Erol Parlak (d. 1964 - Eleşkirt, Ağrı). Türk halk müziği sanatçısı, akademisyen.
Erol Parlak, 1964 yılında Ağrı da doğdu. İlk ve orta öğrenimini Ankara'da tamamladı. 1982 yılında İstanbul Teknik Üniversitesi Türk Müziği Devlet konservatuarı'na girdi. 1985-1986 öğretim yılında öğrenimini tamamladıktan sonra aynı kurumda dört yıl süreyle öğretim görevlisi olarak çalıştı. İTÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü'nde 1987 yılında başladığı Yüksek Lisans eğitimini 1990'da "Bozlaklar" konulu tezi ile tamamladı. 1988 de TRT İstanbul Radyosu'na sınavla "yetişmiş sanatçı" olarak girdi. On yıl sürdürdüğü bu görevinden 1998 de istifa ederek ayrıldı. İTÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü'nde 1992 yılında başlamaya hak kazandığı "sanatta Yeterlik (sanat doktorası)" eğitimini 1998 de" Türkiye'de El İle (Tezenesiz) Bağlama Çalma Geleneği ve Çalış Teknikleri" adlı tez çalışması ile tamamladı. Yaklaşık on yıl boyunca Anadolu'nun çeşitli yörelerinde özellikle "bağlama çalış teknikleri, saz ve ses tavırları" konusunda araştırma, incelemeler yaptı. 1000'e yakın halk ezgisi derledi. 1995 yılında Arif Sağ ve Erdal Erzincan ile birlikte bağlama üçlüsü oluşturarak dünyanın çeşitli yerlerinde konserler verdi. 1996 yılında Alman cumhurbaşkanı Roman Herzog himayesinde Köln Filarmoni Orkestrası eşliğinde Köln Filarmoni salonunda, daha sonra Berlin ve Strazburg flarmoni salonlarında verilen ve büyük ilgi gören konserler bunlardan bazılarıdır. Aynı dönemde Erdal Erzincan'la ikili olarak Türkiye'nin çeşitli yerlerinde, "mızraplı sazlar festivali" kapsamında Hollanda ve Belçika'da sahne aldı. 10 haziran 2003 de Fransa Amiens ulusal sahnede, 12 haziran 2003 te dünyanın en önemli etnik müzik konser salonlarından olan Paris "Theatre de la Ville"de bir solo konser verdi. 2000 yılı başlarında öğrencileriyle oluşturduğu "Erol Parlak Bağlama Beşlisi" ile Yurtiçi ve yurtdışında çok sayıda konser verdi, TV ve radyo programına katıldı. 2004 yılında grubun "Eşik" adlı albüm çalışması yayımlandı. 1990'lı yıllardan itibaren başta Avrupa olmak üzere dünyanın çeşitli yerlerinde, gerek özel okullar gerekse resmi üniversite, akademi ve konservatuarlarda halen devam etmekte olan çok sayıda konser, konferans, seminer, workshop vb etkinliklere katıldı. 2006 yılında Müzikoloji Bölümüne Yardımcı Doçent olarak atandı.
Arif Sağ ve Erdal Erzincan'la ve bağlama beşlisi ile birer adet, üç adet sözlü bir solo enstrümantal olmak üzere altı albümü bulunmaktadır. "Türkiye'de El İle (tezenesiz) Bağlama Çalma Geleneği ve Çalış Teknikleri" adlı kitabı 2000 yılında T.C. Kültür Bakanlığı, "Şelpe Tekniği Metodu 1" adlı kitabı 2001 yılında Ekin Yayımları ve "Şelpe Tekniği Metodu 2" adlı kitabı 2004 yılında Alfa yayımları tarafından yayımlandı. Dört yeni çalışması devam etmekte olan sanatçının "Bozlaklar" adlı yayıma hazır bir kitabı da bulunmaktadır.
Erol Parlak, çalışmalarında hep Anadolu'nun kültürel zenginliğini vurgulamış, insanı evrensel bir olgu olarak temel alan ve kültürel çeşitlilikleri ifade etmeye yönelik bir tutum sergilemiştir. Bu gün ulusal ve uluslararası bir çok projede yer alan ve aynı doğrultuda üreten bir sanatçı olarak, Anadolu ruhunu ve kültür zenginliğini yorulmadan, usanmadan dünya insanlarına aktarmaya devam etmektedir. Halen İTÜ Türk Musikisi Devlet Konservatuarında Ses Eğitimi Bölüm Başkanı olarak görev yapmaktadır.
Albümleri
Ah Bu Türküler
Concerto for Bağlama
Pervane
Göç Yolları
Katre
Eşik- Bağlama Beşlisi
Yalınkat
Şeyda Türküler (karma)
Muhabbet Türküleri (karma)
Har (2011)
Aşk-ı sadâkat ile sürdüğü bu yolda, ustalar ustası mertebesine ulaşmış bir yol eri olarak Hakk katındaki yeri elbette bilinmez. Ancak; Halk katında,sanatı eserleri ve örnek kişiliği ile Anadolu insanının gönlünde ışık olmuş bir halk kahramanıdır. Bildiğini, aklının erdiğini, kırmadan, incitmeden, ileri gitmeden söylemeye çalışır. Belli ki, gerçekler meydanında tarttığı öz değerini iyi bilir ama ayaklar turabı, gönüller hizmetçisiyim diyebilecek kadar da engin gönüllüdür.
