Selam️ Nilüfer Açıkalın “Hüzün Süpüren”..
Alıntı; “Sonra o yoluna, ben zaten hep yolumda.” Sayfa 27
On gün kadar önce kitabı elime alıp, okumaya başladım. İlk öyküyü okudum, baktım; devam edemiyorum, anladım yakalandım. On beş öykülük eser içinde, o ilk satırlar (aynı zamanda aralarında en en sevdiğim) “Teyze ve Kedi” beni mahcup etti. Kimseye değil, kendi kendime
Çağdaş Türk Edebiyatı ile, bilhassa öykü, hikâye, şiir alanında sığ kalmış, en amiyane deyimle güdük birikimime hayıflandım. İsmiyle müsemma “hüzün süpüren” yazarın kalemindeki tüm hüznü, o hüznün içinde kadın olmanın, ama; bu coğrafyada kadın olmanın, iç dökmenin, içe dökülmenin zarif; ama sakınılmamış cümlelerle, topaklanmadan, tıkanmadan, bana akışı etkileyiciydi. Bağımsızdı, bazı bazı gülümsememe sebep olacak kadar fütursuzca bir dobralıktaydı.
Beni en çok yakalayıp/yaralayan, kendimi gördüğüm kadar, annemi de görmemdi. Çok içime sine sine, kalbimde iz bırakacağını bilerek tavsiye listeme ekliyorum. Okurken, “Teyze ve Kedi, Gözyaşı Ağacı, Kırıntılar ve Hoş Geldin Ayşe” yi birazcık daha usulca okuyun, benim için
“Susuz musun?
Su elbet bulur seni.”
Mesnevi