Onların benimle aynı dünyada yaşamadıklarını anlıyordum. Yattığımı görüyorlar, ama gerçekte nerede olduğumu bilmiyorlardı, tahmin bile edemiyorlardı. Aramızdaki adı olmayan nehrin karşı kıyısında durduklarını ve seslerinin zar zor bu tarafa ulaştığını bilmiyorlardı, hiç şüphesiz benim sesim de onlara ulaşmıyordu. Bütün maskelerin düştüğü, bütün ikiyüzlülüklerin yok olduğu ve adı acı olan çıplak gerçekten başka hiçbir şeyin kalmadığı anda mutluluk dolu bir soluk aldığımı bilmiyorlardı: Ama gerçek buydu.