Samet Ağaoğlu Azerbaycan'dan Türkiye'ye göç eden Ağaoğlu ailesinin dördüncü çocuğudur ve kendisi gibi yazar ve fikir adamı olan Ahmet Ağaoğlu'nun oğludur. İlk ve orta öğretimini Bayazıt Fevziye Lisesi'nde yaptıktan sonra, 1929 yılında Ankara Lisesi'nden mezun olmuştur. 1931 yılında Ankara Hukuk Mektebi'ni bitirdikten sonra Strazburg'a giderek üniversitenin "yüksek etüdler" bölümünde 16 ay okumuş, ancak doktorasını tamamlayamamış, babasının işlerinin bozulması üzerine yurda dönmek zorunda kalmıştır. Yurda döndükten sonra Ekonomi ve Ticaret Bakanlıklarında bazı üst düzey görevlerde bulunmuş, 1946 yılında devlet hizmetinden ayrılmıştır.
Avukatlık yapmaya başladığı sırada Demokrat Parti saflarında politikaya atılmıştır. 1950, 1954 ve 1957 seçimleri ile IX., X., XI. Dönem Manisa Milletvekilliği yapmıştır. Çalışma, Sanayi ve Devlet Bakanlıkları yapmıştır. [2]27 Mayıs 1960 askeri müdahalesinde tutuklanıp hüküm giymiştir. Ömür boyu hapisle cazalandırıldı. İmralı ve Kayseri cezaevlerinde tutuklu kaldı. 1964 yılında Yassıada'da cezasını çekerken çıkan özel bir afla salıverildi. Bundan sonra siyasetle dolaylı olarak ilgilendi.
Kendini tümüyle yazılarına verdiği sırada 6 Ağustos 1982'de ölmüştür.
Sinema-edebiyat ilişkilerindeki başarılı yapımları, tavsiye film listesi haline getirmek için öncelikle
Edebiyat Atlası ‘ndan bir alıntıyı daha önce paylaşmıştım.(#46533729)
Romanlardan sinemaya aktarılan filmlerde eserin aslına ne kadar sadık kalındığı yoruma açık olmakla birlikte
Samet Ağaoğlu, Demokrat Parti döneminde başbakan yardımcılığı yapmış, çeşitli bakanlık görevleri üstlenmiş ve Adnan Menderes'e en yakın isimlerden birisi. Bu eserinde Menderes'in insanlık, kişilik özelliklerini bir arkadaşın, dostun gözüyle, o hisle anlatıyor. Demokrat Parti'nin kuruluşundan 1960 İhtilali'ne kadar yaşanan önemli siyasi gelişmelere değiniyor. Parti içinde yaşanan anlaşmazlıklar ve ayrışma da değindiği önemli konulardan biri. Partinin önde gelen isimleri Fuat Köprülü, Celal Bâyar, Refik Koraltan, Fatin Rüştü Zorlu, Hasan Polatkan gibi kişiler hakkında dikkat çeken yorumları var. Yazarın siyasi tarafı göz önünde tutulduğunda CHP ve İsmet Paşa hakkında yaptığı yorumları tahmin edebilirsiniz. Her ne kadar siyasi bir eser olsa da ihtilal sonrası asılarak öldürülen Menderes'in yakın dostu olan yazar belki biraz da bu üzücü sonun etkisiyle olayları oldukça duygusal bir dille anlatıyor. Daha önce Ağaoğlu'nun birkaç öyküsünü okumuştum. Aslında ilk olarak bütün öykülerini okumayı düşünüyordum ama kısmet bu kitabaymış. İyi okumalar...
Samet Ağaoğlu, eserin en başında Orhan Veli'nin, en sonunda Sait Faik'in, bu iki edebiyatçının arasında ise yirmi farklı siyasetçinin portresini çiziyor. Daha doğrusu portresini yazıyor. "Portre yazılır mı?" demeyin, Ağaoğlu yapmış; olmuş. Mesela, Osman Bölükbaşı'nın boyunu posunu, yüz hatlarını öyle anlatmış ki, okurken gördüm
“Bu portreler yalnızca benim aşinalarım sayılmaz. Bakmasını bilen herkesin, hatta Cumhuriyet'ten bu yana yaşayanların aşinaları.”
Samet Ağaoğlu, 1946 yılında Demokrat Parti’ye katılarak başladığı siyaset hayatını, 27 Mayıs 1960 ihtilalinde yargılanana kadar sürdürdü.
Bu kitapta da yaklaşık 1945'ten 1960'a kadarki süreçte tanıştığı siyasetçileri,