Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Faik Baysal

Faik BaysalDrina'da Son Gün yazarı
Yazar
Çevirmen
8.3/10
105 Kişi
396
Okunma
31
Beğeni
5,1bin
Görüntülenme

Hakkında

Faik Baysal (d. 1922, Adapazarı) - (ö. 9 Aralık 2002 İstanbul) Türk yazar. 1922 yılında Adapazarı'nda doğdu. İlk, orta ve liseyi Saint Joseph Lisesi'nde okudu. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Fransız Dili ve Edebiyatı Bölümü'ndeki yüksek öğreniminden sonra (1942), gazetelerde, şirketlerde, ansiklopedilerde çevirmenlik ve çeşitli liselerde Fransızca ve İngilizce öğretmenliği yaptı. Gazetelerde, dergilerde çalıştı. İkinci Dünya Savaşı boyunca yedek subay olarak orduda görev aldı. Başından sonuna kadar Meydan Larousse'un çalışmalarına katıldı; ilk romanı Sarduvan'ı 1944 yılında yayınladı. Arkasından çok sayıda şiir, öykü ve roman yazdı. Sarduvan'la Orhan Kemal Roman Armağanı'nı Sancı Meydanı'yla 'Sait Faik Hikaye Armağanı'nı kazandı. Faik Baysal'ın Fransızcadan birçok çevirisi vardır. Evli ve iki çocuk babasıdır. İlk şiiri Gündüz dergisinde çıkan (1936), 1943'ten bu yana, en çok Varlık dergisinde şiir, hika;yelerine, gazetelerde tefrika romanlarına rastlanan Baysal, konularını büyükbabasının yanında çocukluğunu geçirdiği Adapazarı ve çevresi köy ve kasabalarında, İstanbul'un kenar mahallerinden aldı, sefalet ve serseriliklere kaymış insanların hayat dramlarını inceledi. Faik Baysal, 9 Aralık 2002'de vefat etti. Baysal'ın Sanatı Baysal, öyle gözler önünde olmayan, köşesinde kozasını ören; ömrünü edebiyatla iç içe yaşamaya, hatta bununla soluk almaya adayan, çevirileriyle yeryüzü kültürlerine açılmayı bir yaşama biçimine dönüştüren aydınlanmacı bir yazın insanıydı. Şiirle adım attı yazın dünyasına. Ama asıl öykü ve romanlarıyla "1940 Kuşağı" içinde yer aldı, adını duyurdu. Bir bakıma 1944'te yayımladığı ilk romanı Sarduvan, yazarımızın edebiyat alanındaki yönelimini de ortaya koyan bir yapıt oldu. Romanın yeni basımındaki sunuş yazısında, Baysal; "Roman büyük gürültü kopardı ve sonunda edebiyat kazandı," derken; gerçekten de o koparılan gürültünün üzerinde, en az bu roman kadar, durmak gerektiğini düşündürüyordu bizlere. Baysal, 19 yaşında bir genç edebiyatçı olarak, içinden çıktığı toplumun sorunlarına ilgi duyan, yaşanılan düzensizlik ve yoksulluklardan rahatsız olan biridir. Amacı o tanıklığını romanıyla yansıtmaktır. Öyle de yapar. Yazar, gelip yaşadığı kentle yüzleşirken; taşrada (Adapazarı) yakından tanıdığı bir yörenin insan-yaşam gerçekliğine döner yüzünü. Duyduğu rahatsızlık toplumdaki değişimle gelen çarpıklık, yozlaşmadan kaynaklanır. Yazarı harekete geçiren de toplumun vicdanı olma duygusudur diyebiliriz. Bunu kendisi şöyle dile getirir: "Ben Sarduvan'ı daha çok bu rezilliği sarsmak, okuyucuya uyarıda bulunmak, biraz abartılı da olsa insanımızın gerçek dramını gözlerin önüne sermek, edebiyatımızı saçmasapan kitaplarıyla halkı afyon yutmuş gibi uyutan tefrikacılarımızın gerçek yüzlerini ortaya koymak için yazdım." Romancımız, döneminin yazın ortamına da tepki duymaktadır aslında. Bu ilk roman, Baysal'ın bundan sonraki edebiyat yolu için bir kilometre taşı olur. 1957'de yayımladığı ikinci romanı Rezil Dünya, o çıkışının ne denli yerinde olduğunu pekiştiren bir örnektir. Henüz köy-kent kavramlarının edebiyatımızda tartışılmadığı bir ortamda, toplumcu bir bakışla yalın gerçekçilik savının roman ve öyküde nasıl biçim alabileceğini gösterebilen bir kuşağın yazarıdır, Baysal. Bir yanı "Garip Şiiri"nin getirdiği açılımla dışa/sokağa/toplum yaşamına, ötedeki 'küçük insan'a nasıl bakılması gerektiğini; diğer yanı da toplumcu gerçekçi bakışla insan-toplum gerçekliğinin nasıl yansıtılması gerektiğini gösterir. İşte bu iki bileşimdir Faik Baysal kuşağının edebiyatını var eden. Gelenekselle modern arasındaki çizginin önünü açan, düzyazıda yeni bir dil kurup biçim geliştirerek, farklı bakış açılarının edebiyatı nasıl zenginleştirebileceğini gösterirler. Baysal, işte bu oluşumun en 'sahih', en 'yalın' yerinde durur. İnandırıcı, içten, insanı ve toplumu seven, yerellikten çok yöre/kasaba-kent gerçekliğini önceleyen; giderek de öykü ve romanlarında bunun daha derişik yanlarını irdelemeyi amaçlayan bir tavır geliştirdiğini söyleyebiliriz. Elleri Sesinin Rengindeydi (1998) kitabındaki öyküleri bunun güzel örneğini sergiler. Rezil Dünya (1957), Drina'da Son Gün (1972) ve Voli (1993) romanları değişimin dönemsel tanıklıklarını içermesi bakımından hem Faik Baysal'ın anlatı dünyasında, hem de romancılığımızda önemli bir yere sahiptir. Son romanı Madam Bambu'dur.
Unvan:
Türk Yazar
Doğum:
Adapazarı, Türkiye, 1922
Ölüm:
İstanbul, Türkiye, 9 Aralık 2002

