'Sahi nedir bu varoluşçuluk"? sorusuyla başlayan kitap ünlü varoluşçu filozofların düşüncelerini onların hayatlarıyla birleştirerek anlatıyor. Hem ayrı ayrı biyografi tadında sıkmadan okunan bölümler hem de anlaşılması karmaşık gelebilecek kavramların özenle, sade bir dille anlatılması kitabı varoluşçuluk hakkında bilgi sahibi olmak isteyen
Sarah Bakewell'den okuduğum ikinci kitap oldu; "varoluşçular kahvesi", Sarah Bakewell entelektüel yönü kuvvetli bir yazar, kendisi felsefe eğitimi almış . Konuya hakim yazar . Kitaba ilk olarak sartre ve uzatmalı sevgilisi Simone de beauvoir ile başlıyor. İlk önce sartre'nin bir cafe de Raymond Aron ile arasında geçen bir
Denemeler’i okuduktan sonra, Montaigne evreni diye bir şey var demiştim. Bu kitabı okurken o evrenin perde arkasına yolculuk yaptım.
Ağır bir kitap, çok zor ilerliyor, ama dolu dolu. Entellektüel, farkındalıklı bir yaşam isteyen herkes için güzel bir rehber.
Montaigne’in dostlukları, aşkları, kariyeri, meslekleri… her şeye dair bir şey var bu eserde. Bunun yanısıra dönemin tarihi olaylarına da sık sık değiniyor. Yer yer Roma tarihi, antik yunan filozoflarına dair minik kesitler, toplumun inançları ve gelenekleri, din olgusu, Fransa’nın köylüsü kentlisi, veba salgını, isyanlar, soykırımlar.
Montaigne’nin merceğinden 17. Yy Fransa’sının portresi duruyor karşımızda. Hem bir Fransa yolculuğu, hem de Montaigne’nin iç dünyasına yolculuk.
Sarah Bakewell’in güçlü kalemini de övmeden geçmeyelim tabi. Montaigne başlı başına bir şaheser, bunu kabul ediyoruz. Ama yazarın kalemiyle bambaşka bir renk kazanmış üstadın yaşam öyküsü.
Okuyun… çok güzel…