Edmond Eugéne Alexis Rostand (Turkish: [ʁɔstɑ̃]; 1 Nisan 1868 - 2 Aralık 1918) Fransız şair ve oyun yazarı. Neo-romantizm akımına bağlıdır ve en çok Cyrano de Bergerac isimli oyunu ile bilinir. Rostand'ın romantik tiyatro oyunları ondokuzuncu yüzyılda pek popüler olan natüralist tiyatrodan çok farklıdır. Bir diğer Rostand eseri Les Romanesques bir müzikal komedi olan The Fantasticks'e uyarlandı.
Rostand zengin ve kültürlü bir Provenceli ailenin oğlu olarak Fransa'nın Marsilya kentinde doğdu. Babası bir ekonomist ve aynı zamanda Marseille Academy ve Institut de France üyesi bir şairdi. Rostand edebiyat, tarih ve felsefeyi Paris, Fransa'daki Collége Stanislas de Paris'de öğrendi.
İlk oyunu olan taşlama türündeki Les romanesques 21 Mayıs 1894'te Theatre Français sahnesinde gösterildi. Bu eser 1960'larda Tom Jones ve Harvey Schmidt tarafından uzun ömürlü bir Amerikan müzikali olan The Fantasticks olarak uyarlandı. İlk oyunlarından bir diğeri La Princesse Lointaine ozan Rudel ile Tripolili bir kadının öyküsünü temel alıyordu. Bu oyun açılışını Theatre de la Renaissance'da yaptı.Bu oyunda Melissande rolü, daha sonra Samaryalı bir kadının İncil'de anlatılan hikayesinden üç bölümün alındığı Rostand'ın La Samaritaine (Theatre de la Renaissance, 14 Nisan 1897) oyununda Photine'i oynayan Sarah Bernhardt tarafından canlandırıldı.
Destansı komedi Cyrano de Bergerac'ın (28 Aralık 1897, Theatre de la Porte Saint-Martin) yapımı büyük bir başarıya sahne oldu. Hugo'nun Hernani oyunundan beri hiçbir drama böyle coşkuyla karşılanmamıştı. Oyun büyük hızla İngilizce, Almanca, Rusça ve diğer Avrupa dillerine çevrildi. Öykünün kahramanı için 17. yüzyıl Fransa tarihini resmetti.
L'Aiglon'da muhtemelen işgal altındaki Metternich'teki Schönbrunn Sarayı'nda yaşayan, I. Napolyon ve Marie Louise'in oğlu Reichstadt Dükü'nün mutsuz hayatı hakkında birçok bilgi içeren Henri Welschinger'in Roi de Rome'undan gördüğü, Napolyonik tarihten bir konuyu anlatmayı seçti. Altı sahneden oluşan manzum biçimindeki L'Aiglon, Reichstadt Dükü'nü kendisi canlandıran Sarah Bernhardt'ın kendisine ait tiyatrosunda 15 Mart 1900'de sergilendi.
Rostand 1901'de Fransa Akademisi'ne kabul edilen en genç yazar oldu. Şubat 1910'da gösterilen Chantecler büyük ilgiyle beklendi, yapımında neredeyse aldığı beğeniler kadar büyük zorluklarla karşılaşıldı. Lucien Guitry başrolde oynadı ve Mme. Simone da bir sülünü canlandırdı. Kuşlar ve hayvan yaşamı ile ilgili bir fantazi olan oyunda karakterler orman ve çiftlik sakinleriydi.
Kişisel hayatı
Rostand Akademi'nin de onurlandırdığı Les Pipeaux adlı şiiri 1890'da yayınlanan Rosemonde Etienette Gerard ile evliydi. Çiftin Jean ve Maurice adlı iki çocuğu olmuştu.
Rostand 1900'lerde plörezinin tedavisini ararken geldiği Fransız Kuzey Bask Ülkesi'ndeki Cambo-les-Bains'deki Villa Arnaga'da yaşadı. Yaşadığı ev artık bir miras alanı ve Rostand'ın hayatı, Bask mimarisi ve el sanatları için bir müzedir. Rostand İspanyol gribine yakalandığı için 1918'de öldü ve Cimetiére de Marseille'ya gömüldü.
Spoiler var dikkat !
Abartmıyorummmmm diye bağırtmak istiyorum.... " Okuduğum en iyi tiyatro eseri beee" diyorum. " Ne oluyor be ! Bu nasıl bir inceleme başlangıcı ? " diyenler olacağını tahmin ediyorum içimden ve onlara yavaş yavaş fısıldamaya başlıyorum.
Cyrano De Bergerac uzun burunlu, delikanlı bir kahraman ve
Bir şairi, nacizane elimden geldiğince, şaire yakışan şekilde, dizeler ile değerlendirmeyi uygun buldum.
Cyrano De Bergerac bir bahtsız şair
Çok şey söylendi o burnuna dair
Lakin şairliği burnundan büyüktür
Onu tanıyan herkes bunu çok iyi bilir
Cyrano De Bergerac bir bahtsız şair
Sevgisi, içinde ruhunu eriten zehir
Aşkı anlatmakta ise, ne büyük mahir
Hayatı ise anlayana muazzam bir şiir
Cyrano De Bergerac bir bahtsız şair
Merhameti sevgisinden hep önce gelir
Hasreti, mizahı, mutluluğu da hepsi bir
Bedeni göçüp gitse de, elbet ruhu ebedidir.
Çok eğlenceli bir kitap. Okunduktan sonra izlenmesini de tavsiye ederim. Kitap; sevgi, korku, hüzün vb farklı duygular da yaşatıyor. Başta sıkıcı ve anlaması zor olabiliyor çünkü çok sayıda okunması zor isimler, kelimeler var. Biraz ilerledikten sonra çok keyifli bir hâl alıyor.