Okurlar

31 okur beğendi.
396 okur okudu.
13 okur okuyor.
211 okur okuyacak.
13 okur yarım bıraktı.
Reklam

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
Cehennemde bile olsa...
Bir İngiliz için asıl düşman Hitler değil çaysızlıktı. Saat beş oldu mu, özellikle Londralı, cehennemde bile olsa bunu içmeliydi. Çayını içemeyen Londralı ölmüş demekti, yok demekti...
Sayfa 326 - Nemesis KitapKitabı okudu
Reklam
Bilmem mi...
Dünyada en güç şeylerden biri de insanlarla uğraşmaktı...
Sayfa 33 - Nemesis KitapKitabı okudu
Yaşamak bir şeyler kaybetmek ve onların yerine yenilerini kazanmaktır...
Sayfa 334 - Nemesis KitapKitabı okudu
O kadar çok vardır ki...
İnsan olup da dünyada iyilikten anlamayan hiç kimse yoktur...
Nemesis KitapKitabı okudu
Siz erkekler anlaşılmaz yaratıklarsınız doğrusu... Kadın ruhundan hiçbirinin bir şey anladığı yok...
Sayfa 323 - Nemesis KitapKitabı okudu
Reklam
Yazı yazmak ne iğrenç ve ne güzel şey
Faik Baysal
Faik Baysal
Yazı yazmak ne iğrenç ve ne güzel şey...
Faik Baysal
Faik Baysal

