Yahya Kemal Beyatlı

Yahya Kemal BeyatlıKendi Gök Kubbemiz yazarı
Yazar
8.6/10
1.092 Kişi
5,8bin
Okunma
1.735
Beğeni
58,3bin
Görüntülenme

Hakkında

Yahya Kemal Beyatlı (d. 2 Aralık 1884, Üsküp - ö. 2 Kasım 1958, İstanbul), Türk şair, yazar, siyasetçi, diplomat. Doğum adı Ahmed Agâh'tır. Cumhuriyet dönemi Türk şiirinin en büyük temsilcilerinden biridir. Türk edebiyatı tarihi içinde "Dört Aruzcular"'dan biri olarak kabul edilir (Diğerleri Tevfik Fikret, Mehmet Akif Ersoy ve Ahmet Haşim'dir). Sağlığında Türk edebiyatının baş aktörleri arasında kabul edilmiş ancak hiç kitap yayınlamamış bir şairdir. Yeni kurulan Türkiye Cumhuriyeti'nde milletvekilliği ve bürokratlık gibi siyasi görevler üstlenmiştir. 1884 yılında Üsküp'te dünyaya geldi. Annesi; ünlü divan şairi Leskofçalı Galip'in yeğeni Nakiye Hanım; babası dönemin Üsküp Belediye Başkanı İbrahim Naci Bey'dir. Asıl adı Ahmed Agâh'tır. İlköğrenimini Üsküp'te gördü. 1897 yılında ailesiyle Selanik'e yerleşti. Annesinin veremden ölümü onu çok etkiledi. Babasının tekrar evlenmesi üzerine ailesinin yanından ayrılıp Üsküp'e döndüyse de kısa süre sonra Selanik'e geri döndü. "Esrar" takma adı ile şiirler yazdı. "Orta öğrenimine devam etmek üzere 1902 yılında İstanbul'a gönderildi. Galatasaray İdadisi veya Robert Kolej'de okuma imkanı bulamayınca Vefa Lisesi'ne kaydoldu ve 1902 kışını İstanbul'daki akrabalarının yanında geçirdi. Serveti Fünuncu "İrtika" ve "Malumat" adlı dergilerde, "Agah Kemal" mahlasıyla şiirler yazmaya başladı. Okuduğu Fransızca romanların etkisi ve ve Jön Türkler'e duyduğu ilginin etkisiyle 1903 yılında II. Abdülhamit baskısı altındaki İstanbul'dan kaçarak Paris'e gitti. İstanbul'a 1912'de geri döndü. Paris yıllarında Ahmet Rıza, Sami Paşazade Sezai, Mustafa Fazıl Paşa, Prens Sabahattin, Abdullah Cevdet, Abdülhak Şinasi Hisar gibi Jön Türklerle tanıştı. Hiç dil bilmeden gittiği bu kentte hızlı bir şekilde Fransızca öğrendi. 1904 yılında Sorbonne Üniversitesi'nin Siyaset Bilimi bölümüne kaydoldu. Okulda ders veren tarihçi Albert Sorel'den etkilendi. Okul hayatı boyunca derslerinin yanı sıra tiyatro ile ilgilendi; kütüphanelerde tarih hakkında araştırmalar yaptı; Fransız şairlerin kitaplarını inceledi. Tarih alanındaki incelemeleri sonucu 1071 yılındaki Malazgirt Savaşı'nın Türk tarihinin başlangıcı sayılması gerektiği görüşüne vardı. Araştırmaları ve sosyal etkinlikleri derslere zaman ayırmasını ve sınavlarda başarılı olmasını engelleyince bölüm değiştirerek Edebiyat Fakültesi'ne geçti ancak bu bölümden de mezun olamadı. Paris'te geçirdiği dokuz yılda tarih bakışı, şairliği, kişiliği gelişti. 