Zühal İzmirli, Türk yazar ve eğitimci.
1950 yılında Karabük'de doğdu.
Kendisi gibi yazar ve eğitimci olan Yücel İzmirli ile evlidir.
İlk eseri olan "Beylerbeyi'nden Yükselirken Hüzün" romanını 2006 yılında yayınladı. Bu kitapta Selânik'ten Beylerbeyi'ndeki bir köşke, oradan da Karabük veZonguldak'taki fabrika lojmanlarına kadar uzanan inişli çıkışlı, varlık ve yokluk arasında binbir mücadeleyle geçen yaşamı ile Müzeyyen Hanım'ın öyküsünü ve Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk yıllarını bir kadının gözüyle anlattı.
Bu kitabını, eşi Yücel İzmirli ile birlikte yazdığı "Rodos'tan Karşıyaka'ya" ve "Datça'dan İpsala'ya" isimli anı kitapları, ve eğitimci Halim Erker'in biyografisi"İzmir'de Bir Manastır Çınarı" ile yine eğitimci Hasan Tahsin Abakan'ın biyografisi "Makedonya'dan Esen İmbat" kitapları izledi. Bu kitaplardan "Rodos'tan Karşıyaka'ya" Nisan - Haziran 2007 döneminde birkaç ay boyunca Yeni Asır gazetesinin Ege Bölgesi'nde en çok satan kitaplar listesinde ilk sıralarda kaldı[1].
En yeni romanları 2010 Nisan'ında yayınlanan "Zamanda Kokuları Solumak"tır.
Ayrıca "İzmir İzmir" dergisinde şiir ve öyküleri yayınlanmaktadır.
“Ayak adımını da akıl adımını da atarken dikkat etmek; her okunanın doğruluk derecesini araştırmak gerekirmiş.” diye düşünerek kısaca öğrenmeyi öğrendiğini fark etti çocuk.
Eski zamanlara hayran biri olarak bu kitap beni çok çok mutlu etti. Yazara katılıyorum eskilerin o güzelim mistik kokusu kayboldu sanki. Çok değil bundan 22 sene önce bile sokaklar, çiçekler çok daha farklı çok daha doğal ve güzel kokuyordu. Kahvaltıda yediğimiz domates, salatalık çok daha doğal ve güzel kokardı. Domatesin domates, salatalığın salatalık koktuğu yıllardı. Sahi günler geçtikçe kokular nereye gidiyordu? Kitapla beraber o eski sokakları gezmek, o güzelim demli Rize çayını içip yanına sobanın üstünde pişen sucuklu ekmekten yemek bir başka güzeldi. herşeyi hissede hissede, koklaya koklaya okudum. Yazara ayrıca teşekkür ediyorum eskilere ait birçok şey öğrendim. Eskiler çok güzeldi be! İnsanların insan olduğu, dostluğun, arkadaşlığın, sevginin gerçek olduğu zamanlar. Şimdi domates, salatalık gibi insanlarında değerleri kayboldu…
Mübadelenin savurduğu, ana vatana dönmeye çalışan soydaşlarımızın çektiği sıkıntılar, tahaffuzhane gerçeği, yeni yerleşilen yerlere tutunma gayreti, bu gayretin sonunda gelen başarı.
Tabii hep hüzün, hep hüzün.
Bu topraklarda karşımıza çıkan hep hüzündür.
Tüm hayatı matematikle dolu dolu geçen idealist bir matematik öğretmeninin hayatını okudum.
Üsküp'ten esen rüzgâr Hasan Tahsin Abakan'ı Türkiye'deki farklı şehirlere savurmuş, en sonunda da İznir'e bırakmış. Yıllarca Karşıyaka'daki öğrencilerine verdiği emeğin anlatıldığı kitabı çok beğendim.
Yazarının da öğretmen olmasının kitabın akıcılığına ayrı bir etkisi olduğunu belirtmeliyim.