Yorumlar ve İncelemeler

Tümünü Gör
439 syf.
6/10 puan verdi
·
10 günde okudu
Günümüzde olmayan eski Yogoslavya'da ikinci dünya savaşında o bölgede Türk azınlığın başından geçenleri anlatan eser. Ikinci dünya savaşı bütün hızı ile devam ederken, Yogoslavdaki etnik gruplar kendi bağımsızlığını bahane ederek yeni bir örgütlenme yapısı içinde çete savaşlarına başlamışlardır. Bu çete savaşları ülke çıkarlarını değil etnik çıkarları amaçlamaktadır. Bu çeteler bölgelerindeki etnik halka çok büyük kötülük yapmakta ve toplu katliamları yapmaktadır. O bölgedeki Türk halkı ile Sırpların arasında yaşananlar, Almanların, İtalyanların politikası, din adamlarının toplumun direniş ve örgütlemesi gibi konularında anlatıldı bir eser. Kitapta Türk halkının yaşadığı zulmu ve bu zulme direnişini anlatan eser sadece bir halka yapılanlar olarak değil, savaş ortamındaki durumuda gözler önüne seriyor.
Drina'da Son Gün
Drina'da Son GünFaik Baysal · Elips Kitapları · 2012286 okunma
542 syf.
10/10 puan verdi
Bizden bir parça olan coğrafyada yaşanan acılar... Konu eşmerkez iki daire içindeki olaylardır. Küçük dairedeki olaylar, İkinci Dünya Savaşı yıllarında Yugoslavya’da eski ve köklü bir Türk ailesi olan Selmanoviçler’in çiftliğinde geçer. Büyük daire, aynı tarihlerde çiftliğin dolaylarında ve ötelerinde Sırp ve Hırvatlarla Türkler, Boşnaklar ve Arnavutlar arasındaki iç savaşları anlatır. 100 temel eser içerisinde yer alması ve burada okuduğum olumlu yorumlar bu kitabı almamı sağladı. Savaşın vahametini anlatan yazar bu romanında çok başarılı. Kişilerin ağzından diyaloglar ile mantığın olmadığı yerde bize savaşın psikolojisini çok iyi anlatıp, böylelikle savaşın felsefesini kendimizi bir filmin içinde gibi hissediyoruz. İsimleri dahi değiştirilmeden gerçek karakterlere ve olaylara dayanması açısından ilgi çekiciydi. Akıcı ve güzel dili, önemli bir tarihi dilimi hatırlatması ve güzel hikaye kurgusu ile severek okuduğum bir kitaptı. Tarihimizin bilincinde olup gelecekte aynı acıları yaşamamak için okunması gereken bir kitap.
Drina'da Son Gün
Drina'da Son GünFaik Baysal · Elips Kitapları · 2012286 okunma
Reklam
439 syf.
10/10 puan verdi
O kadar etkileyiciydi ki sanki içinde yaşıyorsun gibi. Okurken şimdi yaşasaydık bunları hangi komşum,hangi iyilikte bulunduğum insan o durumda bir olurdu ,iyiliğini gösterirdi, hangisi ayrışır düşman olurdu diye düşündüm. Bu sorunun cevabını öğrenmek zorunda kalmamayı diliyorum.Ister barış olsun ister savaş yine olan en çok kadınlara ve çocuklara oluyor.Ve yine tanık oluyoruz o günde bugün de yaşananları çarpıtan,yanlış gösteren akbabalar savaş sahnesinde en önde yerlerini alıyor.Biz Türkler en iyi dostumuzun yine kendimiz olduğunu unutmamalıyız.Dili akıcı ve betimlemelerden sıkılmadığım bir kitaptı. Birde yaşananlar gerçek olmasaydı dedim. "Ben döneceğim. Birgün er geç döneceğim. Hemde bu kez bir daha yerimden kımıldamak üzere döneceğim.Türkiye de benim yurdum, burası da.Topraklarımın hepsini haydutların elinden geri alacağım."Şevvala Selmonoviç
Drina'da Son Gün
Drina'da Son GünFaik Baysal · Nemesis Kitap · 2013286 okunma