1913 yılında İstanbul'a döndü. Darüşşafaka İdadisi'nde tarih ve edebiyat öğretmenliği yaptı; bir süre Medresetü'l-Vaizin'de uygarlık tarihi dersi verdi. Bu yıllarda Üsküp ve Rumeli'nin Osmanlı Devleti'nin elinden çıkması onu derinden üzdü. Ziya Gökalp, Tevfik Fikret, Yakup Kadri gibi şahsiyetlerle tanıştı. 1916'da Ziya Gökalp'in tavsiyesi ile Darülfünun'a Medeniyet Tarihi müderrisi olarak girdi. Sonraki yıllarda Garp Edebiyatı Tarihi, Türk Edebiyatı Tarihi derslerini de okuttu. Hayatının sonuna kadar çok yakın dostu olarak kalan Ahmet Hamdi Tanpınar, onun Darülfünun'da öğrencisi oldu. Bir yandan da yazın faaliyetlerini sürdüren Yahya Kemal; Türk dili, Türk tarihi konularında gazete ve dergilerde yazılar yazdı. Peyam gazetesinde, "Süleyman Nadi" mahlasıyla, "Çamlar Altında Muhasebe" başlığı altında yazılar kaleme aldı. 1910'dan beri yazmakta olduğu şiirlerini ilk defa 1918 yılında "Yeni Mecmua" adlı dergide yayımladı; Türk edebiyatının baş aktörleri arasına girdi. Mondros Mütarekesi'nin ardından gençleri etrafında toplayarak "Dergâh" adlı bir dergi kurdu. Dergi kadrosunda Ahmet Hamdi Tanpınar, Nurullah Ataç, Ahmet Kutsi Tecer, Abdülhak Şinasi Hisar gibi isimler yer almıştır. Yahya Kemal'in yakından ilgilendiği bu dergide yayınlanan tek şiiri "Ses Manzumesi"dir. Ancak dergi için pek çok düzyazı kaleme alan yazar; bu yazılarla Anadolu'da devam eden Milli Mücadele'ye destek vermiş ve İstanbul'da Kuvay-ı Milliye ruhunu canlı tutmaya çalışmıştır. Benzer yazıları İleri ve Tevhid-i Efkar gazetelerinde de sürekli yayınlandı. Yahya Kemal, Kurtuluş Savaşı'nın Türklerin zaferi ile sonuçlanmasının ardından İzmir'den Bursa'ya gelen Mustafa Kemal'i tebrik için Darülfünun tarafından gönderilen heyette yer almıştı. Bursa'dan Ankara'ya giderken Mustafa Kemal'e eşlik etti; ondan Ankara'ya gelmesi için davet aldı. 19 Eylül 1922'de Darülfünun Edebiyat Medresesi'nin müderrisler toplantısında Mustafa Kemal'e fahri doktorluk unvanı verilmesini teklif eden Yahya Kemal'in bu teklifi oybirliği ile kabul edildi. 