu, ortadoğulu ya da Afrikalı bir kadının hırs uğruna neler yapabileceğini anlatan, durağan bir kitap. Hani bazı filmler vardır donuk bir sahnede az konuşan, bolca mimiklerini gördüğümüz oyuncularla çekilir, ortam her zaman gridir. Siz bunun bir sanat filmi olduğunu anlarsınız. Galiba bu kitap bir sanat kitabıydı. Üstelik ben ne olursa olsun insanların birbirini aldattığı kitaplar okumaktan hoşlanmıyorum.