(1882-1960) Avusturya asıllı İngiliz psikanalist. Çocukluğun ilk yıllarını temel alan psikanaliz kuramı ve oyunla tedavi tekniğiyle tanınmıştır.
30 Mart 1882’de Viyana’da doğdu, 24 Şubat; 1960’ta Londra’da öldü. Bir Yahudi ailenin dört çocuğundan en küçüğüydü. Babası gibi hekim olmaya karar verdi. Ama erken yaşta evlenip ardı ardına üç çocuk doğurması tıp öğrenimi yapmasını engelledi. Ailesiyle Budapeşte’ye yerleştikten sonra S.Freud’un yapıtlarını okuyan Klein, psikanalize ilgi duydu. Ünlü psikanalist Sandor Ferenzci (1873-1933) ile tanışması yaşamının dönüm noktası oldu ve çocuk psikanalizi üzerinde çalışmaya başladı. İlk çalışması “Bir Çocuğun Gelişimi”ni 1919’da Macar Psikanaliz Derneği’ne sundu. 1921’de giderek beş yıl kaldığı Berlin’deki çalışmalarında ilk zihinsel işlevlere, bebeklik dönemine önem vermeye ve çocuklarla analitik oyun oynama tekniğini geliştirmeye başladı. Salzburg Psikanaliz Kongresi’nde Ernest Jones’un dikkatini çekti ve yaşamının geri kalan bölümünü 1925 yılı sonlarında onun çağrısıyla gittiği Londra’da geçirdi.
Bebeklik dönemi kaygı ve fantezilerine verdiği önem ve bunların da çözümlenebilirliği savı, İngiliz psikanaliz çevrelerinde güçlü bir etki yarattı. 1938’de Naziler’den kaçarak Viyana’dan gelen bilim adamlarıyla, özellikle Anna Freud’la, Melanie Klein’ın görüşleri arasındaki çatışma, verimli bir tartışma ortamı doğurdu. Tartışmalar Klein’ın İngiltere’deki etkisini pekiştirdi, görüşleri estetik, felsefe ve toplumbilimleri alanlarına uygulandı.
Haset, hiç kuşkusuz en büyük günahtır; çünkü bütün öbür günahlar sadece bir erdeme karşı günah işler, oysa haset her türlü erdeme ve bütün iyiliklere karşıdır."
Kıskançlık, elinde olanı yitirmekten korkar; hasetse, kendi istediğinin bir başkasında olduğunu gördüğü için acı duyar... Hasetli kişi, haz ve memnuniyet görüntülerinden sıkıntı duyar. Ancak başkalarının sefaleti huzur verir ona. Bu yüzden hasetli kişiyi tatmin etmeye yönelik her tür çaba nafiledir.
Arkadaşlar herkese merhaba. Kendime göre uzun bir okuma listesi oluşturdum. Daha önce okuyan varsa ya da fikri olan kitaplar ile ilgili buyurun sohbet edelim. Buradaki dostların da kitapları var. Her ay kendime belirli bir miktar bütçe ayırdım almak için. Fikirlerinizi bekliyorum.
1)
Depresif konumun iyi içsel nesneye duyulan güvenin artmasına bağlı olarak aşılacağını söylerken, böyle bir sonucun geçici olarak bozulmasının imkansız olduğunu kastetmiyorum. İçsel ve dışsal gerginlikler, hem benliğe hem de nesneye duyulan güvensizlikle birlikte depresyonu da kışkırtabilir. Ancak gelişmiş bir kişiliğin ölçütü de bu türden depresif durumlardan çıkarak içsel güvenlik duygusunu yeniden kazanma yeteneğidir. Kişinin duygularını karşılaştırarak depresyonla başa çıkmaya çalışması, bebekliğin depresif konumunda kullanılmış olan manik savunmalara doğru bir gelimeledir.
Melanie Klein psikanalizi çocuk hastalarda kullanan ilk analisttir. Freud akımından gelen kuramcılardan ama onunla ayrıldığı önemli noktalar var. Her şeyden evvel Freud'un 'dürtü' kavramı, Klein' a göre 'içgüdü' dür... Bu da herşeyi baştan sona değiştirir. Freud'un haz ilkesine hizmet eden nesne önemsizdir.
Freud'a göre dürtü ile nesne arasında doğuştan gelen özel bir bağ yoktur, bu bağ ancak öznenin tekrarlayan deneyimleriyle birlikte oluşur oysa Klein'e göre çocuk, bünyesel olarak içgüdü tatminine yönelik nesne ve ilişki arayışıyla donatılmıştır; başlangıçtan gerçekliğe dönüktür ve onu bekleyen anneden bihaber değildir. Freud içe yansıtma
Kişiliğin evi çocukluk , çocukluğun evi de annedir.Annenin memesiyle olumlu ilişkiler şükran , olumsuz ilişkiler ise haset yaratır .Hayatınızın mimarı olan anneniz sizi doğuramadıysa ( olumlu bir kişilik yapısı olarak ) sizin -Fromm’un tabiriyle- kendinizi yeniden doğurmanız gerekiyor .
Haset ve ŞükranMelanie Klein · Metis Yayınları · 2016708 okunma