1922'de Ankara'ya giden Yahya Kemal, Hakimiyet-i Milliye gazetesinde başyazarlık yaptı. O yıl, Lozan görüşmelerinde Türk heyetine danışman atandı. 1923'te Lozan'dan döndükten sonra II. Dönem TBMM'ye Urfa milletvekili olarak seçildi. Milletvekilliği 1926'ya kadar devam etti. 1926'da İbrahim Tali Öngören'in yerine Varşova'ya elçi olarak atandı. 1930'da Lizbon büyükelçisi olarak Portekiz'e gitti. İspanya Orta Elçiliği görevi de kendisine verildi. Madrid'de görev yapan ikinci edebiyatçı sefir oldu (ilk, Samipaşazade Sezai'dir). İspanya Kralı XIII. Alfonso ile yakın dostluk kurdu. 1932'de Madrid elçiliğindeki görevine son verildi. İlk defa 1923-1926 arasında Urfa milletvekili olarak görev yapan Yahya Kemal, 1933 yılında Madrid'deki diplomatik görevinden döndükten sonra milletvekili seçimlerine girdi. 1934 yılında Yozgat milletvekili oldu. O yıl çıkan Soyadı Kanunu'ndan sonra "Beyatlı" soyadını aldı. Ertesi seçim döneminde Tekirdağ milletvekili olarak meclise girdi. 1943'te İstanbul'dan milletvekili seçildi. Milletvekilliği döneminde Ankara Palas'ta yaşadı. Yahya Kemal, 1946 seçimlerinde meclise giremedi ve bağımsızlığını yeni ilan etmiş Pakistan'a 1947'de büyükelçi olarak atandı. Yaş haddinden emekli oluncaya kadar Karaçi'de elçilik görevini sürdürdü. 1949'da yurda döndü. Emekli olduktan sonra İzmir, Bursa, Kayseri, Malatya, Adana, Mersin ve civarını ziyaret etti. Atina, Kahire, Beyrut, Şam, Trablus gezilerine çıktı İstanbul'da Park Otel'e yerleşti ve ömrünün sonuna kadar bu otelde yaşadı. 1949'da kendisine "İnönü Armağanı" verildi. 1956 yılında Hürriyet gazetesi her hafta bir şiirine yer vererek tüm şiirlerini yayımlamaya başladı. Yakalandığı bir çeşit bağırsak iltihabı nedeniyle tedavi için 1957'de Paris'e gitti. Bir yıl sonra 2 Kasım 1958'de Cerrahpaşa Hastanesi'nde hayatını kaybetti. Cenazesi Aşiyan Mezarlığı'na defnedildi. Yahya Kemal'in sağlığında hiçbir kitabı yayımlanmamıştır, onun vefatından sonra açılan 'Yahya Kemal Enstitüsü; şairin, edebiyat tarihçisi Nihad Sami Banarlı tarafından derlenen eserlerini yayınlamıştır. 1961 yılında Çarşıkapı'da Karamustafapaşa Medresesi'nde Yahya Kemal Müzesi açıldı. 1968 yılında Hüseyin Gezer tarafından yapılan bir heykeli İstanbul'daki Maçka Parkı'na yerleştirildi.
Tam adı:
Ahmed Agâh
Unvan:
Türk Şair, Yazar, Siyasetçi, Diplomat.
Doğum:
Üsküp, Makedonya, 2 Aralık 1884
Ölüm:
İstanbul, Türkiye, 2 Kasım 1958

