1947 yılında Sivas'da doğdu. İlkokulu Deniz Gezmiş ile aynı sınıfta Sivas Selçuk İlkokulunda okudu. 1968'de Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi'nde öğrenciydi. Türkiye'deki 68 kuşağı içerisinde yer aldı. Devrimci Gençlik Federasyonu'nun genel yönetim kurulu üyeliği yaptı. O zamanlar "Basın yayın Komünü" olarak anılan devrimci grup adına Temmuz 1971 yılında İzmir'denDenizli'ye para taşıyan Ziraat Bankası aracındaki dört milyon lirayı arkadaşlarıyla beraber soydu. Oradaydım (Sonradadan ODA TV'de Hikmet Çiçek ve Yaşar Ayaşlı tarafından tekzip edilen) belgeselinde olayı şöyle anlatmaktadır:
Aslında bu bir şans oldu çünkü Dev-Genç içerisindeki arkadaşlarımızdan birisi, hukuk fakültesi öğrencisi Kadir Kaymaz olayların yoğun olduğu bir dönemde babası tarafından okuldan alındı ve Denizli Ziraat Bankası'na memur olarak yerleştirildi. Biz Kadir'den umudu kesmiştik, artık babası aldı götürdü çocucuğu devrimciliğe devam etmez artık diye düşünüyorduk ve bir yandan da böyle bir arayış içindeydik. Bir gün Kadir Denizli'den çıktı geldi... Her ay İzmir'den Denizli'ye para aktaran bir araçta görevliyim dedi. Eee ? Bunu alalım dedi.....Ben, Hikmet Çiçek, Ertan Gülçiner ve Kadir Kaymaz bu işi dördümüz yapabileceğimize karar verdik ve işe giriştik...
Mart 1972 yılında tutuklandı Şirinyer Askeri Cezaevi'ne gönderildi , idama mahkûm edildi. Üç yıl boyunca Şirinyer'de kaldıktan sonra Mamak Askeri Cezaevi'ne gönderildi. 1974 yılındaki aftan yararlanamadı, 19 yıl hapiste kaldı ve 1991 yılında tahliye olduğunda en uzun süre hapiste kalan siyasi mahkûm ünvanına sahip oldu. Şu anda Evrensel Kültür Dergisi ve Hayat Televizyonu Genel Yayın Yönetmenliğini yapmaktadır.
"Alpaslan'dan örnek vermek isterim; ben Alpaslan kadar kendisini az düşünen ya da hiç düşünmeyen bir insana hayatım boyunca rastlamadım. Nurhaklar'da mağaranın hemen girişinde yatardı. Bütün yoldaşlarını kuru yere yerleştirdikten, yatırdıktan sonra, kendisine kuru yer kalmazdı genellikle, mağaranın hemen girişinde yatardı. Unutmuyorum, Nurhaklar'a ilk geldiğinde ayaklarında çok güzel postallar vardı. Başka bir arkadaş kendi postallarının ayağını sıktığını söyledi. Alpaslan'ın postallarına ilişti gözü. Alpaslan, hiç düşünmeden çıkardı verdi postallarını. Ve vurulduğunda ayaklarında olan lastikleri giydi. Yün çorabı çekti üstüne, cıslavet lastikleri giydi. Alpaslan'ı liseden beri tanıyorum, bütün hayatı boyunca böyleydi. En zor işlere Alpaslan koşardı, en zor olan şeylere gönülllü olarak ön ayak olurdu, kendine böyle bir şey önerilmesine hiç gerek yoktu zaten, zorluklar Alpaslan'ındı."
Gençlik hareketi, egemen sınıfların denetiminde ve kendi çelişmeleri içinde koz olarak kullanılabilecek nitelikteyken "masum gençlik hareketleri" olarak adlandırılıyordu, sonra, resmi açıklamalarda ve basında, hareketin adı "anarşi ve terör" oldu.
Şimdi bu düşmanlarımız, görünüşe bakıp kendilerini güçlü zannetmektedirler. Oysa asıl güçlü olan devrimcilerdir. Çünkü tarihin çarkı, devrimcilerden yana dönmektedir.
İnsanın sömürüldüğünü anlaması aslında oldukça kötü bir hakikattir, ama bunu anlamış olmanın, nasıl büyük bir kıvanç verdiğini ben, işçilerde kendi gözlerimle gördüm.
Yeryüzünde zenginler ve yoksullar oldukça, yeryüzünde ezenler ve ezilenler oldukça herhalde onların düşüncesi sürekli gündemde kalacaktır. Deniz Gezmiş ve arkadaşları bu anlayışta gençlik önderleriydiler. Bu bakımdan geçerlilikleri bugün de varlığını koruyor ve son derece önemli şekilde koruyor.
Bu üç ressam, kadın mücadelesinin başlıca temalarını, kadınların toplumdaki yerlerini sorgulayan ve bundan dolayı ortaya çıkmış sorunlara karşı, hayatları pahasına mücadele etmiş kadınlar.
