"Şuur bedeni terk eder ve şafağın gri çevresinin hakim sürdüğü farklı bir mekana gider. Bu arada çan ya da zil seslerine benzer sesler duyar. Büyük bir şaşkınlık içinde, dünyasal bedenini ve bedenin yanındaki akrabalarını görür ve onların seslerini duyar. Fakat onlara görünemez ve sesini işittiremez. Eğer ölüm hakkında önceden bir bilgisi yoksa, bütün bu olup bitenleri anlayamadığı için ne olduğunu farkedemez. Anlayamadığı için de kendi kendisine 'Ölü müyüm, yoksa değil miyim?' diye sorar durur. "
Kitap zaten bir araştırma kitabı. Ergün Candan’ın diğer kitaplarının bir çoğunu okudum. Hepsi aynı yoğun araştırılmış bilgiyle ve akıcı bir dille yazılmış.
Ben kitaba bayıldım. Bir solukta okudum. Bence herkes okumalı ve mutlaka bu bilgilere erişmelidir.
Sadece korku edebiyatıyla ilgilendiğim için, öykü yazdığım vakit bana ilham olsun diye okudum. Kitapta parapsikoloji isimli sözde bilimden gerçek bir bilim dalı olarak söz ediyorlar, herhangi bir kanıt ve belge olmaksızın bu görüşü benimsemek istemeyen gerçek bilim insanlarını da "bağnaz" olmakla eleştiriyorlar. Bu kafayı anlayamıyorum gerçekten çok enteresan... Kendi görmek istediklerini mutlak gerçek diye kabul etmişler, herhangi bir belge yok, "her şeyi kayıt altına aldık, arşivimizde duruyor" demek bilimsel, geçerli ve güvenlir bir dayanak değildir. Onun dışında bazı yerlerde gerçekten güldüm, özelikle "Rihter Hüsamettin" ve bedduası tutan kadına... Korku işlerine ilgi duyuyorsanız ciddiye almadan okumanızı tavsiye edebilirim.
bu kitap bir basyapit.parapsikoloji ve reenkarnasyon ile ilgileniyorsaniz kesinlikle tavsiye ederim,zaten okumaya baslayinca elinizden birakamayacaksiniz.