Okurlar

1.735 okur beğendi.
5,8bin okur okudu.
136 okur okuyor.
2.272 okur okuyacak.
106 okur yarım bıraktı.
Reklam

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
Artık demir almak günü gelmişse zamandan, Meçhule giden bir gemi kalkar bu limandan.
Reklam
Artık demir almak günü gelmişse zamandan, Meçhule giden bir gemi kalkar bu limandan.
Zihnim bu şehirden, bu devirden çok uzakta Tamburi cemil bey çalıyor eski plakta
Ne diyordu şair?
Ne zaman imkansızı seversen, işte o zaman gerçek seversin...🖤
Özdemir Asaf
Özdemir Asaf
Bütün kitaplarda seni okumak varmış.. 🖤
Ümit Yaşar Oğuzcan
Ümit Yaşar Oğuzcan
Ne içimdeki sokaklara sığabildim.
Üstümüze zaman yağdı, hüznümüz ondan... 📜
Yahya Kemal Beyatlı
Yahya Kemal Beyatlı
Reklam
Yürü, hür maviliğin bittiği son hadde kadar. İnsan âlemde hayal ettiği müddetçe yaşar.
Yahya Kemal Beyatlı
Yahya Kemal Beyatlı

Yorumlar ve İncelemeler

Tümünü Gör
166 syf.
10/10 puan verdi
·
3 günde okudu
İnsan alemde hayal ettiği müddetçe yaşar!
"Artık demir almak günü gelmişse zamandan,  Meçhule giden bir gemi kalkar bu limandan.” İnsanın yolculuğu bir ömür boyu sürer, sessiz bir gemi gibi. Bazen açık denizlerde, masmavi bir gökyüzünün altında, esen rüzgârlarla yelkenlerini şişere şişere dingin, kaygısız ve tasasız bir şekilde yol alır. Bazen de karla, tipiyle, borayla, denizlerin
Kendi Gök Kubbemiz
Kendi Gök KubbemizYahya Kemal Beyatlı · Milli Eğitim Bakanlığı · 19953,523 okunma
102 syf.
8/10 puan verdi
Derler insanda derin bir yaradır köksüzlük Budur alemde hudutsuz ve hazin öksüzlük Sızlatır bazı saatler dayanılmaz bir acı, Kökü toprakta kalıp kendi kesilmiş ağacı. Ruh arar başka teselli her esen rüzgarda. Ne yazık, doğmuyoruz şimdi o topraklarda. Tam bir İstanbul aşığı olan Yahya Kemal in birbirinden güzel şiirleri var. Ankara nın neyini seviyorsun dediklerinde İstanbul a giden yolunu diyen millet, asker, ordu, bayrak gibi manevi duyguları ön planda tutan şairin bu duygularını şiirlerinde hissettiriyor. Şiir severlere tavsiye ederim. İyi okumalar.
Kendi Gök Kubbemiz
Kendi Gök KubbemizYahya Kemal Beyatlı · Fetih Cemiyeti Yayınları · 20183,523 okunma
102 syf.
8/10 puan verdi
Bu kitap hakkında yazılmış olan çok güzel yorumlar mevcut fakat ben de düşüncelerimi anlatmak isterim. Öncelikle takdim kısmında belirtildiği gibi Yahya Kemal'in eserleri kendisi öldükten sonra basılmış. Dolayısıyla Kendi Gök Kubbemiz de Yahya Kemal şiirlerinin derlemesiyle oluşuyor. Yahya Kemal edebiyatımız için çok önemlidir, keza şiirleri de öyle. Fakat takdir edersiniz ki dikensiz gül olmaz. O zaman ilk olarak bu gül niteliğindeki değerli eserin dikenlerinden yani kusurlarından bahsedelim. Peyami Safa okuyanlar bilir, çoğu kitabının en arka sayfasında sözlük bulunur. Malumunuz eski dönemde yazılmış eserler ve okunması kelime bilgisi gerektiriyor. Fakat bu kitapta sözlük kullanılmamış. Bu sebepten her sayfada bir kelime araştırmamız gerekiyor, bu da beni rahatsız etti. Tabii bu belki benim cahilliğimdendir:D Bunun dışında harika bir yazım diline ve söz sanatı becerisine sahip yazarımız Yahya Kemal'den başka kitap okur muyum bilmem ama bu kitabının bir şiir kitabı olmasını göze alacak olursak beni fazlaca doyurduğunu söyleyebilirim. Her satırı altı çizilesi. Ölüm, aşk, musiki, din ve vatan gibi konular mükemmel işlenmiş. Yahya Kemal'e iyi bir başlangıç ama şiir okumayı sevmeyen biri için doğru bir tercih olacağını düşünmüyorum. Okurken Yahya Kemal ile birlikte maziye sürüklenip gidiyorsunuz, eski dönem atmosferini iliklerinize kadar hissediyorsunuz. Süleymaniye, Endülüs, Sicilya; bazen de bir düş, mezarlık ya da sıradan bir sahilde gezintiye çıkıyorsunuz sanki. Son olarak 'tahayyül'ümü ne kadar zorlasam da kitabın -derlemenin- niçin Kendi Gök Kubbemiz ismini aldığını anlayamadım.
Kendi Gök Kubbemiz
Kendi Gök KubbemizYahya Kemal Beyatlı · Fetih Cemiyeti Yayınları · 20183,523 okunma