Erol Parlak
Sayfa 9 - Birinci Cilt - T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Kütüphaneler Genel Müdürlüğü Anma ve Armağan Kitapları Dizisi 53 - İzmir Aralık 2019Kitabı okudu
Yönetmenliğini Can Dündar'ın yaptığı, Neşet Ertaş'ın Hayatını anlattığı "Bir Ayrılık", "Bir Yoksuzluk", "Bir Ölüm" olarak üç başlıkta toplayan bu belgesel Anadolu'dan çıkan,bu saz ve söz ustasının o garip başına neler geldiğini anlatır.
Yönetmen : Can Dündar
👇
Garip Neşet Ertaş Belgeseli
Birinci Bölüm
youtu.be/eS_m8T_z5uw
👇
Garip Neşet Ertaş Belgeseli
Ikinci Bölüm
youtu.be/SBdb5TlpBmw
👇
Garip Neşet Ertaş Belgeseli
Üçüncü Bölüm
youtu.be/yoWNIE1IJww
👇
Altaki Resim İTÜ'de Kendisine Fahri Doktoralık verildiği günden bir kare
Seher vakti çaldım yârin kapısını
Baktım yârin kapıları sürmeli
Boş bulmadım otağının yapısın
Çıka geldi bir gözleri sürmeli
Aslanım eller eller
Kokuyor güller güller
Ne bilsin eller eller
Bu türküyü kitaptan okuyup, youtubeden dinlerken depremdeki yurttaşlarımız geldi aklıma hüzünlenerek dinledim
Ey garip gönüllüm kara kaderlim
Kaderine küsüp küsüp ağlama
Kaderin elinde gönlü kederlim
Kaşlarını asıp asıp ağlama
Felek şu halımı bilmedi deyi
Dünyada muradım olmadı deyi
Daha da bu çilem dolmadı deyi
Deli deli esip esip
Garip Bülbül Neşet Ertaş Kitabını incelemeye başlamadan evvel T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı, Kütüphaneler ve Yayımlar Genel Müdürlüğü'ne Böylesi güzel bir eseri halkımızın hizmetine sunmaları vesilesi ile çok teşekkür ediyorum.
Sn. Prof. Dr.
Erol Parlak hocamızın bu muhteşem ötesi çalışması onaltı yıl gibi uzunca bir zaman Neşet Ertaş ustayla yapılan
En uzun ve detaylı kitap incelememdir!
İkinci cildi okurken, kitabın okunması bittiğinde nasıl bir inceleme yazabilirim diye düşünerek kimi bölümlerinde notlar aldım. Doğrusu bir yandan kitabı okurken, bir yandan benim gibi 1960'lı yıllarda doğup büyüyenler bilir, bizlerin çocukluğu ilkokul yıllarımızdan başlayarak plaklar dinleyerek geçti.
Bu kitap için Neşet Ertaş'ı belki de en iyi anlayabileceğimiz kitap diyebilirim. Büyük emek sarf edilmiş, uzun soluklu bir çalışmanın ürünü olan bu kitap; büyük hayranlık duyduğum neredeyse her gün dinlediğim Neşet Ertaş'ın bilmediğim birçok yönünü, deyişini, türküsünü öğrenmemi sağladı.
Kitap iki ciltten oluşuyor. İlk cildinde uzun uzun abdallık geleneğinden bahsediliyor. Belki burada haddim olmayarak bir eleştiri yapabilirim. Maalesef abdallık geleneğini aktarırken çokça tekrara düşülmüş. Biraz da uzun tutulmuş. Yaklaşık 250 sayfa abdallar ve onların yaşayışı ele alınmış. Sonra Neşet Ertaş'ın hayatı detaylı bir şekilde anlatılıyor.
İkinci ciltte yine ilk cildin özeti şeklinde geçen bölümden sonra ozanın türküleri ve havalandırılmamış şiirleri yer alıyor.
Son bölümde Neşet Ertaş'ın çok heyecanlandığı ve Erol Parlak hocamıza çok teşekkür ettiği bir çalışma mevcut: Türkülerinin kendi çaldığı şekliyle notaya dökülmesi... Büyük ozan uzun yıllar bunu dert etmiş. "Türkülerimi çalsınlar, söylesinler. Fakat doğru çalsınlar, değiştirmesinler." diyor. Bu sebepten ötürü Erol Parlak'ın bu çalışması kendisini çok mutlu etmiş...
Ölmeden önce hastanede yazdığı şiirin son kıtası ile bitiriyorum.
"Uzak yoldan gelmiş gibi yorgunum
Ne kimseye küskün ne de dargınım
Bir ahu gözlüye candan vurgunum
Garip gönlüm kapısında kul gibi"