Kitabın ilk 5 bölümü hakkındaki düşüncelerim şu şekildeydi: İnanılmaz sıkıcı ve yavaş ilerleyen bir kitap. Sözde aşk kitabı ama karakterler duygusal anlamda hiç yakınlaşmış değil. Ayrıca Lucia saçma bir şekilde Marki'yi haddinden fazla övme ve yüceltme; yazar da saçma bir şekilde Venedik'i yerip İngilteriyi pohpohlama eğiliminde. Beğenme ihtimalim düşük ama finali güzel bağlanırsa ortalama bir puan verebilirim.
6. bölümü okumamla ise düşüncelerim şu netliğe kavuştu: Kitap berbat.
Peki bir bölümde ne değişti? 5. bölüm ile 6. bölüm arasında ne oldu da dürüst ve iyi biri gibi görünen Marki bir anda bu kadar rezilleşti ve saf bir kızdan faydalanacak kadar alçaldı? Ne oldu da Lucia Marki'nin teklifini kabul edecek kadar tutkulu ve âşık bir kadın oldu? Ne oldu da birbirlerine gram duygu beslemeyen bu ikili Romeo ve Juliet'e döndü? Yazar; sıkıldı ve kitabı bir an önce bitirmek mi istedi, olayların çok yavaş ilerlediğini görüp bir anda hızlamaya mı karar verdi yoksa karakterlerini ve hikâyesini mi unuttu? Ne oldu bilmiyorum ama olan ne idiyse keşke olmasaydı. Keşke kitap bu kadar saçma ve kötü bir hâle geleceğine sıkıcı olarak kalsaydı.
İşin üzücü yanı, Barbara Cartland'ın çok iyi kitaplar yazabildiğini de biliyorum. Üst üste kötü kitaplarını okumama rağmen yeni başlayacağım her kitabını Aşk Yolunu Bulur kadar çok sevmeyi umut etmekten de vazgeçemiyorum. Ama umutlarım hep boşa çıkıyor.
1981'de Altın Kitaplardan çıkan bu roman iki adet hikayeden oluşuyor:
1)Aşkla Yarışılmaz
2)Aşkın Zirvesinde
İlk hikaye klasik 19. yy. İngiliz aşk romanı. Annesi ve babasını küçük yaşta kaybeden Alita amcasının yanında yaşamaya başlıyor ama adeta bir hizmetçi gibi. Atlara bakmak ve onları yetiştirmekle görevli olan bu kızın hayatı,atları satın almak isteyen Clint Wilbur'un gelmesiyle değişiyor. Birinci hikaye bu şekilde ilerleyen klasik bir aşk romanı.
İkinci hikaye ise biraz daha değişik. İspanya'ya yiğenlerine bakmaya giden Derrin,abisinin bir arkadaşıyla tanışıyor.Zamanla sevdiği Miquel adlı bu adamın birtakım güvensiz hareketlerini seziyor. Bir anda kendini karışık olayların içinde bulan Derrin,abisi ve arkadaşı Allan ile bu olayları çözmeye çalışıyor.
Bana göre çerezlik bir romandı,kafa dağıtmak için okunabilir.
Aşkla YarışılmazBarbara Cartland · Altın Kitaplar Yayınevi · 19814 okunma
Barbara Cartland bence British-Scottish Romance türünün yaratıcısı. Günümüzde bu türde çok satan bir çok kitap var. Yazarları övgüler alıyorlar ama Barbara Cartland daima küçümseniyor. Halbuki Cartland'ın kadınları cesur, güçlü, kendilerinden beklenenlerin dışında çevresi ve dünyayla ilgili, zeki, dürüst karakterlerdir ve kitapları günümüzde bu türde yazanların hepsini etkilemiştir. Bazıları iyi bazıları kötü 700'ün üzerinde kitap yazmış, demek ki sadık bir okuyucu grubu varmış. Kitaplarını yazmaya başladığında kadınların seçme ve seçilme haklarının olmadığı, erkek egemen bir dünyada yaşadığı(hala çok değişen bir şey yok) unutulmamalı.
Yeterli sayıda kitaba ulaşamadığım için okuma krizlerine girdiğim ve ne bulursam okuduğum ilk gençlik yıllarımdaki Barbara Cartland kitaplarını sevgiyle hatırlıyorum.