Ailesi ve doğumu
Breton ahalinin çoğunlukta olduğu Fransa'nın kuzey batısındaki Brittany bölgesindeki liman kasabası Tréguier'de doğdu. Ateşli bir Cumhuriyetçi filika kaptanı balıkçı olan babası komşu kasaba Lannion'dan kraliyetçi bir tüccarın kızı ile evlenmişti. Renan beş yaşındayken babası öldüğünde 12 yaş büyük ablası Henriette ailenin moral kaynağı oldu. Ablasının Tréguier'de bir kız okulunda öğretmenlik yapabilmek için boşuna çabaları sonuç vermeyince yatılı bir kız okulunda öğretmenlik yapmak için Paris'e gitti. Öğrencileri arasında Ahmet Ağaoğlu'da bulunmaktadır.
Eğitimi
Renan doğduğu kasabadaki papaz ilahiyat okuluna gitti. Papaz okulunda öğretmenleri kendisi hakkında uysal, sabırlı, gayretli, özenli ve eksiksiz diye not tutmuşlardı. Rahipler ona matematik ve Latince öğretirken annesi onun eğitimini tamamlamıştı. Renan'ın annesi cetleri Bordo'dan göç etmiş olan yarı Breton'du. Renan, kendisinin Gaskon ve Breton tabiyatının tamamen iki farklı kutupta olduğunu söylerdi.
1838 yılının yazında, Renan Tréguier kolejindeki bütün ödülleri kazandı. Kız kardeşi öğretmenlik yaptığı okulunu doktoruna kardeşinden bahsetti, o da aristokrasi ile rahipler arasında arkadaşlık teşkil etmeyi amaçlayan genç Katolik asillerin ve en başarılı öğrencilerin alındığı Aziz Nicholas du Chardonnet papaz okulunun idaresi görevindeki Félix Antoine Philibert Dupanloup'a söyledi. Dupanloup, henüz sadece 15 yaşında olan ve hiç Britanny dışına çıkmamış olan Renan için gönderildi. Din ona Tréguier ve Paris'dekinden tamamen farklı göründü. Başkentin yüzeysel, parlak sözde bilimsel Katolikliği Breton ustalarının sade inancını kabul eden Renan'ı tatmin etmedi.
Özetliyorum, beyler. İnsan ne ırkının ne dilinin ne dininin ne nehirlerin akışının ne sıradanlığın yönünün kölesidir. Sağlıklı bir akla ve sıcak bir kalbe sahip büyük bir insan topluluğu ahlaki bir bilinç yaratır, bu bilince ulus denir.
Irka verilen aşırı dikkatin tehlike ve sakıncaları vardır. Ulusal sayılan bir kültürle kısıtlanır ve ona hapsoluruz. İnsanlığın vadisi içinde nefes aldığımız açık havayı terk eder, yurttaşlar cemiyetine kapanırız.
İnsan dili icat ettiyse neden artık icat etmiyor? Cevabı çok kolaydır. Çünkü dilde artık icat edilecek bir şey yoktur; yaratma çağı artık geçmişte kaldı.
Palyatif Toplum
Dilerim 2024 yılı daha verimli geçer. Çoo beğendiğim kitaplar arasında seçim yapmak epey zordu, aylık ikişer favori belirlemeyi yeterli buldum. Tüm kitap tutkunlarının güzel kitaplarla buluştuğu bir yıl olsun. 🎄🎄🎄
"Ulus Nedir?" Renan'ın, "11 Mart 1882 Sorbonne Konferansı" söylemlerini ve notlarını içeren çok önemli bir eser. Bu eserinde politikaya, siyasete, kültürlere, savaşlara, ırklara, milletlere, uluslara (kendisi ulus kavramını devletten de, milletten de ayrı görüyor) ve bunlarla bağlantılı olan birçok kavrama da dokunup, bizlere açıklık getiriyor. Ulusun nasıl meydana geldiğini, ulusu diğer siyasi ve kültürel oluşum biçimlerinden ayıran noktaları, ulusun hakikatte ne olduğunu bizlere açık açık ve fazlasıyla eleştirel bir biçimde gösteriyor. Kendisinin dili biraz keskin ve bu özelliğini gizlemiyor yazılarında da, söylemlerinde de.
Hatta kendisi, dönemin önemli figürlerinden biri olan Alman filozof David Friedrich Strauss ile de mektuplar vasıtasıyla atışmıştır. Strauss'un düşüncelerini eleştirmiştir. Oysa kendisi Fransa'nın Strauss'u, Almanya'nın ise Renan'ı olmuştu.
Ben, Ernest Renan'ın çoğu fikrine katıldığımı söyleyebilirim, tabii ki ayrıldığımız noktalar da oldu ama genel hatlarıyla yakın görüşlerde olduğumuzu fark ettim.
Özellikle de eser içerisinde Türkiye'ye yer vermesi, Türkiye'nin oluşum biçimlerinden bahsetmesi ilgimi çekti. Sizler de konu olarak politikayı, siyaseti, devletlerin ve ulusların oluş biçimlerini merak ediyorsanız, bu esere şans verebilirsiniz. Özellikle de Renan'dan okumak farklı bir deneyim olacaktır.
İncelemenin video şekli: youtu.be/kAIZGtWpnAY
Türkiye'de pek tanınmayan, Tanınanlar tarafından ise itibara alınmayan ve dolayısıyla hakiki değeri anlaşılamayan bir eserden bahsetmek istiyorum.
Eserden önce müellifini tanıyalım.
Fransız Filozof Ernest Renan.
Renan, filozof olmakla beraber aynı zaman bir antropolog, arkeolog ve
Eser, Strauss ve Renan'ın tartışmaları, mektuplaşmaları ile başlıyor. Bu tartışma önceleri nazikçe başlamış fakat sonrasında oldukça sertleşmiştir. Daha sonra Renan'ın 11 Mart 1882 tarihinde Sorbonne Konferası (ULUS NEDİR) konuşmasını okuyorsunuz. Burada, ırk ve ulus kelimelerinin farklılıklarından, oluşumlarından,gerekliliklerinde ve anlam kaymalarından bahsediyor. Son bölümde ise bu konferansın ve Renan'ın, Jean-Marie Tremblay tarafından analizleri tek tek yapılıyor. Bu analizler de en dikkat çekici başlık bana göre Renan'ın Irkçılığı başlığı idi. Bu konferans dönemi için bir başyapıt sayılmıştır.