Joseph Roth, Avusturya-Macaristan Monarşisine bağlı ve nüfusunun ağırlığı Yahudi olan Galiçya'da Lemberg yakınlarındaki Brody kasabasında doğdu.
Viyana ve Lemberg'de edebiyat ve felsefe öğrenimi gördü.
I. Dünya Savaşı'na katıldı. Avusturya-Macaristan'ın çöküşü Roth'un hayatında belirleyici bir rol oynadı.
1918 yılından itibaren Viyana'da, sonra Berlin'de muhabirlik yaptı. Neue Berliner Zeitung, Berliner Börsen-Courier Frankfurter Zeitung gibi gazetelerde çalıştı. 1928'de karısı şizofreniye yakalandı ve hem maddi hem psikolojik bir kriz yaşadı.
Joseph Roth, önce Viyana'ya gitti, sonra bütün Avrupa'yı dolaştı. 1933 yılında Fransa'ya yerleşti. 1936-1938 arasında yine yazar olan Irmgard Keun ile birlikte yaşadı. 1939'da Paris'te yoksulluk ve borç içinde öldü.
Mezarı Güney Fransa'da Delirium Tremens'dedir.
insanlar öyle bir yapıya sahiptir ki
kendilerine tesadüfen ve geçici bir şansın kazandırdığı şeylere sürekli sahip olmazlarsa her şeye öfke duyarlar ..
Joseph Roth adını ilk kez duyduğum bir. Kendisi Avusturyalı bir yazarmış. Yazılmış birden fazla eseri var. Ama yazarın en önde gelen kitabı “Aziz Ayyaş Efsanesi” olarak biliniyor. Kitabın ana karakteri dindar bir ayyaş olan Andreas'ın Paris’te köprü altında yaşarken yaşam koşullarının değişmesine neden olan mucizevi olaylarla karşılaşmasını
Joseph Roth, Avusturya-Macaristan Monarşisine bağlı ve nüfus fazlalığı Yahudi olan Galiçya'da Lemberg yakınlarındaki Brody kasabasında doğdu. Viyana ve Lemberg'de edebiyat ve felsefe öğrenimi gördü. I. Dünya Savaşı'na katıldı. Avusturya-Macaristan'ın çöküşü Roth'un hayatında belirleyici 1rol oynadı ve 1918 yılından itibaren Viyana'da, sonra
Joseph Roth, hayatını okuduğumda etkilendiğim yazarlar arasında yer alıyor. Daha eserleriyle tanışmadan kalbe dokunacağını anlıyorsunuz. Daha fazla okuyucu tarafından keşfedilip okunmayı hak ediyor.
İsyan, okuduğum ilk eseri, yaşadığı dönemi tüm gerçekçiliği ile eserine yansıtmış. Eminim diğer eserleri de böyledir.
Andreas Pum, Birinci Dünya Savaşı'ndan sonra bir bacağını kaybetmiş ve tek varlığı olan laternasını çalarak geçimini sağlamaya çalışan bir karakter. Savaşa karşı, umutsuz bir karakter yerine savaşı destekleyen ve her şeye rağmen umudu olan, mutlu bir adam. Devlet ve toplum tarafından saygı ve takdir beklerken yaşadığı bir olay hayatını altüst ediyor ve Andreas'ı büyük bir isyana sürüklüyor. Onun isyanı ne devlete ne de sisteme, yalnızca tanrıya isyan ediyor. Yaşamı boyunca dindar, tanrıya inanan ve kâfirlerden nefret eden bir adamın yaşadığı adaletsizlik sonucu tanrıya küskünlüğünü okuyoruz. Savaş, yaşam mücadelesi, adaletsizlik, yoksulluk gibi konuların işlendiği ve gerçekleri yüzünüze tokat gibi çarpan bir eser. Andreas, yaşadığı dönem ve sıkıntılar konusunda birçok eser karakteriyle ortak ama düşünceleri ve kişiliğiyle benim için farklı bir yere sahip oldu. İsyan, çok sevdiğim kitaplar arasında yerini aldı. Yazarın diğer kitaplarını da zamanla okumayı planlıyorum.
Ayrıca kitabın kapağında Vincent Van Gogh'un "Armand Roulin" isimli sanat eseri yer alıyor. Çok çarpıcı ve Andreas karakteriyle bağdaştırdığım bir eser.
Keyifli okumalar diliyorum. :)