Hakkında
Anna Grosser Rilke (1853-1938) Avusturya-Macaristan İmparatorluğu’nun, bugün Çek Cumhuriyeti’nde yer alan Melnik kentinde doğdu. Beş yaşında piyano dersi almaya başladı, bir yıl sonra ilk resitalini verdi. 15 yaşında Leipzig Konservautuarı’na girerek dönemin büyük otoriteleriyle çalıştı. Mezuniyetinden sonra hem konser hem de özel ders vererek geçimini sağlamaya başladı. Ünü kısa sürede yayıldı, konser salonlarının yanı sıra saraylarda da müzik yapmaya başladı.Ünü kısa sürede yayıldı, konser salonlarının yanı sıra saraylarda da müzik yapmaya başladı. 1879’da Liszt’in Weimar’da verdiği özel derslere katılmaya başladı ve büyük müzisyenle yakın dost oldu. Evlenerek Roma’ya yerleşti, ancak eşinin zamansız ölümüyle bu kentte uzun kalamadı. İsviçre’de dersler ve konserler verdiği dönemde tanıştığı gazeteci Julius Grosser ile ikinci evliliğini yaparak Berlin’e yerleşti. Bu dönemde Berlin’in kültür çevresinde edindiği dostların yanı sıra Dvorak ve Brahms’la tanıştı. 1888’de eşine teklif edilen yeni bir iş dolayısıyla İstanbul’a taşındı. Kısa sürede çok sevdiği ve 30 yılını geçirdiği bu şehirde, müzik kariyerini olabildiğince sürdürdü. Sarayda ve hanedan mensuplarının konaklarında konserler verdi. Eşinin ölümüyle onun kurduğu haber ajansının yönetimini üstlendi. I. Dünya Savaşı’nın sonunda, ülkedeki Almanlar ve Avusturyalılarla birlikte sınır dışı edildi. Almanya’ya yerleşti ve 1930’ların sonlarında anılarını kaleme aldı.
Unvan:
Piyanist, piyano öğretmeni ve gazeteci.
Doğum:
1853
Ölüm:
1938
Okurlar
4 okur beğendi.
36 okur okudu.
1 okur okuyor.
38 okur okuyacak.
2 okur yarım bıraktı.
Sözler ve Alıntılar
İnsan huzur bilmez bir gezginden başka bir şey değildir.
Anna Grosser Rilke İstanbul'da
Türkler çocukları çok seviyorlardı, küçüğü onların okşamalarından korumak için epey zorlanıyordum. Özellikle de kırmızı fesli erkeklere bayılıyordu, onlara sevimli sevimli gülümsüyordu..... Cadde-i Kebir'in sonunda büyük bir mezarlık vardı, berrak mavi gökyüzüne yükselen heybetli ihtiyar servi ağaçları artık geçmiş yüzyılların tanıklarıydılar......Her şeyi hatta çirkinlikleri bile büyüleyici bir güzelliğe dönüştüren güneşin parlak ışıklarının da etkisiyle, muhteşem şark burada ilk kez ruhumun derinliklerine işliyor ve kalbimi fethediyordu. O andan itibaren bu ülkeyi sevdim;mutlu olmaya ve diğer ülkelerle kıyasladım zaman her defasında içime çöken vatan hasretini de unutmaya karar verdim.
Sayfa 142 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Bir insanı ancak onun hayatını yönlendiren anılarıyla olan ilişkilerinden tanıyabilirsiniz. Genelde baktığımız zaman, insanı yönlendiren kaderidir, özel hayatında etkili olan ise edindiği alışkanlıklardır.
Sayfa 7Kitabı okudu
Lahit, İstanbul Arkeoloji Müzesi'nde ve iyi ki Kayzer'e hediye edilmemiş.
Abdülhamit,şarklılara yarışır bir cömertlikle, Kayzer ile eşini hediyelere boğdu. Yağmur gibi hediyeler yağdı.Kayzer gezip gördüklerinden özellikle birine hayran oldu, neredeyse onu da hediye olarak almak isteyecekti. Arkeoloji Müzesi Müdürü Osman Hamdi Bey, sahip olduğu değerli hazinelerin üzerine titriyordu.En ufak bir zarar görmemiş olan ve büyük İskender'e atfedilen o muhteşem lahdi bulan şanslı kişiydi. Kurnaz Hamdi Bey, günümüze kadar iyi korunmuş bu muazzam yapıtı, o sırada onarım gerektirdiği bahanesiyle, büyük ve korunaklı bir tahta perde ile çevirmişti. Bu tahta perde sayesinde lahdi kurtarmış oldu, aksi halde kayzer hayran kalırsa, yapıt bir anda onun malı haline gelebilirdi.
Sayfa 202 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Alman Çeşmesi
İmparator Abdülhamit'e derin saygılarını sunmak amacıyla çok özel bir armağan düşünmüştü;tasarımı ve yapımını Alman sanatçıların üstlendiği muazzam bir çeşme.Hem içme suyu hem de dindar insanların abdest almaları için bir çeşmenin vakfedilmesi Türk halkına önemli bir armağandı.Çeşme büyük Theodorosius'un ünlü yılanlı sütünün bulunduğu kentin İstanbul yakasındaki at meydanında inşa edilecekti,aynı meydanda yılanlı sütunun yakınında devasa kubbesi ile Bizanslılardan kalma muhteşem Ayasofya ile Türk mimarisinin şaheseri Sultanahmet Camii vardı.Ama son derece iyi niyetle düşünülmüş olan bu armağan bitip de üzerindeki kalın örtü açıldığında büyük bir hayal kırıklığı yarattı,çevresindeki bunca antik ve muazzam mimari yapıtın ortasında çeşme çok küçük kalmıştı; minik ,sevimli bir şekerliğe benziyordu.
Sayfa 204 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
İletiler
'Yalnızca geceleri insan,kimi zaman gittiği yolu tanır gibi oluyor.'
Anna Grosser Rilke
"Kuş uçtukça genişliyor gök yüzü"
demişti Anna Grosser Rilke
Belki hayat da yaşadıkça.
Böyle şeyler düşün.
Delirme.
Kimse duymaz çünkü bu gürültüde.
Yorumlar ve İncelemeler
Avrupa Saraylarından Yıldız'a İstanbul'da Bir Hoş SadaAnna Grosser Rilke · İş Bankası Kültür Yayınları · 201736 okunma
Avrupa Saraylarından Yıldız'a İstanbul'da Bir Hoş SadaAnna Grosser Rilke · İş Bankası Kültür Yayınları · 201736 okunma
Avrupa Saraylarından Yıldız'a İstanbul'da Bir Hoş SadaAnna Grosser Rilke · İş Bankası Kültür Yayınları · 201736 okunma