1974te Tuncelide doğdu. Üniversite yıllarında kartpostal ve fanzinler çıkarttı. 1995te İstanbula yerleşti. Bir grup arkadaşıyla İmlasız dergisini çıkardı. İkaros Yayınları ve Karşı Yayınları'nın genel yayın yönetmenliğini ve Şiir Penceresi sitesinin editörlüğünü sürdürüyor. 1999dan bu yana şiir, şiir üzerine yazı ve söyleşileri Altamira, Haliç Edebiyat, Yaba Edebiyat, Budala, Kavram Karmaşa, Üç Nokta, Ağır Ol Bay Düzyazı, Gösteri, Varlık, Edebiyat ve Eleştiri, Bahçe, Başka, Öteki-siz, Düşlük, Kül, Heves, E, Yom Sanat, Cumhuriyet Kitap, İmlasız, Bireylikler gibi dergilerde yayımlandı. Oldukça kapsamlı ve kolektif bir çalışmanın ürünü olan Dâhiler ve Aşkları(2008)ile Tarihi Liderler ve Aşkları (2010) ve ayrıca Horozu Düşen Hayat (2009)adlı şiir kitabı İkaros Yayınları'ndan çıktı.
Albert Einstein
Kendisi (11 partnerle) yarışmamıza katılmış, ve rekortmenimiz Beethoven'i (bkz: #231211905) ezici bir farkla geride bırakmıştır sayın okurlar...
Başarılarının devamını dilemiyor, karanlıklar içinde yatmasını arzu ediyoruz. Umarım bu rekoru kıracak başka bir dahi yoktur, yetti artık😖
Listeyi huzurunuza sunuyorum :)
1) Mileva Maric (İlk eşi)
2) Elsa (İkinci eşi)
3) İlse (İkinci eşinin birinci kocasından olan kızı)
4) Helen Dukas (Tam zamanlı sekreteri)
5) Marie Winteler (Aynı isimde kardeşi de var, karıştırmayınız)
6) Susanne Markwalder
7) Bette Neumann
8) Toni Mendel
9) Estella Katzenellenbogen
10) Margarete Lenbach
11) Anna Schmid
"Bu kadar dile gelmiş bir kadınla ben nasıl evlenebilirim? Sonra herkes bana ne der? Ne gözle bakar." Yahya Kemal Beyatlı.
Nazım Hikmet'in "Hocam olarak girdiğiniz bu eve babam olarak giremezsiniz." notunu hiçe sayıp, Nazım'ın eve dönerken annesi Celile Hanım ve kendisini baş başa bulmasına sebep olup, nikah kararı almaya kadar gittiği Celile Hanım hakkındaki sözleri incitici. Bu dönemden biraz farkı olduğunu düşünürdüm..
Aşk nedir?
Sanıyorum ki yeryüzünde çok sayıda farklı cevabı olan tek soru budur. Öyle ki bu soruya hepimizin vereceği bir cevap muhakkak ki vardır. Bizler bu soruyu ya olması gerektiğine inandığımız şekliyle ya da yaşadığımız tecrübelerden ve gözlemlerden yola çıkarak kendi düşünce ve duygularımızı harmanlayarak yanıtlarız. Tek soru, milyonlarca
Yani ne desem bilemedim. Keyif aldım mı, hayır. Hiç mi beğenmedim, o da hayır. Tamamen nötr şu an. Şiirde kült yazarlar okunmalı ama sadece. Böylelerini okudukça daha iyi anlıyorum. Zaten bu kitabın yarısından fazlası dev şairlerden alıntılarla dolmuş. İyi ki kendisi yazmış yani, bir de yazmasaydı nasıl olurdu bilemedim…
Tam 574 sayfa boyunca aşk hakkında düşünceleri okurken biraz mide spazmı geçirmedim değil. Bi beşyüz yetmiş dört sayfa daha yazsalar yine de aşkı ve sevgiyi okuyarak öğrenmeyeceğiz.
Böyle bir dünya da , her şeyin zıttı varken; tatlı ekşi, artı eksi, soğuk sıcak, tabiki de aşkında başladığı gibi biteceği bir döngü içindeyiz.
Aşkın düzenin içinde yer alması ve ona göre düzenlenmesi mümkün olmadığına göre bitmesi doğaldır. Dünya yerinde kalmıyor ki " aşkımız" ilk günkü gibi dursun. Hele de aşkın sonunu evliliğe ya da birlikteliğe çıkarırsak emin olun bir gün bitmesi ya da biçim değişmesi normaldir.
- Bir kadın tanıdım, bu kadın beni bitkin hâle gelmişken yeniden dirilen bir aşkın ağına attı.( Syf481) diyor. Aşk gerçekten de hepimizi hayata çeviren en güzel duygudur. Özellikle düşmüş ve sevgisiz kalmış her insanın bir gün aşkı bulmasını açlığın son bulması kadar çok istiyorum.
Bu dünyayı açlık ve aşk yönetiyor.
Sevgiyle ve kitapla kalın.