Cinsel taciz, toplumsal aşağılanma, ikinci sınıf insan olarak görülme, çocuk yaşta çeşitli eziyetlere uğrama, yetişkinliğinde ev kölesi yapılma gibi, kadınların
youtube.com/watch?v=mnNA4M8...
*
Artemisia, tarihteki kadın kurbanlar ve mitolojideki kadın kahramanlarla da -ister bunlar kutsal kitaplardan olsun, ister mitolojiden ya da halk hayatını etkilemiş başka masallardan gelsin- ilgileniyor.
*
Burada bir başka kurban canlandırılıyor. İskenderiyeli Aziz Catherine
*
Aziz Catherine de iftiraya uğrar. Putperestleri Hıristiyan yapmaya çalışır. Kral 50 tane putperest filozofu, onu ikna etmeleri için görevlendirir. İkna edilemezse asılacaktır. Kadın o 50 filozofu ikna edip Hıristiyan yapar. Bu hikâyenin tarihsel gerçekliğine dâir hiçbir kayıt yok. Ama İskenderiye'de, bu efsanenin geçtiği söylenen yüzyılda, yaşanmış gerçek bir kadın katliamı var. Hypatia.
Hypatia, İskenderiye Felsefe Okulu'nda, matematik, astronomi ve felsefe yapan bilgin bir kadındır. Fevkalade güzeldir ve çok akıllıdır. Babası kütüphanenin yöneticisidir. O zaman iktidarda Hıristiyan Romalılar var. Hypatia Neo Platoncu felsefeyi savunmaktadır, aynı zamanda Pisagorcudur. Hypatia Hıristiyanlar tarafından bir tehlike kaynağı olarak görülür. Ve Hıristiyanlar tarafından öldürülmüştür. Korkunç bir biçimde öldürülmüştür. Kütüphane yakılmıştır. Kütüphaneden sürüklenerek çıkarılmış, sokaklarda dövülerek parçalanmış, tecav*z edilerek öldürülmüştür.
*
Önemli olan böyle bir kadın figürünün Artemisia'yı etkilemiş olmasıdır.
*
Görsel: (Artemisia Gentileschi, İskenderiyeli Aziz Catherine olarak Otoportre, 1615-1617)
*
#AydınÇubukçu #RenkliResimliFelsefeSöyleşileri
#KadınRessamlar #Artemisia #ZehraAral #FridaKahlo #AzizCatherine
*
Bu kitap, mantığın ilerleyişini, evrenin bağıntılı bir bütün olduğuna ilişkin tasarımların ve düşüncelerin çok eski zamanlardan gelen büyük sarmalı üzerinde özetliyor. İnsanın bütün tarihsel eylemi, eninde sonunda bir bağıntıyı koparmak ve bir yenisini yaratmak olarak yalınlaştırılabilir; ama kendi eylemiyle gittikçe daha bağıntılı ve bütünsel kıldığı bu dünya, ona, önceden ve dışarıdan bu haliyle verilmiş gibi görünür. Yabancılaşmanın en yüksek biçimi, metafizik, buradan doğar. Bu yüzden bu kitap ´tepe üstü´ duran ´soyut evrensel düşünce´deki ya da insan ve tarih dışı ´maddi dünya´daki diyalektiği değil, tarih ve toplum içindeki insanın ilişkilerinde ´ayakları üzerine dikilmiş´ bir diyalektiği anlamaya çalışıyor.
Bize ogretilen tarih bilgisinin ne kadar yanlı ve yanlış olduğunu anlamamı sağlayan, önyargılarımı farkettiğim icin, kendimle yüzleştiğim özel bir kitap. Bizi değiştiren insanlar,olaylar ve kitaplar ne kadar anlamlı. Değişir, dönüşürken zor, üzerinden zaman geçip, uzaktan bakınca insanın içi huzurla doluyor.
Amcam Yusuf Arslan ve arkadaşlarının çok zeki ve ışıltılı üç gencin, nasıl harcandıklarına, içi acıyarak bakıyor.
Niyetlerini, gayretlerini okudukça, ağlaya ağlaya bitirdigim bir eser, yazara ve kitapevine özellikle teşekkür ederim.
Bizim 68Aydın Çubukçu · Evrensel Basım Yayın · 2008142 okunma
19 yıl hapiste kalarak en uzun süre hapiste kalan siyasi mahkum ünvanına sahip ve 68 kuşağı içerisinde aktif olarak yer almış Aydın Çubukçu’nun, dönem içerisinde yer almış birçok kişinin anılarından yola çıkarak hazırlamış olduğu 68 döneminin kitabıdır.
Bizim 68’e geçmeden Dünya’nın 68’i hakkında önemli bilgilerle başlar. Fransa’da işçi grevleri,