Georgia'nın güneyinde küçük bir kasabada büyüdü. Çocukluğundan beri kısa öyküler, romanlar yazmaktadır. Körbakış (Blindsighted), Acı Öpücük (Kisscut), Soğuk Korku (A Faint Cold Fear), Silinmeyen (Indelible), Faithless ve Triptych adlı çok satan eserlerin yazarıdır. Büyü Gibi (Like a Charm) isimli, çok yazarlı kitabın ise editörüdür. Halen Atlanta'da yaşamaktadır.
Unvan:
Amerikalı Yazar
Doğum:
Atlanta, Georgia, Amerika Birleşik Devletleri, 6 Ocak 1971
Kullanıcısı olduğumuz sitede yaptığımız incelemeler kullanıcı adlarımızla, kullandığımız cümleler ile, kitabi okuduğumuz zaman ile, kitap bittikten sonra hissettiğimiz duygular ile oluşuyor.
Her incelemenin başına, her cümlenin başına-bence boyle hissettiriyor- dememiz gerekmiyor degil mi?
Farklı kullanıcıların yorumlarına bakarak
Tüm hayatın boyunca üstünde taşıdığın suçluluk buysa bırak artık çünkü sana ait değil.
Kitaptan çok etkilendim her açıdan, bazı sahneler yüreğime oturdu. Yazar karakterlerin derinliklerini, yaşadıkları geçirdikleri şeyleri vs çok iyi yazmış, duygular olsun, karakterlerin yaşadıkları olsun hepsini gayet derinden hissettim. Yazar acımadan yazmış, dark denebilir cinayetler, tecavüzler baya kötüydü açıkçası. Ve yine gördük ki geçmiş kolay kolay insanın peşini bırakmıyor.
Yazarın yazısı yavaş ve detaylı olduğundan belki sıkılıp zorluk yaşanabilir, bölümlerin 30,40 sayfa olması da okuyacakları daraltabilir. Kendi açımdan bölüm sonlarında ağzım açık kaldı ve elimden bırakamadım. Tabi ki sıkıldığım yerler oldu ama okudukça hem yazarın üslubuna hem de kitabın temposuna alışacağınızı düşünüyorum. Sonu herkes hakettiğini buldu ama beklediğime göre farklı bi şekilde gerçekleştiği için oldu bittiye gelmiş gibi hissettim. Yine de ben beğendim yalan söylemeyeceğim. Bu yüzden bana güvenen herkese gönül rahatlığıyla önerebilirim.
Bu yazarı uzun zamandır okumak istiyordum ve bu kitabın çıktığını görünce tam zamanı dedim , yazarın tüm kitapları 500 küsür bu biraz fazla daha kısa tutsa daha iyi olur ama kalemini çok sevdim yani kitap boyunca betimleme olarak gitsede ben okurken keyif aldım her bölüm sonu merakla bitiyor, suçlarla ilgili güzel bilgiler vardı o açıdan güzel bir kitaptı okuyacaksanız sabırlı olmalısınız yavaş ilerliyor ama hiç sıkılmıyorsunuz ben sonlara doğru tam puan verecekken bambaşka bir sonla karşılaştım açıkcası böyle bir son beklemediğim için biraz haysl kırıklığına uğradım ama iyi ki okumuşum diyorum .
Konusuna gelince Leigh iyi bir savunma avukat , onu savunması için ısrarla istiyen suçluyu karşısında görünce tüm geçmişteki sır perdesi yavaş yavaş ortaya çıkacak.
Yıllar önce okumuştum, sırasıyla okumamıştım o yüzden Körbakış kitabını okuyunca tekrar okuyayım dedim ama resmen kabus oldu. Çevirisinde kesinlikle bir gariplik vardı. Sahaflardan ikinci el aldım, ya ben korsan kitaba denk geldim ya da gerçekten kitap böyle. Körbakış kitabı da aynı çevirmenin çevirisi ama çok sık tekrarlanan "hanfendi" kelimesi aşırı antipatik geldi bana. Özellikle noktalama işaretlerinin yanlış kullanımı da aşırı rahatsız etti beni. İşkenceye dönüştü resmen.
Buz pateni etkinliğinde buluşan Sara ve Jeffrey ilişkisi, Jenny'nin otoparkta bir adama silah doğrultması ve Jenny'nin ölümü ile sonuçlanan olayla kabusa dönüşür. Ölen bebek kime aittir, Jenny kimlere bulaşmıştır soruları ile karmaşık bir vakaya dönüşür. Din, tarikat, taciz, istismar,polisiye ve özel hayatlarin karışımından oluşan ağır bir konu. Polisiye açısından güzel fakat, Hem Sara ve Jeffrey hem de Lena'nın özel hayatlarına çok fazla yer verildiğinden dolayı kopmalar olmuyor değil. Konu güzel ama çeviri beni mahvetti.
Nick, Dave Fine'ın suratını asarak oturduğu arabaya bir göz attı. "Bu sıcakta arabada bir köpek, bile bırakmadım." dedi.
"Mark-"
"Git anneme yardım et!" diye bağırdı Mark. Kitaptaki cümleler bu şekilde, o yüzden söylenecek çok fazla birşey yok :(((
Acı ÖpücükKarin Slaughter · Artemis Yayınevi · 200331 okunma